Her çıkışın bir inişi olduğu bir dünyada yaşadığımızdan bazı gerçekleri unutmamak lazım, adamın birisi arkadaşı ile sohbet ederken arkadaşı ona demiş ki sen ne iş yaparsın o da demiş ki sen benim ne iş yaptığımı bir bilsen yanımda hazır ol vaziyetinde dururdun. Adam bu sözden sonra meraklanıp ne anlat da dinleyelim bari deyince diğer vatandaş başlamış anlatmaya ilkokul, ortaokul, lise Üniversite okuduktan sonra subay oldum, subaylıkta da en üst rütbelere kadar çıkıp komutan oldum, daha sonra da emekliye ayrıldım demiş. Karşısındaki adam iyi güzel onca uğraştan sona başladığın noktaya gelmişsin şimdi seninle benim ne farkımız var diye sorunca adamcağız boynunu bükmek zorunda kalmış. İnsan bir görevde iken topluma yararlı işler yapmış ise ne mutlu ona, yok cebine çalışıp insanlara zulmetmiş ise vay geldi başına.
2004 yılında Vezir Hazretleri AK Parti'den aday olmak istediğinde ona ilk şart olarak koşulan şey ekibini değiştirme şartı idi, o günkü il Başkanı bugün de İl Başkanıdır, Erdoğan Tok o dönem İl Başkan Yardımcısı idi, birlikte Vezir Hazretleri ile buluşup partiye katılması halinde ekibini değiştirmesi gerektiğini söylediklerinde o zaman olur demişti, ben bunu duyduğumda muhataplarıma siz onu unutun, aday oluncaya kadar eyvallah der aday olduktan sonra ise asla ekibinden vaz geçmez demiştim. Gerçekten de dediğim gibi önce tamam sorun değil ekibimi değişirim kimi isterseniz Bürokrat olarak onu atarım demiş olmasına rağmen verdiği hiç bir sözün arkasında durmadı. Belediye sanki Ak Partili bir Belediye değil de CHP li Belediye imiş gibi yönetildi. Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcıları ve bir çok Daire Başkanı adeta AK Parti düşmanı gibi davranmalarına rağmen kimse sesini çıkarmadı, sesini çıkaranların anında sesleri kesildi. Hele, hele sokaktan alıp zabıtanın başına koyduğu adamlar sokak kabadayısı gibi çalışıp insanları canlarından bezdirdiler. Büyükşehir Belediyesi sanki bir kamu kurumu değil de Rusyadaki Polit büro gibi yönetildi.
Belediyede üç tane yapı var bu yapıların en güçlüsü Kayıkçıbaşı ve saz heyeti, bir dönem bu fakir de bu saz heyetinin içersinde idi ancak metazori bir birliktelik olduğundan kan uyuşmazlığı yaşandı ve diskalifiye edildi, ikinci ekip Hanife Hanımın prensleri, bu ekip genellikle şube müdürleri seviyesinde olur, bir de Başkan'a yakın olan dışarıdaki adamların gelip sığınmaları sonucu özel kalemden kişilik almaya çalışanlar var ki onları Hanife Hanımın ekibinden saysak da onlar asalak taifesi. Üçüncü ekip ise Coşkun Bey'in ekibi, aslında Coşkun Bey düzgün bir adamdır, haram lokma ile işi olmaz ama diğer ekiplerin zorlaması ile bir şey yapmak zoruna kalırsa onun da yapacağı bir şey kalmaz. Bu üç ekip biribirini hiç sevmez birisinin adamı diğerinin adamını da sevmez, hatta Vezir Hazretleri bu üç ekibin kendi aralarnda kavga etmelerinden de bıyık altından güler ve memnun olur. Kayıkçıbaşı Ali Kıran Baş kesendir onun sözlerine Vezir Hazretleri dahi itiraz edemez. Kayıkçıbaşı perde arkasında öyle bir ekip kurmuş ki adeta Teksas Eyaletindeki Şeriflerin ekipleri gibi astıkları astık, kestileri kestik onların kanunları Hamur abi kanunları gibi kesin kanunlardır.Onlara yeme, içme, belden aşağıya her işi yapma serbesttir, paraları da Belediyeden ödenir. Taaa yurt dışı seyahatlere dahi gönderilirler.
Yaklaşık onbeş yıldır Belediye bu ekip tarafından yönetiliyor, Belediyenin Ak Partili bir Belediye olduğunu anlamak için adeta bulmaca çözer gibi çalışmak lazım. Ak Parti iktidarının kavga ettiği ve altı, yedi kez görevden aldığı, mahkeme kararı ile geri dönen Bürokratı alıp Daire Başkanı yapmasının izah edilecek yönü yok ama kimsenin sesi çıkmadı, sadece bu konuyu biz gündeme getirdik, bizim dışımızda kimsenin sesi soluğu çıkmadı. Kayıkçıbaşını asansörde vurup dokuz yıla yakın ceza alan kişi geçenlerde açık cezaevinden Hastaneye sevki esnasında kaçmış, sebest kalmasına bir yıl kala infazını yakarak kaçan bu insanın durup dururken kaçtığını sanmıyorum, işin içerisinde enteresan şeyler olabilir, bir kısmını biliyorum ancak tamamını bilemediğim için yazmıyorum. Kayıkçıbaşı korumalar ile dolaşıyordu şimdi ne yapacak merak ediyorm.
Vezir Hazretlerinin adaylığının ilk şartı olarak önüne Kayıkçıbaşının görevden alınması şartının konulması gerçekten güzel bir şart sanırım sırada diğer bürokratlar var, zira Belediyenin ne kadar işi varsa bazı bürokratların çocukları, akrabaları, ortakları üzerinden yapıldığı açıkça ortada. Bu kadar sıkıntılı bir yönetimin toptan değişmesi en doğru olanı idi ancak bu başarılamaz ise ikinci alternatif olarak ekibin değişmesi ehveni şer olarak değerlendirilebilir. Kayıkçıbaşı emeklilik dilekçesini vermiş, emekli olduktan sonra bu şehirde nasıl yaşayacak kimin yanında gidip bir bardak çay içebilecek merak ediyorum. Zira Belediyenin yatı ile Balık tutmaya gidemez. İhsan ağbi sağ ise onunla gidebilir ama başka kimsenin yanına gidemeyeceğini biliyorum. Doğrusu Yusuf Ellerinde Kenancığımın harcanması bu aşamada beklemediğim bir gelişme idi, bu durumda Vezir Hazretlerinin adaylığı hayırlı olsun diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla