Devletlerin dostlukları olmaz çıkarları olur bu gerçeklik ortada iken, iki bayrak tek devlet dediğimiz Azerbaycan’ı düşünün.
Yarın Nahçıvan’dan sınır komşusu olmamıza müsaade edildiğini varsayalım. Siz düşünüyormusunuz ki bu iki devletin bir birine destek olmasına müsaade edilecektir. Eğer mantık veya duygularımız bunu istese de, bu emperyalizmin çıkarlarına ters düşer. Tüm sınır komşusu olan veya olmayan İslam devletlerine bakın.Doğu sınırlarımıza bir bakın, bölgenin gelecekte kullanılmak üzeri sorunlar yumağı ile oluşturulmuş olduğu göreceksiniz.
Azerbaycan ile ilk olarak yapılacak uzlaşmazlık Şii -Sünni kutuplaştırması olacaktır.Sonuç olarak durum iki devlet iki bayrağa dönüşecektir. Öylesi bir hale getirilir ki istediklerinde,kanlı bıçaklı iki devlet haline de gelebiliriz. Tüm Müslüman devletleri düşünün,hangi konuda birlikte hareket etmektedirler ?
Müttefikimiz olan Almanya,Fransa,İngiltere ve Amerika'nın Suriye'de oluşturmaya çalıştıkları fiili durum ortadadır. Oluşturulacak olan düzenlemede, çevremizde bir ateş çemberi ve sürekli havuç sopa hikayesi karşımızda yerini alacaktır.
Suriye içerisinde mutlak suretle desteklediğimiz bir örgütün olması gerekirken bu konuda devlet olarak eksikliğimiz göze çarpmaktadır. Körfez savaşı sırasında tarafsız kalmaya yönelik bir politika üretilsede, o bölgede ki tüm sorunlar bizi etkilemişti. Oluşan göç dalgasını kabul eden ülkemiz kucağın da terörü daha etkin bulmuştu. Ekonomik kayıplar ise devasa bir boyuta ulaşmış ve hiçbir zaman karşılanmamıştı.
Öylesi kontrolsüz bir göç dalgası, terör örgütünün işine yaramış,müttefik olduğumuz söylenen ülkeler daha sonra bu kanalı kullanarak örgütün güçlenmesi için destek sağlamıştırlar.
Şimdi bölgede oluşturulan olumsuz durumda gelecek üzerine planlar yapılmaktadır. Her ne kadar Suriye Kürtleri görüntüsü altında bizim yıllarca terör ile uğraştığımız örgütün dahil olduğu bir kukla devlet yapılanmasına gidilse de tüm bu faaliyetler Nato üyesi devletler tarafından terör örgütleri ile birlikte yapılmaktadır. Terör var diye dünyayı ayağa kaldıran ülkelerin pervasızlığı gün yüzüne iyice çıkmışken, dostlukların sadece çıkarların meydana çıkmasına kadar sürdüğünü tezi daha çok anlam kazanmıştır.
Bu durumda
Bu topraklar üzerinde yaşayan insanların birinci önceliği birlik ve beraberliktir.Devlet ,Partiler, STK’ lar, vatandaşlar bunun için varını yoğunu ortaya koymalıdır. Bir seferberlik başlatılmalıdır ki, toplumun gerilmesine neden olan kim varsa çıkıp halktan özür dileyerek geçmişe bir sünger çekmelidir.
Ülke içerisinde sorun oluşturduğu düşünülen ne varsa tek tek çözümlenmelidir. Zaman kısıtlı yapılacak olan işler oldukça fazladır.
Bir ruh oluşturulmalıdır, geçmişe takılıp kalınmamalıdır, geçmişte herkes elinden geleni yapmıştır. Zaman şimdi ki zamandır.Gün kutuplaşma günü değildir.Gün birlik ve beraberlik günüdür.
Bunun için temelden hareket edilmelidir, gerekirse her şey silinip yeniden oluşturulmalıdır.
Düşünün daha televizyon ilk evimize girdiğinde onunla birlikte Amerikan bayrağı ve toplumunun kültürü,Hıristiyanlığın kilisesi, Haç ve Amerika’nın devlet olarak büyüklüğü girmişti.
Daha taze beyinler bunlar ile büyümüş, toplumumuzun ahlak yapısı ve kültürümüz derinden sarsıntı yaşamış ve şuan milletinden, devletinden uzak bireylerin oluşması sağlanmıştı.
Aynı yöntemle ayağa kalkmamız gerekiyor, örneğimiz mi, bir Çanakkale’dir. Bir Kurtuluş Savaşıdır. Dikkat ettiniz mi ? Daha doğru dürüst bir Çanakkale savaşını anlatan filmi bu ülke çekememişse, Kurtuluş savaşını gerektiği gibi anlatamamışsa , televizyonda seyrettiği Amerika’nın kaybettiği savaşı bile zafer olarak öğrenmiş ise, kendi toplumuna nasıl yabancılaşması oldukça normaldir gençliğin.
Herkes geçmişte yaşanılan olumsuzluklara bir sünger çekerek toplum barışının sağlanmasına destek olmalıdır. Bunun için her oluşumun başında ki insanlara büyük iş düşmektedir. Devletin görevi bu gruplar arasında birlik ve beraberliği sağlayacak olanlara destek sağlamak ve bir millet bilincinin oluşması için tüm propaganda malzemelerini kullanarak hareket başlatmak olmalıdır.