Her işte olduğu gibi, öğrenmede de önce istemek gerekir. Yani önce öğrenmeyi istemek ve hazır bulunuşluk konumuna geçmek gerekir. Zorunlu bir öğrenme modeli, çoğu zaman ya başarısızlıkla ya da eksik öğrenmeyle sonuçlanır. Okullarda ki öğrenci-öğretmen ilişkisinde, dersin kimliği ile doğrudan ilişkili olarak azımsanmayacak oranda bir zorunlu öğrenmeye öğretme modeli yaşanmaktadır.
Toplumların %70 oranında sosyal zekaya sahip olduğu söyleniyor. Bu oran okullardaki sınıf toplulukları için de üç aşağı- beş yukarı aynı. Yani, sınıfların %70 i sosyal zekalı iken, sadece %30 u sayısal zekaya sahip. Bu da başta matematik olmak üzere, sayısal derslerin zorunlu öğrenilen dersler kategorisine girmesine sebep oluyor. Tabi ki matematik öğretmeni de zorunlu öğreten konumunda.
Her zaman tartışılan konu, eğitim sisteminde reform yapmak gerekliliğidir. Bu gereklilik bilginin her on yılda %50 artış gösterdiği bilişim çağı için adeta zorunluluk haline gelmiştir. Eğitim sisteminde reform yapma gerekliliğini zorunlu hale getiren bir diğer faktör de gençlerin karakter ve ahlak yapısının giderek esneklik kazanması sonucu disiplin altına girmelerinin giderek zorlaşmasıdır. Hani derler ya zamane çocukları diye, işte bu zamane çocuklarını disiplin altına alıp zoraki modeline sokmak, yani zoraki öğrenme modeli uygulamak, neredeyse imkansızdır. Zaten bu model eğitim otoriteleri tarafından da onay gören bir sistem olmamakla birlikte, günümüzde üçüncü dünya ülkelerinde uygulanan köhne bir modeldir. Zorunlu öğrenme modelinde anlaşıldığı üzere öğretmen aktif anlatan ,öğrenci ise çok az derse katılan pasif dinleyici yada seyirci konumundadır.
Gelişmiş ülkelerde ve kısmen de ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde uygulanan en etkin eğitim modeli gönüllü öğrenmenin esas alındığı eğitim modelidir. Bunun için öğrencilerde önce öğrenmeye karşı hazır bulunuşluk, yani isteklilik durumunu oluşturmak gerekir. Bunun içinde sistemli bir rehabilitasyon gerekmektedir. Öğrencilere okul için değil de hayat için öğrenmek gerekliliğini aşılamak ilk adımdır. Bu ilk adımın amacı onları zorunlu öğrenen sınıfından, gönüllü öğrenen sınıfına atlatmaktır. Bu durumda sosyal derslerin sansı biraz daha yüksek. Sayısal derslerin de hayatla ilişkilendirilerek verilmesi (Özellikle matematik gibi soyut kavramları bol olan dersler için zorunludur ) öğrencide öğrenmeye karşı hazır bulunuşluk ve gönüllülük durumunu arttırabilir.
Öğrenci katılımlı interaktif eğitim sistemi, öğrenciyi araştırmaya, fikir üretmeye, fikrini tartışabilmeye ve sebep-sonuç ilişkisini kurabilmeye sevk eder. Bu modelde öğrenci, seyirci ya da dinleyici olmaktan çıkar ve eğitim-öğretimin bir parçası olur. Öğretmenin interaktif eğitim modelinde öğrencilere dersle ilgili araştırma görevi vererek, onlardan birer öğrenme gönüllüleri oluşturabilir.
Eğitim-Öğretim sistemini interaktif form yerine zorunlu öğrenme ve öğretme modelinde tutan önemli bir faktör de kısıtlı zaman ve öğrencide bilgi alt yapısının yıllar içerisinde tamamlanamamış olmasından kaynaklı, az zamanda çok bilgi yükleme zorunluluğudur. Dahası ne kadar az zamanda, ne kadar çok bilgi yükleneceği yarışıdır. Yeterli bir bilgi alt yapısına sahip öğrencilerin, interaktif (Öğrenci katılımlı ) eğitim modelinde de kısa zamanda fazla bilgi edinebilmeleri mümkündür. Şu halde öncelikle olmazsa olmaz olan, öğrencilerin bulunduğu sınıfa ait eksik bilgilerini tamamlamasıdır. Okulların tatile girdiği şu günlerde, uzun yaz tatili döneminde, çocuklarımızı tamamen derslerden uzaklaştırmamak ve ders eksiklerini tamamlamak için kısa çalışma seansları düzenleyebiliriz. Yaz tatilinin oldukça uzun olması, çocukların acelesiz ve rahat bir konumda çalışmalarını sağlayacağı için, zaman kısıtlamasının olumsuzluğunu ortadan kaldıracaktır. Bu da tam öğrenmeyi olumlu etkileyecek bir faktördür. Tekrarlanmayan bilgilerin %50 sinin ilk 48 saat içinde unutulduğu gerçeği düşünülürse, uzun yaz tatili süresinin bilgileri öğüten, yok eden olumsuz etkilerinden de mutlak surette korunmak gerekir.
Bir sonraki Eğitim-Öğretim yılına bilgi eksiğini tamamlamak ve olası interaktif eğitime hazır olmak için, geniş zamana yayılmış, sıkıcı olmamasına özen gösterilerek hazırlanmış kısa çalışma seansları iyi bir başlangıç için ilk adım olabilir.
Mutlu yarınlar dilerim.