Gazetecilik mesleği en zor mesleklerden biridir. Doğruları yazarsanız kimseyi memnun edemezsiniz, insanları memnun etmek istersiniz bu kez de işinizi yapamazsınız ama biz bu işi sadece ve sadece vicdanımızın sesini dinleyerek yaptığımızdan yanlış işler yapanlardan çok tepkiler alsak da umursamadık. Toplum doğru olanların yazılıp çizilmesinden çok mutlu ama taşın altına ellerini koymaya gelince piyasada kimseyi bulamazsınız. Sürekli olarak isimsiz ve imzasız mektuplar alırız, yazılıp çizilenlerin bir kısmı doğru bir kısmı da bizi kendi hesaplarına alet etmek isteyen uyanıkların yazdıklarından oluşmakta. Geçtiğimiz cuma günü de enteresan bir mektup geldi gazeteye. Mektubu yazan arkadaş kendisini uyanık bizi de keriz sanan ve kim olduğunu anlayamayacağımızı zanneden zavallı bir eski tanıdık. Arkadaş mektubu öyle ustalıklı yazmış ki anlatamam. Dolap beygiri gibi her seçimde farklı adaya destek olan bu arkadaş, bu seçimde destek verdiği aday kazanınca belediyeyi yönetmeye başlayacağını sanmış ama belediye yetkilileri buna izin vermeyince oturup kafasına göre bir plan yapmış. Nedir planı derseniz; öyle enteresan bir kurgu yapmış ki anlatamam. Önce kendisini benim hemşehrim olarak tanıtmış, belediyede bir başkan yardımcısının odasında otururken başkan yardımcısıyla personel müdürünün benim aleyhimde verip veriştirdiklerini, benim için söylenmedik şey bırakmadıklarını ahlaksızca yazmış. Aslında o yazdıkları kendi düşünceleri, daha önce onlarla ilgili yazdığım köşe yazılarına bu tür paylaşımlar yapmışlardı. Mahkemeye verecektim ama sonra geçmişteki hukuka binaen vermedim, paylaşımlar duruyor gerekirse veririm.
Uyanık arkadaşımız mektubun ilk bölümünde kafasına göre bana gaz verip kendisinin sevmediği ve istediklerini yaptıramadığı iki başkan yardımcısıyla personel müdürünü bana geçiyor ardından da onların günah defterlerini açıp isim vermek suretiyle tek tek anlatmaya başlıyor. Başkan yardımcısının bayan personelle basıldığından başlıyor, personel müdürünün dul bayanlarla olan ilişkisinden dem vurarak belediyede yöneticilik yapan kim varsa tamamına yakınının karı kız işlerinden tutun da her türlü ahlaksızlığını yazıyor. Bir de utanmadan belediye olmuş fuhuş yuvası diyor. Mektubu okuyunca kimin yazmış olabileceğini tahmin ettim ama birkaç belediye yetkilisiyle görüşünce adresin aynı kapıya gittiğini görmüş oldum. Bu arkadaşımızın dolap beygiri gibi her seçimde farklı başkan adaylarını destekleyip ardından da yedi sülalesine iş, aş ve menfaat temin eden bir arkadaş olduğunu Samsun’da herkes bilir. Çok fazla detay verip afişe olmasını da istemiyorum ama yalama olmuş bu adamın ruh hastası olduğundan artık şüphem kalmadı. İşin kötüsü adam çocuklarını da kendisi gibi yetiştirip onları adeta dedikodu ve fitne kazanı haline getirmiş. Mektubu yazma nedeni seçimde destek verdiği adayın seçilmesinden sonra bazı istekleri yerine gelse de şimdi umduğunu bulamamış olmasıdır. Adamlarını işe yerleştirmiş ama talepleri bitmeyince idare artık yeter demiş ve bu zavallı kafasına göre bir plan yapıp bizi o arkadaşların üzerine vermeye kalkmış. O bahsettiği arkadaşlarla geçmişten halen dostluklarım var. Bir kısmının babası dostum, bir kısmı ise aile boyu görüştüğüm insanlar. Onların benimle ilgili öyle ahlaksız ve şerefsizce konuşacağına ihtimal vermiyorum, konuşmuşlarsa da kendi karakterlerini ortaya koymuş olurlar umurumda değil. Ama bu insanlar öyle zamparalık ve ahlaksızlık yapacak insanlar değiller. Demek ki arkadaşımızın taleplerini karşılamayınca zor, efendiyi bozmuş olacak ki böyle bir ahlaksızlığa tenezzül etmiş. Bu konuyu burada bitirip geçelim ikinci konumuza.
Eski Konak Sinemasının olduğu yere yapılan alışveriş merkeziyle ilgili basında çıkan haberleri hepimiz okuduk. Biz bu konuya girmedik, neden girmedik, çünkü olayın aslını astarını öğrenmeden girmek doğru olmazdı da ondan girmedik. Yoksa başkaları gibi City Mall AVM’nin sayfa sayfa reklamlarını yayınladıktan sonra iskânsız ve ruhsatsız yaptığı açılışı görmezlikten gelirdik. EVKUR’un yaptığı bu işi de onaylamadık ama olayın aslını öğrendikten sonra sizinle paylaşmayı uygun gördük. Olayın aslı nedir derseniz; binada sadece dükkânın üstüne yapılan çıkma yasal değil. O da inşaattan Mecidiye'ye malzeme düşmesin diye geçici olarak yapılmış, sökülmek zorunda. Dükkâna kısmi iskân verilmesi için dış cephe kaplamaları yapılması gerekmekte. İlkadım Belediye Encümeni yarınki encümen toplantısında kapatma kararı alacak, ardından bu eksikler yapılıp yeniden açılması mümkün olacak. Yani söylenildiği gibi bina kaçak değil, eksikler var. Bu eksikler tamamlanmadığından İlkadım Belediyesi buraya kapatma verecek ardından da eksikler yapılınca kısmi iskân alacak. Biz bu alışveriş merkezinden bir Allah kulunu tanımayız, kimseyle de görüşmüş değiliz. Reklam falan da almadık ama doğru neyse onu yazmak zorundayız. Başkaları gibi 4300 metrekaresi kaçak olan alışveriş merkezinin iskân almadan yaptığı açılışı sayfalarca reklamlar alarak görmezlikten gelemeyiz. Yazının başında da dediğimiz gibi gazetecilik zor iştir ama hamdolsun on iki yıldır aynı çizgide ve dimdik ayaktayız. Başkaları gibi kurduğumuz gazeteleri batırıp yeni arayışlara girmeyiz, yeni arayışlarımızda da ekonomik sıkıntıya giren patronların önünü açmak için ötemizi berimizi yırtmayız. İşimizi adam gibi yaparız. Bizde zor, efendiyi bozmaz. Çünkü yaptığımızın bedelini kendimiz öderiz, başkalarına ödetmeyiz. Sanırım matlûb hasıl olmuştur. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.