Orta okulda bir kompozisyon ödevi verildi, hala kompozisyon yazamazken o dönem ödevimi Sanat Lisesi'nde okuyan sol görüşlü büyüğüme yazdırdım. O kalabalık sınıf içerisinde öğretmenim benim ödevimi okumamı istemişti. Giriş sorunsuz geçildi, gelişme bölümünde bir kelimeyi söyledikten sonra öğretmenim durmamı istedi. Ben de heyecan, ya bir şey sorarsa diye.’’ O son kelimeyi bir kez daha oku’’ dedi. ‘’Yaşamımız’’ diye okudum. Kelimeyi tahtaya yazdı ‘’Yaşam’’ karşısına da ‘’Hayat’’ kelimesini yazdı. İki kelimeyi karşılaştırdı ve dilimize yakın kelimeleri kullanmamızı istedi.
Yozlaşan Türkçe'de bazen burada hangi cümleyi kullanmalıyım ikilemine düştüğümüzde mutlaka oluyordur. Konuşma esnasında karşınızda ki kişi size, ‘’ Çok absürt bir kişisiniz’’ dediğinde apışır kalırsınız, şimdi bu arkadaş ne demek istedi diye. Fakat ‘’Mersi’’ kelimesi yerleşmiştir hayatımıza, bunun Fransızca oluşu sonradan görmeliği işaret eden kullanımı pek önemsenmez. Sadece ona eklenen kelimeyi Fransız gibi boğazdan söyleyemezseniz hoş olmayan bir anlamı açığa çıkartırsınız.
Yada konuşma esnasında ‘’Banal’’ kelimesi söylenirken bu kelimenin Fransızca bir kelime olduğunu bilmeden, bilenin de sonunda ki ‘’L’’ inceltilerek söylenmeye çalışılırken oluşan komikliğe gülmezseniz, veya herkes kullanıyor bende kullandım diyerek o ‘’L’’ yi kalın söyleyene tebessüm etmezseniz, ‘’Herkesin kullandığı’’ anlamını yakalayabilirsiniz.
Bu kadar ince elemeye gerek yok,bir alış veriş merkezinde mağazaların , marka adını da kullananlar dahil, %95 den fazlasının yabancı kelime olduğu yerde , Yörem çiğ köfte, Altın Makas,Altınbaş, Ayakkabı dünyası gibi Türkçe adlar gördüğünüz zaman memleket havası solumanın huzurunu yaşıyorsunuz. İnsan gururlanıyor.
‘’ A nereden aldınız bunu ?’’
‘’Oxxo outletten ‘’ cevabı karşısında en güzel günü kurtarma şekli
‘’ Yaaa’’ demek olur.
Düşünsenize ‘’Nereden aldınız ?’’ sorusuna ,
‘’Hacı Faik ve oğulları mağazasından aldık‘’ kelimesi ne kadar kaba bir söylem olabilir mi? Hatta mağaza adıyla itici bir hal alır, telaffuzunu bilmediğimiz mağaza adlarının yanında.
Alış veriş merkezine giriyorsunuz, alfabenin 29+W harflerinin hepsinden bir veya birkaçı ile başlayan mağaza adlarıyla ne kadar kendi ülkenizde yabancı kaldığınızı hissediyorsunuz.
Avva, Bernando, Cook shop, Deıchmann, Elegance,Flormar, Gratis, Hollywood,İlbernardo , Imaginarium, joker Baby, Kvk, Linens, Madame Coco, New Balance, Oleg Cassini, Pamidor, Ramsey , Shoes & More, Tantitoni, Us Polo, Vakko,Watsons, Yves Rocher.
Bunlar markaların adıyla anılan mağazalar, peki ülkemizde marka olmuş kaç mağaza adı biliyoruz, yada markalaşmış kaç ürün var, markalaşamazsanız kültür yozlaşması adını da, By By Türkçe adını verirsiniz bu değişime.
Tüm bunları kalitesiz ve denetimsiz programlarla her gece milletin beynine sokarsanız,dilde ki bozulma ve kültürel yozlaşmayı kendi elinizle halkınıza sunarsınız.
Bu saatten sonra bu bozulmanın önüne ne kadar geçilir diye düşünmeye hiç gerek yok, nasıl girmişse aynı yöntemle ayıklana bilir bu bozulma. Bunun için televizyon ve basının el ele vererek hareket etmesi gerekir. Tüm ilköğretim okulları bizim elimizde, çok iyi bir çıkış yakalana bilir. Yerli malı haftası gibi yerli kültür günleri diye her ay çalışmalar yapılabilir. Yarın çok geç kaldık dememek adına.