SUDAN VAZGEÇMEYİN
Kış aylarında terleme yoluyla su kaybının azalması, yaz aylarına göre daha az su ihtiyacı hissedilmesine neden oluyor. Bu durumda birçok kişi daha az su içmeye başlıyor. Vücudun günlük su ihtiyacının karşılanmaması ise ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Nefroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Kayser Çağlar, az su içmenin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri hakkında bilgi verdi.
Her insanın günlük su ihtiyacı aynı değil
İnsan vücudunun yaklaşık %60’ı sudan oluşmaktadır. Vücuttaki tüm hücre ve organ sistemlerinin düzgün çalışması suya bağlıdır. Su; vücut sıcaklığının düzenlenmesinde, besinlerin hücrelere taşınmasında ve metabolizma sonucunda oluşan artık ürünlerin uzaklaştırılmasında rol almaktadır. Gün boyunca; solunum, terleme, idrar ve bağırsaklar yoluyla su kaybedilir. Su ihtiyacı, çevresel ve fiziksel faktörler tarafından belirlenir ve kişiden kişiye değişir. Bununla birlikte günlük su ihtiyacı konusunda farklı görüşler olsa da her gün yaklaşık 2.5 litre su tüketimi önerilmektedir.
İlerleyen yaşlarda susuzluk hissi azalıyor
Yeterli su içilmediğinde ortaya çıkan ilk belirti, susuzluk hissidir. Yaşlılarda susuzluk hissinin zayıflaması nedeniyle su içme ihtiyacı fark edilmeyebilir. Bu durum vücutta sıvı eksikliğinin ortaya çıkmasına neden olur. Vücut suyunun azaldığı durumlarda dehidratasyon adı verilen tablo oluşmaktadır. Bu durumda görülen belirtiler; baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, ağız kuruluğu, idrar renginde koyulaşma, daha ileri aşamalarda halüsinasyon ve bilinç bulanıklığıdır.
Yüksek ateş ve ishal su ihtiyacını artırıyor
Bir günde alınması gereken sıvı miktarı; ne kadar hareketli olunduğuna, bulunan ortamın sıcaklığına ve genel sağlık durumuna bağlıdır. Egzersiz yapıldığında veya terlemeye yol açacak bir aktivite içindeyken su ihtiyacı artar. Kısa süreli orta şiddette bir egzersizde 400-600 ml ekstra suya ihtiyaç duyulmaktadır. Daha uzun süreli ve şiddetli egzersizlerde bu ihtiyaç artar. Sıcak ve nemli ortam da terlemeye yol açarak su ihtiyacını artırır. Bunların dışında; ateş, ishal, kusma gibi sorunlar da su kaybını artırdığından daha fazla su içme ihtiyacı doğurur. Gebelik ve emzirme dönemlerinde de su tüketimi artırılmalıdır. Gebelerin günde 2.5 litre, emziren annelerin ise günde 3 litre sıvı tüketmeleri önerilmektedir.
Kronik böbrek ve kalp hastaları aşırı su tüketiminden kaçınmalı
Vücudun su kaybettiği durumlar haricinde, böbrek taşı hastaları su alımını mutlaka arttırmalıdır. Bu kişiler yeni taşların oluşmasını önlemek ve atılımını kolaylaştırmak için günlük idrar miktarı 2 litrenin altına düşmemelidir. Bu da ancak günde yaklaşık 3 litre su içerek sağlanabilir. Böbrek taşı oluşumuna eğilimli kişilerin de az su içmesi böbrek taşı oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Buna karşın kronik böbrek yetmezliği hastalarında aşırı miktarda su tüketmek zararlıdır. Aşırı su tüketimi bu kişilerde hiponatremi denilen ve beyin ödemine yol açabilen tehlikeli bir tabloya neden olabilir. Aynı durum kalp yetmezliği olan hastalarda da geçerlidir.
Sağlıklı böbrekler için yeterli miktarda su içilmeli
Böbrekler, vücutta su ve elektrolit dengesini sağlayan, kan basıncını düzenleyen ve çeşitli hormonları salgılayan organlardır. Su, böbreklerin çalışması için önemlidir. Vücutta oluşan artık ürünlerin idrar yoluyla uzaklaştırılması için yeterli miktarda su alınmalıdır. Az su içmenin idrar yolu enfeksiyonlarını, böbrek taşı oluşumunu ve elektrolit bozukluklarının gelişimini kolaylaştırdığı unutulmamalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.