Talasemi hastaları için 'kan nakli' hayat demek
"8 Mayıs Dünya Talasemi Günü" dolayısıyla açıklama yapan Uzm. Dr. Hasan Rıza Aydın, "Akdeniz anemisi diğer adıyla talasemi, dünyanın pekçok bölgelerinde rastlanan genetik olan bir çeşit kan hastalığıdır. Akdeniz anemisinin 2 biçimi mevcuttur. Bunlardan biri Akdeniz anemisi taşıyıcılığı ve diğeri de Akdeniz anemisi hastalığıdır. Taşıyıcı kişiler bu hastalığı taşımalarına rağmen hiçbir belirti vermeden sağlıklı bir yaşam sürerler. Kan testiyle Akdeniz anemisi anlaşılabilir. Anne ve babadan çocuklarına geçebilir" dedi.
Uzm. Dr. Hasan Rıza Aydın, "Akdeniz anemisi olan çocuk, doğduğunda normaldir. 5-6 aydan sonra kansızlık belirtileri ortaya çıkmaktadır. Bu aylardaki çocuklarda kansızlık en çok demir eksikliğinden kaynaklandığı için, ilk akla gelen demir eksikliği anemisidir ancak asıl neden bu değildir. Akdeniz anemisinde, alyuvarlar hemoglobin sentezi azaldığı için içleri boş görülür. Tanıda bu görünüm ilk basamak testi olarak önemlidir. Karaciğer ve dalak gibi kan yapan diğer organlarda da yeniden kan yapımı başlar. Kemik iliğinin çok çalışması ve genişlemesi sonucu özellikle yüz kemiklerinde değişiklikler olur ve yüzün görünümü bozulur. Alyuvarların parçalanması ile açığa çıkan demire ek olarak tedavi amacıyla yapılan kan aktarımları sonucu, vücutta demir birikir. Bütün bu sayılan nedenlerle biriken demir, kalp kası, karaciğer, pankreas gibi çok önemli organlara çöker ve bu yeni sorunlar hastalık tablosunu daha da ağırlaştırır. Belirtiler ağırlaşarak sürer. Karın büyür çünkü dalak ve karaciğer büyümektedir. Çocuğun iştahı yoktur, gelişmesi yavaşlamıştır. Daha sonra iskelet sisteminde de değişiklik olur. Burun kökü çöker, elmacık kemikleri daha belirgin hale gelir. Eğer, henüz bu bulgular ortaya çıkmadan, doğru tanı konur ve erkenden uygun tedaviye başlanırsa, organ büyümesi olmaz, yüz görünümü değişmez ve gelişme de normale yakın olur" diye konuştu.
Genel Sekreter Uzm. Dr. Hasan Rıza Aydın, "Akdeniz anemisi, hastanın kanının belli aralıklarla değişimini gerektiren bir hastalıktır. Tedavinin esası 3-4 haftada bir yapılan kan değişimi ve düzenli demir bağlayıcı ilaçların kullanılmasıdır. Ancak birinci on yıldan sonra ortaya çıkan yan etkilerin önlenmesi ve tedavisi, çeşitli uzmanlık dallarından oluşan ekip çalışmasını zorunlu hale getirmektedir. İdeal bir tedavi için olaya çok yönlü yaklaşım gerekmektedir" şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.