Memleket bildiriler ülkesine dönüştü. AKP"nin kapatılma davasından önce başlayıp daha sonra kapatma ile birlilikte ortalık bildirilerden geçilmiyor. Yargıçların hükümete yönelik sert bildirisinin arkasından hükümetin aynı sertlikte cevap vermesine Danıştay"da bir bildiri yayınlayarak yargıçlara destek çıktı. Yarın bildiri sırasının kimde olduğunu bilmiyorum Ama bu kadar bildirinin ortalıkta dolaşması pek hayra alamet olmadığı muhakkak. Demokratik toplumlarda bu türden bildirileri öyle herkesin kafasına göre sıralaması alışılagelmiş bir tutum ve davranış değildir. Bizim gibi demokrasilerin yetişme çağında olan bir ülkede aklına esen bildiri yayınlayarak iktidarda taraf olduklarını beyan ede geldiler ve ediyorlar da. Çünkü Türkiye"nin demokratikleşme mücadelesinde hükümet edenlerle, iktidar olanlar bir türlü bir olamadılar. Dolayısıyla Türkiye"de iktidar olmak her zaman muktedir olmak anlamına gelmiyor. Bürokratik elit kendisini her zaman iktidarın üstünde, devletin sahibi olarak kendilerini gördükleri için bunu zedeleyecek her türlü girişim ya da yapılanmaya sert bir şekilde karşı çıkıyorlar. Aslında açıklamada "yargı erkine yönelik sistemli saldırıların cumhuriyetin temel ilkelerini zedelediği" vurgulanmıştı ki söylenmeye çalışılan şey biz devletten, rejimden yanayız. Devlet, biziz demeye getirerek yargıya yönelik bir açıklama eleştiri rejimin temel niteliğini bozmak ya da zedelemek olarak algılanabiliyor. Yani yargıya yönelik birtakım eleştirilerin neden hemen rejimle eşdeğer tutulması açıklanması güç bir olgu. Bu kendilerine bir koruma kalkanı oluşturmak istemesinden kaynaklanıyor. Hâlbuki yasama da yürütmede gücünü milletten alıyor. Yani bir iktidarda iktidara yönelik eleştirileri ya da kapatmayla ilgili eleştirileri rejimle eş değer tutarsa ne olacak peki. Üstelik yargının bağımsızlığından yana olanların neden yargının tarafsızlığına gelince bunu düşmanca ilan edebiliyor anlaşılır gibi değil.
Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten şöyle söyledi geçenlerde; "Cumhuriyet savcıları, Avrupa Birliği üyesi hiçbir ülkede Türkiye'de olduğu kadar bağımsız değil. AK Parti'nin kapatılma davasının yargının bağımsızlığı ile ilgisi yok. Yargının tarafsızlığı ile ilgisi var." Gerçektende Türkiye"de bir yargı bağımsızlığından değil yargının taraf sorunu vardır. Çünkü yargıçların yaptığı açıklamalarda bu açıkça görülmektedir. Yargıçlar nerdeyse açılan kapatılma davasını öven ve aynı zamanda oldukça sübjektif ve temenniyi ifade eden cümleler sarf ediyorlar ki, hiçbir demokratik ülkede ve hiçbir yargılama sürecinde bu türden yargıyı etkilemeye dönük açıklamalar kabul edilemez. Hem yargıyı etkilemeye dönük çalışmaları sert şekilde eleştireceksiniz sonrada siz aynı tavırla temenni ettiğiniz görüşleri aynı salvoları yapacaksınız ki bu çok önemli bir çelişkidir.
"Dilediği her şeyi yapabilme yetkisini halktan aldığı gibi şaşırtıcı inançla, Türk yargısını etkileme gayretine girmek suretiyle, kapatma davasında lehe sonuç alma heves ve yöntemleri sıklıkla denenir olmuştur" bu ifade başlı başına tarafsızlığını koruyamayan yargının bir delilidir. Aslında tarafsızlık tartışılır. Çünkü ne kadar ve nereye kadar tarafsız olacaksın bu mümkün müdür. Bu felsefi bir tartışmanın konusu olabilir. Ancak tarafsızlık hukukun önemli bir unsurudur. Burada asıl olanın yargının tarafsızlığı değil neye ve niçin taraf olduğudur. Taraf olmayan bertaraftır!!!