Yazıma başlamadan evvel 15 gün önce Mersin ile oynadığımız maçın 85. dakikasındaki golünden sonra Mersin taraftarlarının aleyhimize yapmış olduğu iç yakıcı, aşağılayıcı, gurur zedeleyici ve insanın moralini alt-üst eden "Samsun kümeye" tezahüratından sonra Samsun'un bir çocuğu olarak, ayrıca da fanatik bir Samsunsporlu köşe yazarı olduğumdan çok büyük bir duygu ikilemi yaşadığım için istemeyerek de olsa, bu zamana kadar yazdığımız yazıların dikkate alınmadığı hissine kapıldığım için köşe yazarlığıma bir süre ara vereceğimi siz değerli okuyucularım ve kamuoyuna bildirmiştim. Fakat son günlerde ister telefonda konuştuğum, ister yazılarımın altındaki yorumlarda, bulunduğum ortamlar ile son Beşiktaş maçındaki müsabaka öncesinde karşılaştığım büyüklerim başta olmak üzere arkadaşlarım ile büyük Samsunspor taraftarlarının bana karşı tepkileri, yazılarımı yazmaya devam etmemin yanı sıra gördüklerimi, eleştirilerimi her zaman köşeme taşımamı, gemiyi önce farelerin terk etmesi gerektiğini, benim ise doğru bildiğimden şaşmamam temennisi içindeydi. Ben de bu güzel tepkilerden yola çıkarak sizlerle tekrar bir araya gelmenin mutluluğu ve heyecanı içerisindeyim.
Sevgili Samsunsporlular, başlığımda da belirttiğim gibi bu haftaki yazımı üç konu halinde, elimden geldiği kadar Samsunsporumuz'un geleceği ile 2. devre başarılı olabilmesi adına sizlerle paylaşmak istiyorum. Şimdi gelelim bu üç önemli hususa:
VARAN - 1
İsterseniz ilk sırayı Yönetim Kurulumuz'a ayıralım. Sezon başında daima takımımızın yanında olan asla da Samsunsporlu'luğundan şüphe etmediğim, Metro Şirketler Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Galip Öztürk ile beraber yola çıkan, kongrede Samsunspor başkanı seçilen Sn. Kazım Yılmaz ile beş yıl sonra adım attığımız Spor Toto Süper Lig'de hedefimizin üst sıralar olacağını düşünürken birden bire medyadan da takip edip öğrendiğimiz kadarıyla bu ikilinin arasının açılmasından sonra takımımızdaki düşüş daha hızlı bir şekilde devam etmeye başlamış, sezon başı taraftarların büyük umut bağladığı yönetimde çatlak ile ayrılıklar peş peşe gelmişti. Ne acıdır ki aslında burada olan sadece en büyük aşkımız, ortak sevdamız Samsunsporumuz'a ve taraftarlarımıza oluyordu. Akabinde de takımımız ilk yarıyı 12 puanla 17. sırada tamamlamış, herkesi büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştı. Şimdi Başkanımıza buradan seslenmek istiyorum: "Sn Yılmaz ilk devre bitti. Gazetelerden okuduğumuz kadarı ile İstanbul'da transfer görüşmelerini yapıyorsunuz. Takıma kazandırılacak futbolcu sayısı çok fazla olabileceğinden, eğer ki ilk yarıda yağtığınız hataları iyi niyetli olmanıza rağmen tekrar ederseniz yine hatırlatmak istiyorum: "Büyük paralar harcadım, gerekirse yine harcarım." diye her zaman dile getirdiğiniz samsunsporumuzun paralarını çöpe, takımımızı da Bank Asya'ya gönderirken bizleri de çıkmaz bir sokağa sokmuş olursunuz, Sn. Yılmaz"
VARAN - 2
Gelelim sezon başında büyük umutlarla Sportif Direktör İsa Turan'ın yerine göreve getirilen, hatta yönetimden bile üstün yetkilere sahip olan, fikirlerini ve yapacaklarını sadece Başkan ile paylaşan, bu zamana kadar çalışmış olduğu; KC Şekerspor, İstanbulspor ve son olarak geçen yıl Galatasaray'da görev yapan, fakat buralarda bir türlü başarıyı ve istikrarı yakalayamayan, ulusal basın ve futbol yorumcuları ile bir türlü yıldızı barışmamasının yanı sıra görev aldığı takımların taraftarlarınca da her zaman tepki toplayıp istifaya davet edilen, şu anda da Allah çok versin asla gözümüz yok, Samsunsporumuz'da yüksek bir ücret ile Genel Koordinatör olan Adnan Sezgin'e: "Sn Sezgin, sezon başı bu takıma Fink, Mustafa Sarp, Ergün Teber, Savaş Yılmaz, Bance, Bülent Kocabey gibi futbolcuları büyük gövde gösterisi yaparak getirdiniz. 3. 4. 5. hafta geçti bir şey yok. 15. hafta geldi bir operasyon getirdiğiniz adamlardan ikisi gönderildi. Biri kadro dışı bırakıldı. Diğeri de son Sivas maçında oyuna sonradan girdi ve ne yaptığını bütün ülke gördü. Sn. Sezgin nerede başarınız? Olan bize oluyor, size değil. Lütfen 2. yarı başlamadan yapacağınız transferleri nokta atışı yaparak yapın.İçinde bulunduğumuz krizide yönetim ile istişare edip, beraber hareket ederek, aldığınız ücretin de hakkını vererek bu takımı ligde bırakın. "Yok, ben yapamayacapım." deyip de bir ay sonra gidecekseniz, o zaman bizi bizlerle, baş başa bırakın. Biz kendi başımızın çaresine bakarız, benden hatırlatması."
VARAN - 3
Son olarak gelelim dahi, hocaların hocası, parayı asla düşünmeyen, karnı ve gözü tok olan, daima çalıştırdığı takımların başarısı ile o takımın taraftarlarının mutluluğunu düşünen, 17 hafta boyunca takımla yapboz oyunu gibi oynayan kadrosunu kuramayan Vladimir Petkoviç'e!.. "Hocam sana ne desem bilmiyorum. Sezon başından itibaren yapmış olduğun tutarsız davranışların, taraftarı küçük düşürücü açıklamaların bizleri deli etti deli! Artık sana tahammül edemiyorum! Daha önceki yazdıklarım sana yeter de artar bile. Sn Petkoviç son olarak sana meşhur bir atasözünü hatırlatmak istiyorum: "İnsan bir çay poşetine benzer; sıcak suyun içine atana kadar gerçek rengini bilemezsiniz." Saygılarımla..."