Egemen güçler dengesinde terazi kefesinde bu konjöktürde ağır bastırılmaya zorla çalışılan bir sınıf
İslami ruhban sınıfı ,
İslam'ı Ruhban Sınıfı, milliyetçilik ve Atatürkçülük e karşı verdiği mücadelenin ödülünü topluyor.
Bu ruhban sınıfı, halkın ve ulusal güçlerin kapitalizm ve onun efendilerine karşı yani Amerikanya ve avrupaya karşı direncini kırdı.
Irak'ın işgaline yardım ve yataklık edilmesinde, cami cemaatinin muhalefetini engelledi.
Ülkede antiemperyalist, bağımsızlıkçı bir oluşuma ulusalcılığa muhalefet etti.
Ülkenin etnik ve mezhep temelinde bölünme sürecine destek verdi.
bizim ülkemizde yada doğu devletlerinde , milliyetçilik halka dayanır.
Halk merkezli milliyetçilik vardır.
siyasi iktidarın ise seçim meydanlarında bağırarak söylemiş olduğu
burjuva merkezli milliyetçiliktir.
Halk ile bir ilgisi yoktur.
Ama halk bu milliyetçi söylemi,
halkçı milliyetçilik olarak algılamıştır.
Şimdilerde, bu İslami Ruhban Sınıfı lideri fettullah gülen ve ekip arkadaşları iktidara şunu öneriyor.
Kazandığımız bu mevzileri pekiştirmemiz ve daha ilerlememiz için
manevi kalkınmayı gerçekleştirmemiz gerekir.
Sanki halk ekonomik kalkınmasını sağlamış, ama manevi kalkınması gerçekleşmemiş... bu bizim Ruhban sınıfının manevi kalkınmadan kastetdiği halkın daha fazla bilim ve akıl dışı bilgiler ile donatılmasıdır.
Donatılmalı ki, sorgulama yapmasın, ya da yeterince yapmasın...
Burjuva kesimi de, halkın bu tepkisizliğini, istikrar olarak, tekrar bu halka geri satsın.
İslami Ruhban Sınıfı, Batının sömürü instrumentlerini halkın nezdinde, meşrulaştıran sınıftır.
İslam'ın yeniden bir reorganizasyon içine alınması Batının işidir.
İslam-ı yeniden
tanımlayarak, İslam coğrafyasını işgalsiz hükmetmek Batının vazgeçilmez
stratejisidir.
Eskiden bu işleri yapmak için sadece liberalleri kullanıyorlardı.
Liberaller de solcuları ve İslami kesimi kullanıyordu.
Şimdilerde, emperyalizmin halkı kendi isteği yönünde dönüştürmesi için
elinde küçük ama iki sınıf var.
Parasal gücü elinde bulunduran sınıf ve onunla bütünleşmiş İslami ruhban sınıfı.
Yani Batı da olduğu gibi.
Şimdiye dek sorduklarımız, düzenin sahibinin kim olduğunu anlamak içindir.
Düzenin sahibi halk değildir.
Tabandaki mütedeyyin diye yeniden adlandırılan Müslümanlar hiç değildir.
Düzenin sahibi öyle kendilerinin sandıkları gibi dinciler de değildir.
Düzenin sahibi Batı destekli amerkanya uşaklığı yapan liberallerdir.
İster İslami ruhban sınıfı ile
bütünleşsin ister bütünleşmesin.
Tabandaki Müslümanlar kendilerinin iktidar olduğunu sanıyorlar.
İktidar olan İslam falan değildir.!!!!???
Yaşadığımız Türkiye'de İslam'ın da böyle bir bir iddiası yoktur.
Ortada var olan iddialar, Batının tanımlarına göre ortaya konulmaya çalışılan senaryo iddialardır.
Batının öğretilerinin iflas ettiği bir dönemde, Batı değerleri
ülkemizde, İslamiyet adına bir başarı gibi sunulmaktadır.
Merkeze yani , amerikanyaya entegre olmuş bir Türkiye, İslam dünyasında değildir.
Ülkemizde, Müslüman yığınların,;
anlamlar dünyasında bir anlam bulmuş
gibi görünmesi yanılsamadan ibarettir
keşke zafer islamın olsa ,,,,
dayatma anayasalar ,
sözde Müslümanlar
tapınak şovalyeleri kendi dil,ini 300 kelimeyle konuşanlar
sizler Amerika ağızlarınızla Türk bedeninizi anadoluda gezdirenler
zafer hiçbir zaman sizin olmadı
varın birazda siz oynayın rolünüzü sahibiniz yerinize bir diğerini bulana kadar
saygılarımla