Taş devrine dönelim!
Tetkik yöntemlerinin gelişmesiyle hastalık tanıma yüzdemiz artmış olmasına rağmen tüm bilim- adamlarının birleştikleri ortak nokta, son yüzyılda hastalıkların da artmış olması. Bu noktada öncelikle Prof. Ahmet Aydın'ın 'Taş Devri Diyeti'ne değinmek istiyorum. Taş Devri Diyeti'nde öncelikle genetik yapımızın aslında Taş Devri zamanı insanlarından çok farklı olmadığı, ancak beslenmemizin onlara nazaran çok değiştiğinden bahsediliyor.
Kimyasal elma suyu
Endüstriyel ürünlerin mutfağımıza katılması sonucu çok hızlı işlenen bazı sağlıklı gıdaların bile sağlıksız hale gelebildiğini biliyoruz. Bu alandaki en taze tartışma, Prof. Mehmet Öz'ün ABD'deki birçok konsantre elma suyunu kimyasal olarak inceletmesi ve bu ürünlerde yüksek oranda arsenik saptanması. Taş Devri insanlarına baktığımızdaysa tüm meyve ve sebzeleri büyük oranda çiğ, işlenmemiş tükettiklerini tespit ediyoruz. Avlarının peşinden koşmaları da egzersizleri...
Taş Devri insanları, uzun yıllar suçlanan kırmızı eti de bol bol tüketiyordu ancak modern insanların hastalıkları yüksek kolesterol ve obeziteye yakalanmıyorlardı. Burada can alıcı nokta Doğal ve işlenmemiş kelimeleri. Elbette fast-food zincirlerinin ürettiği hızlı ve doğal olmayan yollardan işlenmiş et ürünlerinden tüketirsek aynı noktaya ulaşamayız. Ayrıca Taş Devri insanlarının tüketmediği üç beyazı, 'un-tuz-şeker'i, doğal yollardan almamız gerekiyor. Bir de taş devri insanları gibi biyoritmimize uyarak yaşamak var. Bu yaşam, gece 22.00 civarında bitiyor ve ertesi gün en geç 06.00'da başlıyor.
Leptin hormonu
Bu noktada Karatay Hoca'mızın sıkça bahsettiği leptin hormonu devreye giriyor. Hormon bu belirtilen saatlerde salgılanıyor ve iki hayati görevi yerine getiriyor. Birincisi vücuda alınan kalorilerin aşırı şekilde yağa dönüşmesini engelliyor, ikincisi insülin direncini azaltarak şeker hastalığı ve obezite gibi hastalıkların vücudumuza yerleşmesini mani oluyor.
Burada yıllarca suçlanan yumurta ve yağ konusuna de değinmek gerekiyor. Çeşitli televizyon programlarında ve yazılarımda değindiğim gibi, yumurta en kaliteli besin kaynağı. Çünkü yumurtanın içinde basitçe bir canlıya yetecek bütün kaynaklar var. Artık yumurta her sabah en az 1-2 tane öneriliyor. Mümkünse çiğ ya da en azından rafadan tüketilebilir.
Yağlar da temize çıktı. Vücudun temel yapıtaşı hücrelerin kökeni kolesterol. Köy tereyağı, fındık yağı, halis sızma zeytinyağının vücuda zararlı değil yararlı olduğu artık biliniyor. Kolesterol düşürücü ilaçların gerekliliği, saygın bilim insanlarınca tartışılmaya başlandı bile.
Dar alanda kısa egzersizler
Sağlıklı yaşamın en önemli parçalarından biri de egzersiz. Ancak hekimlik deneyimim, özellikle ülkemiz insanının reçete edilen egzersizlere karşı önyargılı yaklaştığını doğruluyor. Buradaki en önemli kaçış noktası, egzersiz yapma konusundaki yer ve zaman azlığı. Ciddi kas iskelet sorunları yaşamayan okurlarıma 'dar alanda kısa egzersizler' önerebilirim.
Diyelim ki masa başında çalışıyorsunuz, 45 dakikada bir boynunuzu ekseni boyunca hareket ettirebilirsiniz. Ek olarak iş yerine götürdüğünüz ağırlıklarla basitçe kol kaslarınızı çalıştırabilirsiniz. Gövde kaslarını çalıştırmaksa daha basit aslında... Oturduğunuz yerden düz bir şekilde ayağa kalkıp yerinize oturmak ve bu hareketi 10 kere tekrarlamak gövde kaslarınızı geliştirir. Yukarı katlara çıkarken genel durumunuz uygunsa asansörü değil merdivenleri kullanın, çünkü Taş Devri insanları öyle yapardı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.