ZULÜMDE ADALETLİ OLMAK NEDİR?

Adnan Bahadır

Geçtiğimiz hafta yapılan, Nisan ayı olağan meclis toplantısında Atakum Belediyesi tarafından getirilen Kurupelit sınırlarındaki plan değişikliği teklifinin komisyonda reddedilip, Meclis gündeminden geriye çekilmesi ile ilgili hayli söylentiler ortalıkta dolaştı. Kimilerine göre Turan Çakır"ın da ortağı olduğu kooperatif binalarının önlerinin kesildiği için reddedildi, kimilerine göre binalardaki daire fiyatlarının düşmesinden endişe edildiği için reddedildi, kimilerine göre arsa sahibi eczacının Ak Parti"den ayrılıp, başka bir partide il yönetim kurulu üyesi olduğu için Ak Parti"nin tavır koyduğu, kimilerine göre ise ortada ciddi bir rant paylaşımı olduğundan buna izin verilmediği yönündeki söylentiler fısıltı gazetesinin gündeminde idi. Hatta Ak Parti Grubu"nda bu konu gündeme geldiğinde, hararetli tartışmaların olduğu, bazı meclis üyelerinin Turan Çakır"la atıştığı söylenmektedir. İsterseniz önce olayın teknik boyutunu ele alalım, sonra da konuşulanların ne kadar doğru, ne kadar yanlış olduğunu değerlendirelim. Öncelikle hepimizin bilmesi gereken konu Büyükşehir Belediye Meclisi"ne gelen konuların büyük bir kısmı alt belediyelerde yasal açıdan çözülemeyip, çözüm bulunması amacı ile yapılan plan değişikliği teklifleridir. Normal şartlarda ilgili yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde verilmiş olan haklar, ilçe belediyelerinde imar durumu, inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni gibi evraklarla vesikalar bağlanıp, kendi meclislerine dahi gitmeden iş kendi mecrasında hallolur. Bir evrak belediye meclislerine gitme ihtiyacı duymuşsa, mutlaka bir problemi vardır, aksi halde dediğim gibi meclise taşınma ihtiyacı yoktur. Bahse konu evrak ise normal şartlarda kendisine verilmiş olan hakları kullanması halinde Atakum Belediyesi"nden hem imar durumu, hem inşaat ruhsatı alabilecek bir evraktır. Ancak arsa sahibi olan arkadaşımız arsasına yüksek bina yönetmenliğine girecek şekilde bir imar uygulaması yapmak istiyor, bu uygulamayı da meclise gitmeden yapabilir. Ancak Yüksek Yapılar yönetmeliği olarak adlandırılan 13 ve daha yukarı katlı binaların içerisine girdiği yönetmeliğe göre, binasını yapabilmesi için yapacağı binalar arasındaki yapı yaklaşma sınırının 25 metreden az olmaması gerekmektedir. Şayet bu sınırı aşmak istiyorsa o zaman bu evrak hem Atakum Belediye Meclisi"nden mesafelerle ilgili bir plan değişikliği yaparak geçmek zorunda, hem de Büyükşehir Belediye Meclisi"nden geçmek zorunda. Diyeceksiniz ki bu plan tadilatının arsa sahibime katkısı ne olacaktır? Çok büyük katkısı var, şayet imar yönetmeliği uygulanıp, binalar o şekilde yapılırsa bahsi geçen arsaya iki tane blok konulabilirse, yapı yaklaşma mesafelerini yönetmeliği dikkate almaksızın yapılacak olan plan değişikliğinin uygulanması halinde, üç tane blok konulabilecektir. Sanırım olayın teknik boyutunu ve ticari boyutunu anlatabildim. Gelelim olayın siyasi ve uygulamadaki örneklerine veya söylenti boyutuna; Belirtilen arsanın yakınında, Turan Çakır"ın da ortak olduğu sanırım Servet Keskinsoy"da o binada ortaktı, yüksek bina yönetmenliğine tabi olan bir kooperatifleri vardı. Benim Grup Başkan Vekilliğim döneminde, evrak meclise gelince evrakı alıp, Vezir Hazretleri"ne gittim dedim ki; Bak Başkanım bu plan değişikliği teklifinde yapı yaklaşma sınırı yönetmeliğe aykırı olarak değiştirilip, binalar birbirine yaklaştırılmış. Bu doğru bir şey değil, ancak derseniz ki bundan sonra gelecek olan buna benzer tüm evraklar geçecek, o zaman problem yok. Ahmet"e farklı Mehmet"e farklı uygulama yaparsak buna zulüm denir. Bana dedi ki: “Tamam Adnan Bey bundan sonra bu tür evrakların tamamını meclisten geçirelim.” O zaman ben de rahatlayıp, evraka evet oyu verdim. Şimdi ise o gün yaptığına karşı çıkıyorsa, buna çifte standart ve zulüm denir. Burada Atakum Belediyesi emsal göstermek sureti ile bir evrak getirmişse haklıdır. Arsa sahibi de emsal göstermek sureti ile hakkını mahkemede alabilir. Olaya teknik açıdan bakıldığında, eskisi de onaylanmamalı idi, burada siyasi olarak bakıldığında gelen evrakın kime ait olduğuna değil, doğruluğuna bakılması gerekir.  Ticari olarak bakıldığında ise birisine verdiğini diğerinden esirgediğin zaman, acaba verdiğinden bir şey mi aldın diye adama sormazlar mı? Bu yaklaşımım tamamen objektif durum değerlendirmesi olarak algılanmalıdır, zira arsanın sahibi olan eczacı, liseden sınıf arkadaşım olup, uzun yıllar önce eczanesinin üzerine bana ait olan yurdun reklamını koymak istediğimde, olmaz dediği için kalbimi kırmıştı ve kendisi ile o gün, bugün görüşmem ama önemli olan hakkın teslimi ise durum yukarıda, siz değerli okurlarıma anlattığım gibi olmak zorundadır. Hiç unutmadığım bir anımla sözlerime son vermek istiyorum; Sanırım 90"lı yılların başı idi, İmam Hatip Lisesi"nde Dernek Başkanı idim, okula talep fazla olduğundan, sınavla öğrenci almaktaydık, sınavı kazanamayanlar ilçelerdeki okullara kayıt yaptırıp, bize geldiklerinde onlardan okul derneğine yardım alıyorduk. Bazı veliler bizi gidip, Milli Eğitim Müdürlüğü"ne şikayet edince, dönemin Milli eğitim Müdürü Özcan Tekiner Bey beni çağırıp dedi ki: “Bak arkadaş bu yaptığınız zulümdür, ancak mecbur olduğunuzu bildiğimden, bir şey demiyorum, sizden tek isteğim zulümde adaletli davranın, Ali"den kaç lira alıyorsanız, Veli"den de onu alın.” İşte idarecilik, işte adalet. Kalın sağlıcakla

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.