Müslüman için örnek; Hz. Peygamberdir. Peygamber terbiyesinden geçen sahabeler de örnektir. Peygamberi tanıyıp, tanıtan alimler de örnektir.
İnsanı yaratan Allah c.c. nasıl yaşayacağını ve nelere ihtiyacının olduğunu da bilmektedir. Ne gibi zaaflara sahip olduğunu, neleri arzu edip, nelerden tiksindiğini de bilmektedir.
Hangi yaşam tarzının insan için huzur ve mutluluk getireceğini de bilmektedir. Bunun için de, kulların/insanların huzurlu ve mutlu bir hayat sürmelerini sağlamak bakımından, ilahi bilgi kaynağı kutsal metinleri gördermiş, örnek hayat şekli olarak da Peygamberleri görevlendirmiştir.
Peygamberler, insanlar için modeldir. Sevinci de kederi de yaşamışlar, acıyı da sevinci de görmüşler, sıkıntı ve müsibetlerle de karşılaşmışlar, tüm yaşamlarına insanlığa örnek olacak bir düzlemde yürütmüşlerdir.
Peygamberimiz için yüce Allah, "Onda sizin için güzel bir örnek vardır" diye buyurmuştur. Peygamberimiz de kendisini tanıtırken, "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" tarifini yapmıştır. Peygamberlerin görevlendirme amacı aynıdır. Her birisi dünya ve ahiret güzelliklerini anlatmak ve göstermekle görevlendirilmişlerdir.
Peygamberlerin günümüze kadar gelen sözlerine hadis, davranışlarına sünnet denir. Peygamberlik makamı Hz. Muhammed efendimizle son bulmuş ama Peygamberi sünnet kıyamete kadar devam edecektir.
Veda hutbesinde Peygamberimiz; "Size iki emanet bırakıyorum, onlara uyarsanız sapıklığa ve dalalete düşmezsiniz. Onlar; Kur'an ve Sünnet'imdir" buyurmuştur. Bu Peygamberi tavsiye ve vasiyet; kıyamete kadar Peygamberi mesaja itibar edilmesi gereğini anlatmaktadır.
Gerek Kur'an, gerekse Peygamberi mesaj olan Sünnet; sahabeler ve alimler tarafından anlatılmakta ve güne taşınmaktadır.
Her ne kadar sahabe sözleri, Peygamberi sözler gibi ilahilik arz etmiyorsa da, düzgün bir yaşam için itibar edilmesi gereken mesajlar içerir. Zira, Peygamberlerin kendi nefsinden konuşmadıklarını, her konuşmalarının vahye dayalı olduğunu Yüce Kur'an bildirmektedir.
Her sahabenin sözüne itibar edilir ama sahabeler arasında Peygamberi tedristen daha çok istifade edenler, daha da örnek davranış şekillerini bildirmektedirler
Hz. Ali efendimiz Peygamberimizin evinde büyümüş, hanesinde yaşamış, Peygamberi eğitimden geçmiş bir sahabedir. Peygamberimizin gününe ve günlüğüne bire-bir şahitlik etmiş bir sahabedir. Peygamberimizin amcasının oğlu ve aynı zamanda neslinin devamını sağlayan damadıdır. Bu nedenle de; Hz. Ali efendimize atfen bir çok rivayet vardır.
Böylesi bir eğitimden geçen Hz. Ali efendimizin kendisine ait görüş ve sözleri de anlamlıdır ve itibar edilmesi gerekir. Hz. Ali efendimizin bir çok mesajı vardır ki, insanlara ve insanlığa, İslâma ve müslümanlara ışık tutmakta, yol göstermektedir.
Hz. Ali efendimiz sözlerinden birinde; “Şu iki insanı asla unutmayın. İhtiyaç anında yanınızda olanı, Zor zamanda yalnız bırakanı!” buyurmuştur.
İhtiyaç duyulduğunda; dostunu, arkadaşını unutmayan, yanında olan, ihtiyaçlarının giderilmesine katkı sağlayan kimseye şükran borcu oluşur. Bu şükran da, onun hiçbir gerekçe ile unutulmamasıdır.
Zor zamanda yalnız bırakan, ortadan kaybolan, arkadan dolaşan kimse de unutulmamalıdır. Ona şükran borcu yoktur ama ders verme sorumluluğu vardır.
Ondan ne dost, ne de post olur. Bu iki tip kimse, insanın dostlarını seçmede ve seçtiği arkadaşlarından hangisiyle dostluk geliştirmesi gerektiğine ışık tutacaktır.
Huzurlu yaşamak için; dostu da düşmanı da, yanlışı da doğruyu da tanımak gerekir. İhtiyaç halinde kaçanla, zor zamanda yanında olanı da unutmayacaksın.
İhtiyaç halinde yanında olanlar hasbi dostlar, zor zamanda kaçanlar ise çıkar hesabı yapanlardır. Kişi; kimin dost, kimin çıkar insanı olduğunu çözmelidir.