Avukat Ali Türkmen Samsun'un tanınmış simalarındandır. On parmağında on marifet diye tarif edilen insanlara dâhildir. OMÜ AFB Hukuk Fakültesinde, Medeni Usûl Hukuku ve İcra İflas Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Anabilim Dalı Başkanı. Çevre Hukuku, Tıp Hukuku, Kitle İletişim Hukuku, İslam Hukuku derslerine de girmekte.
Yrd. Doç. Dr. Ali Türkmen'le, aslında Fakülte'nin şehre taşınmasını konuşacaktık. Ki, konuşma da o minvalde başlamışken, bir iki fotoğraf çıktısını masaya koyunca, konuşmanın seyri değişti.
Fotoğraflar, metruk vaziyetteki Tekkeköy Altınkaya Mahallesi’nde bulunan Altınkaya Kilisesi'ne aitti. Sohbet, bu konu üstüne döndü böylece.
Ahmet Ufuk Erkan: Ali Hocam, bu kilisenin terk edilmişliği üstünde durmanız hoş. Fakat yine de merak edecek okuyanlar...
Ali Türkmen: Ahmet kardeşim, dünya, hepimizin ortak mekânı. Hatırlayacaksın, Peygamber Efendimiz (S.A.V.) etrafındakilere bir gemi kıssası anlatır ve o kıssadan çıkan hisseyi de beyan eder. O kıssa şu şekilde, bildiğin gibi: Bir topluluk, bir gemiye bindiler. Sonra gemiyi kendi aralarında mevki mevki taksim ettiler. (Gemi denize açıldığında)içlerinden biri eline aldığı balta benzeri kesici bir aletle, kendi mevkiini delmeye başladı. Diğerleri, “Sen ne yapıyorsun?” dediler. O da; “Burası benim mevkiim değil mi? Dilediğim tasarrufta bulunabilirim, size ne oluyor dedi. Bundan sonrasında Resul- Ekrem (S.A.V.)kıssadan hisseyi şöyle anlattı: Eğer onun elindekini alırlarsa, o kişiyi de diğerlerini de kurtarırlar, eğer o kişiyi haline –yaptığı işe- bırakırlarsa, o kişi de gemideki herkes de helak olur.
A.U.E.: Yani Hocam, madem aynı gemideyiz, gemiye, dünyaya ehemmiyet vereceğiz. Çevreye ve dünyanın tarihine sahip çıkacağız.
A. Türkmen: Bir de şu boyutu var unutulmaması gereken. Bu işlerde mütekabiliyet esastır. Yani mübadeleden sonra sınırlarımız dışında kalan kutsal mekânların bakımını nasıl ister ve bekleriz, elimizdeki bu eserlere gereken önemi vermezsek, değil mi? Ve bir gerçek daha var; Çevre Hukuku’na ve Kültür Tabiat Varlıkları Hukuku’na göre, bu bir insanlık sorunudur. Yani bir Kanadalı, burada gördüğü bir çevre ihlâlini şikâyet edebilir. Ha keza bir Türkiyeli de Kanada’da gördüğü ihlâli şikâyet mevzuu yapabilir.
Belgelerden de görüleceği üzre, başvurumun üzerinden yıllar geçmiş. 2000 yılında bir de hassasiyetim için teşekkür edilmiş. Oysa bunca yıl tek çivi çakılmamış, tevessül dâhi edilmemiş. Ve bina, yıllar için de daha da kötü hâle gelmiş.
Doyum olmayan sohbetimizi noktalarken, Ali Türkmen Hocam, kendi eseri olan bir hat tablosunu hediye etti. Bu iyi niyetli çabaları için kutlayarak, teşekkür edip Hocamızın yanından ayrıldık. Bir başka hoş sohbete kadar…