“Türk Tanrısı’ndan Tanrı’nın Türklerine”

“Türk Tanrısı’ndan Tanrı’nın Türklerine”
Türk Ocakları Samsun Şubesi'nin Türk Ocaklarının 100. Kuruluş Yılı nedeniyle düzenlemiş olduğu faaliyetler kapsamında bu hafta Ondokuzmayıs Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Şen'in konuşmacı olarak katıldığı “Türk Tanrı

Konferans öncesinde açılış konuşması yapan Şube Başkanı Prof. Dr. K.Tuncer Çağlayan, Türklerin tanrıyı veya ilahi varlık sebebi olarak algıladığını, tanrının kut vermesi ile hükümdar olunduğunu, tanrı için dünyaya nizam verme anlayışı hakim olduğundan dolayı ile Türklerin hayatında siyasi, sosyal ve özel hayatların belirlenmesinde inançların etken olduğunu belirterek bugünkü konferansı sunacak OMU Türk dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Serkan Şen edebi metinlerimiz üzerinden Türklerin tanrı anlayışı üzerine konuşacağını söyledi ve kendisini kürsüye davet etti.Doç. Dr. Serkan Şen konuşmasında özetle şunları ifade etti. İslam öncesi Türk toplumunda din, gökte olduğu düşünülen bir ve kadir olan Tanrıya inanmayı esas alır. Bu inanç sisteminin adı “Gök Tanrı İnanışı”dır. Bunun dışında eski Türk toplumunda şahısların ilahlaştırıldığı iddia eden yaklaşımlar Ötüken'e Olimpos'tan bakmaktan başka bir şey değildir. “Gök Tanrı İnanışı”da Tanrı Türk'ün talihini, kutunu tayin eder. Onun için bu Tanrı, Türk Tanrısı'dır, Türk'ün Tanrı'sıdır. Türk, yaradanına samimiliğini ve onunla arasındaki yakınlığı böyle ifade etmiştir. Tıpkı bizim dualarımızda “Allah'ım” hitabıyla başlayarak Rabbimize içten gelen sahiplenme üzerinden seslendiğimiz gibi.İslamiyetle birlikte Türk Tanrısı anlayışının yerini Tanrı'nın Türk'ü anlayışına bıraktığını görüyoruz. Ama yaratıcı ile onun Türk kulları arasındaki bağın özelliği ve öznelliği algısı devam etmektedir. Türk'e göre Türk, yüce Allah'ın gözde kuludur. Günümüz de hacdan dönenlerden işittiğiniz “İslam'ı en güzel bizler yaşıyoruz” tespitinin arka planında da bu anlayış yatar.Gerek Türk Tanrı'sı evresinde gerekse Tanrının Türkleri olarak kendilerini gördükleri dönemde bu millet samimi mümin olmuştur. Türkler Yaradan'ı sevmişler Yaradan' ın da onları sevdiğini düşünmüşlerdir. Bu düşünce onlar için olmazları sıradan yapmıştır. 250 kilolok top mermisini omuzlayan Seyid onbaşı kuvvetini yiyemediği karavanadan değil Allah'a duyduğu muhabbetten alır.
Türkler dinleri için ölmeyi ve öldürmeyi bilmişlerdir. Yanlış karşısında kalple buğuz, dille tenkit yerine elle müdahaleyi tercih etmişlerdir. Türkler dinlerinin tavır adamları olmuşlar. Allah'ın askeri olmuşlardır. Dinin mülayim yüzü olan tasavvufdaki ermişlik, erenlik makamını dahi alp-erenlik olarak yorumlamıştır. Bu milletin din yorumunu silik şahsiyetler üzerinden şekillenmemiştir.Türk milleti Müslüman olduğu ilk günden bugüne efradının ve ağyarının gözünde Allah'ın arslanı olarak bilinmiştir. Arslan'ı sürüleştiremezsiniz ve güdemezsiniz. Şube başkanımız;” Allah yolunda en çok şehit veren milletin Türk Milleti olduğu gerçeğini hatırlatarak konferans sonunda Türk Ocaklıların manevi sorumluluklarının bir kez daha farkına vardıklarını söylemek mümkündür” dedi. Konuşmacı Doç. Dr. Serkan Şen'e konferans sonunda ocağımızın gelenekselleşen hediyelerinden üzerinden Atatürk'e “Yüksel Ey Türk Senin için yüksekliğin Sınırı Yoktur” ifadesi bulunan kupayı Em. Öğrt.Gör. M.Halistin Kukul takdim ederken, Bozkurt başlı tabağı ise Şube Başkanımız Prof. Dr. K.Tuncer Çağlayan takdim etti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.