"TÜRKİYE HAKKIN, HUKUKUN VE HAKİKATİN SAVUNUCUSUDUR"
Altun, MÜSİAD tarafından yayınlanan Çerçeve dergisine Türkiye Yüzyılı'nda iletişim çalışmalarıyla dezenformasyonla mücadele konularında değerlendirmelerde bulundu. Geleneksel medyayla kıyaslandığında yeni medyanın daha geniş kitleleri daha kısa sürede olumlu ve olumsuz etkileyebilme potansiyeline sahip olduğuna işaret eden Altun, Kovid-19 salgınının etkisiyle dijitalleşmenin ve sosyal medya kullanımının hız kazandığı bir dönemde dezenformasyon ve manipülasyonunun katlanarak büyüdüğünün gözlemlendiğini belirtti. Küresel bir iletişim sorunu olarak dezenformasyon ve manipülasyonun asimetrik savaş, dijital psikolojik harp, ikna endüstrisi, rıza mühendisliği ve kitle iletişimi gibi alanlarla ve konularla yakından ilişkili olduğuna dikkati çeken Altun, "Dezenformasyon ve manipülasyonun uygulanma safhasında 21'inci yüzyılın iletişim pratikleri doğrultusunda en etkili aktörün teknoloji olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle internet haber medyasında farklı konularda yapılan haberler eksik, hatalı ya da bütünüyle yalan olsa da web sitelerine yüklendikten, sosyal medya hesaplarında paylaşıldıktan sonra geniş kitleleri etkilemekte; insanların duygularını ve düşüncelerini tutsak edebilmektedir." ifadesini kullandı. Gerçekmiş gibi sunulan bilgi, haber, söylem ve politikaların kısa ve orta vadede yalan olduğu ortaya çıksa da ilk andaki etkisinin ve kitleleri manipüle etme kapasitesinin, sahte içeriğin, hakikatin yerini almasına neden olduğunu vurgulayan Altun, gerçeğin yerine konumlandırılan dezenformatif içeriklerin siyasetten gazeteciliğe, turizmden kültüre, ekonomiden ulaşıma, güvenlikten sağlığa, eğitimden spora kadar hemen her alanda hakikati tehdit edecek potansiyele ulaştığını kaydetti. Altun, hakikat ötesi dönemde dezenformasyonun, kötücül siyasetin iletişim boyutunda devamı olarak ifade edilebileceğini, bu yönüyle dezenformasyonun sadece toplumu yanlış yönlendirme ve bilgiyi çarpıtma kampanyası olmadığını bildirdi. Özellikle yeni dijital dönemde dezenformasyonun amaç ve sonuçlarının, bu sınırların dışına çıkarak bir ülkeye ve topluma zarar verebilecek boyutlara ulaştığını söyleyen Altun, "Dolayısıyla dezenformasyonla mücadelede alınacak tedbirlerde bir savaşın gerektirdiği nispette kararlılık ve tutarlılık gösterilmelidir. Dezenformasyon ve manipülasyon sürecinin en işlevsel aparatlarından biri yalan haberdir. İnternet haber medyasında ve sosyal medyada yer alan haberlere karşı kullanıcıların şüpheci bir yaklaşım sergilediği yapılan güncel araştırmalarda da tespit edilmiştir." değerlendirmesini yaptı.
Yalan haberin tespitinde dikkat edilmesi gereken hususlar
Altun, yalan haberin tespit edilebilmesi için yeni medya kullanıcılarının yapması gerekenler ve dikkat edeceği hususları şu şekilde sıraladı: "Herhangi bir haberin doğruluğundan emin olmak amacıyla aynı habere dair güvenilir farklı kaynaklardan da doğrulama yapılması gerekir. Haberin kaynağının neresi veya kim olduğu özellikle araştırılmalıdır. Haberlere karşı eleştirel ve şüpheci bir tavır takınılmalıdır. Haberin yayımlandığı tarih kontrol edilmelidir. Unutulmamalıdır ki yalan haberin günü ve saati kolaylıkla değiştirilebilir. Sosyal medyada paylaşılan haberlerin provokasyonlara sebep olacağı düşünülerek hareket edilmelidir. Bu paylaşımların sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve kültürel açıdan neden olabileceği yıpranmalar göz önünde tutulmalıdır. Sosyal medya paylaşımlarının hukuki sorumluluğunun kullanıcılara ait olduğu unutulmamalı ve bu bilinçle hareket edilmelidir. Kullanıcıların yeni medyadaki aktivitelerin, içeriklerin ve paylaşımların başkalarının hak ve hürriyetlerini ihlal etmemesi gerekmektedir. Sosyal medyada görsel manipülasyona sıklıkla başvurulmaktadır. Bu nedenle yalan haberleri ayırt etmek için kurgulanmış görselleri arama motorlarında yeniden aratarak bilhassa tarih bilgisi kontrol edilmelidir. Yalan haberleri yayan kaynaklar taklit web siteleri kullanabilmektedir. O nedenle haberlerin yer aldığı URL'nin (Uniform Resource Loader) teyit edilmesinde yarar vardır."
"Dezenformasyonla mücadeleyi milli bir vazife olarak görüyoruz"
Altun, dezenformasyonla mücadelede medya okuryazarlığı, dijital medya okuryazarlığı ve çatı bir kavram olarak bilgi okuryazarlığı konusunda yeni adımlar ve eğitim programlarıyla farkındalığı artırdıklarını belirterek, şunları kaydetti: "İletişim Başkanlığı olarak ulusal güvenliğimizi tehdit eden dezenformasyonla mücadeleyi milli bir vazife olarak görüyoruz. Karşımızda duran dezenformasyon mekanizmasıyla yılmadan, usanmadan tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızla koordinasyon halinde mücadele etmeye devam edeceğiz. Türkiye, içeride ve dışarıda kendi hak ve hesabına hareket ederken ülke olarak maruz kaldığımız dezenformasyon kampanyalarıyla mücadelede her daim hakikatin safında yer alacak, hiçbir şart ve koşulda dezenformasyona cevap olarak yeni dezenformasyon üretmeden hakikatin pak ve temiz gücünden yararlanacak. Türkiye'yi bölgesel ve küresel düzlemde hakikat odaklı enformasyonun merkez üssü haline getireceğiz."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.