Çağımızın en önemli problemlerinden bir tanesi yüzeyselliktir. Yüzeysellik hayatımızın her alanına öylesine nüfuz etmiş ki, bundan kendini kurtarmış insanları çevrenizde görmeniz mümkün değildir. En gündelik ilişkilerimizden, en karmaşık ilişkilerimize kadar yüzeysellik hâkim durumda; etrafımızda derinlikli birilerini görmek neredeyse imkânsız hale gelmeye başladı.
Hal böyle olunca da politikadan ekonomiye, askerden bürokrasiye her alanda bu yüzeyselliğin etkilerini görmek şaşırtıcı gelmiyor artık. Televizyondan, dizilerden, reklâmlardan hep bu yüzeysellik pompalanıyor. Düşünmeden, tartmadan, kıyas yapmadan, mantık kullanmadan, kritik etmeden düşünmenin, konuşmanın, davranmanın örnekleri sunuluyor. Düşünmeden yaşa, günü birlik yaşa ya da bir siyasetçimizin deyimiyle 'Dün dündür bugün bugündür'. İnsan kendine verilmiş çok önemli yeteneklerini de bu yüzeysellik uğruna feda etmektedir. Zamanını, yeteneklerini umarsızca ve bilinçsizce harcamaktan çekinmiyor. Bunların telafisi de maalesef mümkün olmuyor, zaman akıp gidiyor ve yetenekler köreliyor.
Bütün bunları iyi kullandığınızda derin insan dediğimiz kâmil insan dediğimiz model karşımıza çıkıyor. Ama dediğim gibi kimsenin hayatta böyle model olmak gibi bir derdi yok, sıradanlaşan ve bayağılaşan düşünceler davranışlar herkes için model hale gelmiş. Yüzeyselliğin hâkim olduğu bir toplumda, bilgiler slogandan öteye, politika kandırmacadan öteye geçmez. Çünkü yüzeyselleşme derinlikli bilgiye, derinlikli politikaya izin vermez. Herkes günü kurtarmanın peşindedir. Aşkları düşünce hayatı da o güne bağlı ve gelip geçer olarak görülür. Yüzeysel insan bu anlamda geriye dönük yaşamaz, hep ileriye dönük olarak sürekli zamanı, mekânı, hayatı tüketerek yaşamalıdır. Ahlaki olarak bağlanabileceği ya da kendisini adayacağı ahlaki sınırlar ya ortadan kaldırılmış ya da olabildiğince gevşetilmiştir. İnsan kendi sonunun farkında bile değildir. İnsanlar insan olmaktan kendini mahrum bırakmıştır. Bu insanoğlunun en büyük tragedyasıdır.
Yüzeyselleşme ile derinleşme sağlanamaz. İçsel zenginliğe ulaşılamaz. Tarihte yüzeyselleşmiş toplumlar değil, derinlikli toplumlar tarih sahnesinde yer almıştır ve bundan dolayı medeniyet haline gelmişlerdir. Toplum olarak yeni bir biçim, tutum ve davranış geliştirmek zorundayız.