Ahlak beşeri faaliyetin hemen hemen her alanında, ama öncelikle de insanın başka insanlarla ilişkisinde ortaya çıkan değer sorunlarıyla ilgilidir. Ahlaki yargılar "iyi-kötü" değerlendirmesine dayanırlar. Bu bağlamda "iyi" ahlaken doğruyu, "kötü" ise ahlaken yanlışı ifade eder. Bu değer sorunlarının kendisini gösterdiği alanlar içinde siyasi faaliyetin önemli bir yeri olduğu şüphesizdir
Seçimler yaklaşmaya başladıkça sınır tanımayan, ahlakı hiçe sayan bir şekilde siyasilerin özel hayatları bile deşifre edilmeye başlandı. Burada şu ya da bu kişinin ne yaptığından çok bunların ortaya konuluş biçiminin, yapılanlardan daha ahlaksız olduğunu söyleyebilirim. Çünkü yapılan ve toplumu aslında hiç de ilgilendirmeyen bir durumun ortalık yerlere sulu sepken atılması bunun üzerinden insanların siyasi bir rant elde etmeye çalışması gerçekten yapılan eylem her ne ise ondan daha ahlaki olmayan bir durumu ortaya koymaktadır.
Çünkü özel hayatın bu şekilde tüm insanlara sunulması hem insanların belli bir dönem güvenini kazanmış insanlar üzerinden ona güvenen insanların ahlaka bakış açılarında ya da iyi ve kötü kavramları üzerinde hiç de eşit olmayan bir tartışmayı başlatacaktır. Diğer taraftan bireysel tutumların ve ahlaki olmayan durumların tüm insanların gözleri önüne serilmesi insanların ahlaki tutumlarını daha fazla yozlaştırmakta ve yaygınlaştırıcı bir etkisi olmaktadır.
Bu nedenle insanların birbirlerini eleştirirken ya da yererken hele bu kişiler toplum için göz önünde olan kişiler ise belden aşağı vurmadan daha düzeyli bir düzeye getirmek zorundadır. Aksi durumda ahlaksızlığı sergilerken başka bir ahlaksızlığa hem de daha önemlisi ahlak zemininin insanların zihninde kaygan bir yapıya dönüştürülmesine hizmet edecektir ki bu çok daha kötü sonuçlar doğuracaktır. Bununla beraber, siyasetçilerin ahlaki zaafları sadece onların genel ahlaki kusurlarla malul olmalarından ibaret değildir; meselenin bir yönü de toplumsal erdemler konusundaki tutumlarla ilgilidir.
Başka bir anlatımla, söz gelişi yalancı, ikiyüzlü, düzenbaz veya sahtekâr bir politikacı kadar; toplumun yararını önemseyen politikacı da aynı derecede ahlaken makbul sayılmazlar. Dolayısıyla neyin ahlaki veya neyin ahlaksızlık olduğunu anlatırken sadece tek bir bakış açısına indirgeyerek yargılarsak o zaman insanların zihninde belirli türden yargılar oluşturmuş oluruz ki bu ahlakiliği sağlamaya çalışırken tersine ahlakın altını oyan yozlaşmış bir sürece dönebilir.