Sevgili dostların dün televizyonu seyrederken kahrolduğum hepinizin bildiği bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Efendim Yunanlı vatandaşla evlenme dairesine kadar gidip, resmi nikahı yapıldıktan sonra onuru ayaklar altına alınan Türk kızın yaşadıklarını hepimiz televizyondan izledik ve kahrolduk. Yazıklar olsun ona, Yunanlı damat ailem ile mutlu geçirmeyi hedeflediğim pazar günümün içine etti. Dostlarım buraya kadar olan bölümü hepinizin en az benim kadar yaşadığınızdan eminim.
Şimdi düşünüyorum da bu olayda suçlu olan sadece Yunanlı damat mı? Çocuklarımızı yetiştirirken, daha ilköğretim okulunda öğretilmeye başlanan tarih kültürünü, dil kültürünü, inanç kültürünü ailelerimiz de yaşamadıkça onlardan ne bekleyebiliriz ki? Ecdadımızın canını, malını, her şeyini feda ederek bizlere emanet ettiği bu kutsal vatanda böyle rahat yaşamanın hiçbir bedeli yok mu?
Onlar bunca fedakarlık yaparken, bizlerin hiçbir şey yokmuş gibi onlara inat edercesine, onların düşmanları ile evlenmeye kalkmanın ne anlamı var. Neymiş efendim kızımız aşık olmuş da, aşıkları ayırmamak gerekiyormuş da, muş muş da muş muş Hadi canım sende. Kurtuluş savaşındaki mermi taşıyan, askere yük taşıyan, yemek yapan analarımızın kemikleri sızlamayacak mı sizce? Onlarda bayandı. Siz hiç İzmir"de yunanlıyı denize döken askerlerden onların eşlerine, kızlarına aşık olanını duydunuz mu?
Bizim hanımefendi ailesinin razı olmamasına rağmen ecdadının düşmanı Yunanlıya aşık olmuş, tam evlenme masasına gelinip de nikah bittikten sonra elin Yunanlısı elindeki evlilik yüzüğünü çıkartıp ayağının altında eziyor ve elindeki babasının resmini göstererek, Babamı Türkler öldürdü diyor. Masayı terk ediyor ve kendine göre büyük bir kahramanlık örneği veriyor. Aklı sıra babasının hıncını alıyor. Peki bizim aşık kızımız ne yapıyor, öyle mübarek bir adamı kaybettiği için çok üzülüyor. Yazık, yazık, çok yazık.
Gelin hep birlikte çocuklarımıza vatan sevgisi, ecdat sevgisi, tarih şuuru verelim de böyle kepazelikler yaşamayalım.
İyi haftalar.