Zekat, paranın kiridir. Yatırımdan uzak kalan para için zekat söz konusudur. Bu konuda zikredilen birçok âyet-i kerime ve hadis-i şerifler vardır. Taberani adlı hadis kitabındaki hadis-i şeriflerde buyruluyor ki:
Allah"a ve Resulüne inanan, zekât versin!, En faziletli ibadet namaz, sonra zekâttır, Zekât vermeyenin namazı kabul olmaz. Zekat vermeyen, temiz malını kirletmiş olur.
Zekat vermeyen bir toplum, rahmetten, iyilikten mahrum kalır. Hayvanlar da olmasa, hiç rahmet görmezlerdi. Hastayı sadakayla, malı zekâtla koruyun!
Zenginlerin zekâtı fakirlere kâfi gelmeseydi, Allahü teâlâ fakirlerin rızkını başka yollardan verirdi. Aç kalan fakir varsa zenginlerin zulmü yüzündendir el-Askeri.
Bu acı azaplardan kurtulmak için, malların zekâtını, tarla mahsullerinin, sebze ve meyvenin uşrunu vermek şarttır. Zekât kırkta bir, uşur onda bir verilir. Kur"an-ı kerimde:
Ey iman edenler! Dîn görevlisi ahbar ve din maneviyatçısı ruhbanın birçoğu, saf duygulu halkın mallarını yakışıksız yiyip yutarken Allah'ın yolunu tıkıyor. İşte o altın-gümüşü kasasına indirip Allah yoluna harcamayanlar... evet onları çok acı bir azapla müjdele. Daha doğrusu o kasaya cehennem ateşinde gaz verildiği ve alın, böğür ve sırtlarının onunla ütülendiği gün: "İşte bu ütüleme, bencillikleriniz uğruna çırptıklarınız! O çırptıklarınızı tadın, şimdi!" diye ünlenir Tevbe Sûresi: 34-35.
Altınla gümüş, ne niyetle saklanırsa saklansın ticaret eşyasıdır. Nisap miktarıysa zekâtı verilir.
Zekat müessesesi; para kazanmanın değil, kazandığını Allah`ın öngördüğü biçimde paylaşmamanın kabahat olduğunu bildirir, zenginleşmeye dolaylı bir icazet vermiş olur. Hayatın hızı ve imani besin eksikliği; `komşusu açken tok yatan bizden değildir` duyarlılığından insanı mahrum eder ve o insan laik Müslüman oluverir.
Devlet ve iktidar sahibi olmak varsıllık içinde yüzen kitlelerin susturulması, yoksulluk çeken kitlelerin de kanaatkar kılınmasını gerektirir. Bu da ancak zekatla olur.
Eğer Osmanlı İmparatorluğu 600 yıl payidar olmuşsa devletin varsıl-yoksul dengesini kanaatkar sanayi adamları, iş adamları, bakkal-manav esnafını eğitimle yetiştirmesi ve zekata alıştırması yüzündendir. Ahilik teşkilatını zekatla ayakta tutabilmesi sayesindedir.
Zekat rastgele verilmemeli; alt kültür gruplarını ve onların dinledikleri müziği değiştirme aracı olmalı. Göç unsuruyla yoğrulmuş ve iki göz odaya tıkışmış ve yoksulluk çeken annesinden aldığı harçlıklarla saçını kırmızıya boyatıp punk eşrafına giren, blues dinleyip şahaneliğiyle övünen varoş çocuklu toplumumuz varsa bu cemâat denice burun kıvırtan ve işine gelmeyen cemâatleri ötekileştirmekte üstüne olmayan varsıl Müslümanların rastgele zekatlarının ürünüdür.
Böyle bir varoş gençliğine kulak kabartmayan, insanını iyilerden seçmesini bilen cemâatler olmalı ve zekatı onlar toplamalı. Rastgele carcur edilen zekat, amacına varmayan ve Allah katında hiçbir anlamı olmayan ve hiçbir değer ifade etmeyen boşuna harcamalardır.
Bu kalıbı kıramayan, neden kıramadığını anlayamayan futbolla boyalı medyayla haşir-neşir depolitize cemâatler faturayı varsıl iş sahiplerine kesmektedir. İnsanımızı bu itilmiş-kakılmışlık duygusu içinde bırakmaktadır.
Dindar olun ya da olmayın geç tanıştığınız para, para değil geç ulaşılmış bir mefkuredir ve sizi zalimlikte nice babadan varsıla nal toplatabilecek hale getirebilir. Zekat da neymiş dedirtebilir. Hele de bugünkü iktidar sayesinde, `eski ezik-yeni galip` psikolojisinin teklifsizliğiyle birleştiğinde... Bugün iş sahibi olmuş dünün itilmiş-kakılmışları ve devletin üst kademelerinde devletin tahsis ettiği lüks lojmanlarda ve yine devletin tahsis ettiği lüks otomobillerde üst düzey devlet memurluğu makamına ermiş eskinin ezilmiş varsılları zekata nasıl bakıyor? Acaba yoksulluk içindeki yoksulların; kurumsallaşmış cemâatlerin özel hastanelerinde tedavi, özel okullarında çocuğunu eğitme aracı olarak zekata nasıl bakıyor?
İşte bize göre zekat, kurumsallaşmalı. Kumsallaşmayı becermiş cemâatler elinden gerçekleşen özel hastane, özel aşevi, özel okul, kreş, ana okuluna dönüştürülmeli.
Bilezikleri, küpesi, kolyeleri toplam 100 gram olan bir bayan 2.5 gram altını veya ikibuçuk gram altının parasal değerini zekat olarak vermek zorundadır.
Zekat, bir yoksula temlik edilecektir veya fakirleri iyi tespit eden ve güvenilirlik kazanmış cemâatlerin kurumları aracılığında ve tevkiliyle verilecektir. Bir işyeri için; üzerinden bir yıl geçmiş ve geliş fiyatından 10 milyar liralık malı olanlar; hesapladıkları yılın sonunda, 250 milyon lira öderler.
Bir fakirin dükkânınızdan yıl içinde ödeyemediği borcunu silerek veya takoza kalmış mallarını dağıtarak yapamazlar. Ya fakirin eline parasını verir; fakir ister borcunu öder isterse daha önemli bir hacetini giderir. Ya da bir fakiri dükkânına sokup: Buradan ne ihtiyacın varsa al deyip yine o fakirin aldığı ihtiyacı, gelip fiyatından hesaplayıp zekat borcundan düşer.
Kullanılan evlere ve arabalara zekat düşmez, ama ticaret amacıyla alım satımını yapıyorsa o evler, arsalar ve arabalar başka.
Dükkan komşusuna verilen 2 ay sonrasında iade edilmesi taahhüd edilen ve ödenmesinde güvenilir bir borçlu varsa bu tip borçlar sanki elde varmış gibi addedilip zekat mallarına katılır.
Durumunu düzeltme ümidi olmayan bir fakire veya borcunu inkar eden birine verilen ve tahsil edilme imkanı olmayan paralar zekata katılmaz. Üzerinden iki sene geçtiği halde batak bir alacaklı parasını getirirse önceki iki sene hesaba katılmaz, yeni elde edilmiş para hükmündedir.
Çağımız fıkıh âlimlerinden Yusuf el Kardavi şöyle diyor: Gelir getiren mallar, örneğin ev kirası bir yıllık nisap miktarını geçiyorsa bu paradan yıllık aşınma payı vergi borçları ve varsa masrafları öncelikle matrahtan düşüldükten sonra kalan gelirin % 10"u zekat olarak ödenir.
Ötelenenler suçluluklarını söylenirken kâh güzel sosyal etkinlik ve kâh çirkin etkinlik düzenlemelerini karıştırdılar. Allah, dönüş yapmalarını kabul edebilir; Allah çok yarlığayıp rahmet ağını aralayandır. O dönüş yapanların mallarından, temiz toplum olduklarını gösterecek, aklandıracak bir sadaka vergi al. Onlar için dualar eyle. Zira senin duan onlar için psikolojik yatışmadır. Allah kader bilgisiyle işitip değerlendirendir. Anlamıyorlar mı ki Allah, kullarından dönüş yapmalarını kabul edip sadakalarını işleme koyan tek güçtür. Yine anlamıyorlar mı ki Allah yürekten tevbeleri hemen kabul edip rahmet ağını aralar Tevbe Sûresi: 102-104.
Allah; inandıklarını yaşayanları, sizin konumunuzda bırakamaz, kirli toplumu, temiz toplumdan ayırt edecek. Allah, sizi vahyin belirsizliklerine ulaştırmış; ama Allah dilediği resullerini seçip ayıklıyor. O halde siz Allah"a, dolayısıyla resullerine iman ediniz; yeter! Şayet böyle iman eder, takva sahibi cemaat olursanız çok büyük ücretiniz var. Ayrıca Allah'ın kendi aşkın iradesinden verdiklerini cimrice kısanlar asla sanmasınlar ki bu durum kendilerine daha hayırlıdır. Tersine onlar için daha kötüdür. Cimrilik yaptıkları bölüm kıyamet günü boyunlarına gerdanlık yapılacaktır. Bütün göklerin ve yeryüzünün birikimi Allah'ındır. Allah dışa yansıttıklarınızı kalp gözünden öte anlar Âl-i İmran Sûresi: 179-180.
İşte zekat konusu çok kapsamlı ve İslam ekonomisini bünyesinde barındıran bir konudur. Bu konuda din adamlarının kara kabuklu ve mezheplerin kendi çağlarına göre geliştirdikleri fetvaları esas alarak yargıda bulunmaları bence hiç doğru olmaz. Her kafadan farklı sesler çıkar. Toplum da gereği gibi aydınlanamaz. Zekat, faizin karşısında bir ekonomik sistemi dillendirmekte olduğundan ekonomi ve maliye bilgisi kıt olan hoca efendilerin zekat konusunda bilgi vermesi ileri geri konuşmaları sakıncalıdır ve dinî düşünceye zarar verir.