Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu: Depremin ilk saatlerindeki üst düzey yöneticilerin ciddiyeti kavrayamamasından kaynaklanan söylentilerden bahsetmeyeceğim. Bugün size maalesef deprem bölgesinde ilk iki gün yaşanan sıkıntılardan ve güvenlik zafiyetinden bahsetmeyeceğim. Bugün size Kozmik Oda’ya girilmesine sebep olup, şu günlerde bile seçim tartışması açarak anayasayı hiçe sayan Bülent Arınç’tan bahsetmeyeceğim.
Bugün size imar affı ile kaçak yapılaşmanın yolunu açan zihniyetten bahsetmeyeceğim. Bugün size kaçmaya çalışan, yakalanan, tutuklanan müteahhitlerden bahsetmeyeceğim. Bugün size AFAD ve Kızılay koordinasyonsuzluğundan bahsetmeyeceğim. Bugün size depremzedeleri yerleştireceğim diye pandemi nedeni ile zaten ara verilmiş yüz yüze üniversite eğitimine yurtları boşaltarak tekrar ara verilmesinden bahsetmeyeceğim. Bugün size deprem bölgesinde yağmacılar ve enkaz fırsatçılarından bahsetmeyeceğim. Bugün size depremi fırsat bilip yurdumun her yerinde kira ve konut satışları konusunda ve taşımacılıkta fahiş fiyatlar isteyen insanlardan bahsetmeyeceğim. Bugün size hala çoğu yerdeki çadır ihtiyaçlarından ya da çadır kentlerdeki alt yapı sorunlarından bahsetmeyeceğim. Bugün size devlet kurumlarının idarecilerinden yardım tiyatrosu şeklindeki şovlarından bahsetmeyeceğim. Bugün size, ‘Evlat edinilen depremzedelerle evlenilebilir’ diyen Diyanet’ten bahsetmeyeceğim. Bugün size bölgedeki haberleşme için gerekli desteği sağlayamayan GSM operatörlerinden bahsetmeyeceğim. Ama bugün size; her türlü kutuplaşma ve kutuplaştırma çalışmalarına rağmen Türk, Kürt, Alevi, Sünni, sağcı, solcu, yaşlı, genç demeden maddi manevi yardıma koşan Türk milletinden bahsetmek istiyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri, jandarma ve emniyet teşkilatına, can siperane görev yapan AFAD ve Kızılay çalışanı ve gönüllülerine, arama kurtarma çalışmalarına katılan sivil toplum kuruluşlarına, yabancı ekiplere, her türlü göçük riskine rağmen kendilerini tehlikeye atan madenci kardeşlerimize, depremzede olan ya da olmayan günlerce ‘giderlerse gitsinler’ denmesine rağmen can kurtarmaya çalışan doktorlarımıza, yine aynı şekilde günlerce yorulmadan güçlerinin son demine kadar çalışan hemşireler, ebeler, sağlık çalışanları, psikologlar ve eczacılarımıza, o yoğunlukta trafiği hiçe sayarak yaralıları ulaştırmak için tehlikeyi göze alan ambulans personeli ve paramediklerine, o illerin ve dışarıdan yardım için gelen belediye çalışanı ve itfaiye mensuplarına, fedakarca çalışan iş makinesi operatörleri ile hızlı bir şekilde bölgeye gelip günlerce bekleyip yardım malzemelerini indirmeye çalışan tır şoförleri ve nakliyecilere, kamusal ya da münferit olarak harçlığını yardım için gönderen çocuklarımıza, ailelerine, gönüllü olarak gelen pırıl pırıl Türk gençliğine ve her türlü afet, sıkıntı, tehdit, dış güçlerin oyunları karşısında birleşerek tek vücut halinde duran maddi ve manevi hiçbir yardımı esirgemeyen Yüce Türk Milletine, Zafer Partisi olarak teşekkür ediyoruz."