Türkiye'de "genç koroner kalp hastası" oranı yüzde 20'lere çıktı
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği üyesi de olan Prof. Dr. Köksal, toplumda kalp ve damar hastalıklarının görülme sıklığı ile erken yaşlarda kalp krizi oranlarında artış olup olmadığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 21'inci yüzyıldaki en önemli ölüm nedeninin kalp damar hastalıklarına bağlı sorunlar olduğunu aktaran Köksal, bunları "damar sertliği, yüksek tansiyon, kan yağlarının yüksek olması, şeker hastalığı, sigara alışkanlığı ve aşırı kiloluluk" şeklinde sıraladı.
Köksal, son zamanlarda, koroner arter hastalığına yol açan sağlık problemlerinden biri olan damar sertliğinin görülme sıklığının da arttığına dikkati çekti. Bu kapsamda, Türkiye'de bu hastalığın yaş gruplarına göre dağılımı hakkında bilgi veren Köksal, şunları kaydetti: "Her ne olursa olsun, hareketsizlik ve düzensiz beslenme hem şeker hastalığına hem kan yağlarının yüksekliğine hem de aşırı kilolu olmaya zemin hazırladığı için son zamanlarda koroner kalp hastalığı riski inanılmaz artmış durumda. Kalp hastalığı dediğimiz zaman; erkeklerde 60-65 yaş üstü olarak adlandırıyoruz. Çünkü yaş ilerledikçe damar sertliği sıklığı ve ona bağlı problemler, hareketsizlik artıyor. Ancak öyle bir kuşak var ki genç bireylerde de koroner kalp hastalığı görülme oranlarında yükselme tespit edilmiş. 40 yaşın altındakilere biz genç koroner kalp hastası diyoruz. Bu oranlar da inanılmaz arttı. Eskiden, tüm koroner kalp hastalarının yüzde 10-15'i genç hastalardı. Şimdi yüzde 15-20'lere çıktı. Kadınlarda bu oran yüzde 10 iken yüzde 15'e çıktı. Erkeklerde yüzde 15'ten yüzde 20'lere çıkmaya başladı."
Prof. Dr. Cengiz Köksal, kalp krizi görülme sıklığına ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Erken yaşta kalp krizi oranı, kalp hastalığı rastlanma oranına bağlı olarak arttı. Bu hastalarda sıklıkla hiçbir belirti olmaz. Hatta bu hastalarda anjiyo yapılsa bile koroner damarlarında yüzde 30-40 darlık saptanır. Koroner damar hastalığına neden olan 'aterom plağı' dediğimiz damar sertliğini bir volkana benzetiriz. Volkanın üstünde bir delik açıldığı zaman o volkan bütün damarı tıkar. Dolayısıyla yüzde 30-40 darlık bile olsa, ailede öykü varsa tedbirli olmak lazım. Doktora danışarak aspirin gibi kan sulandırıcıları kullanmak doğru olur." ifadelerini kullandı.
Göğüsteki ağrının sebebi kalp olmayıp kas ve kemikten de kaynaklanabilir
Göğüsteki ağrının kalpten mi yoksa başka bir durumdan mı kaynaklandığının çok kolay şekilde ayırt edilebileceğini dile getiren Köksal, hareket edince gelen, göğsün tam ortasında baskı ve yanma hissiyatıyla 3-4 dakika süren ancak durunca geçen ağrının koroner kalp hastalığı belirtisi olduğunu, ağrı yarım saatten fazla sürüyorsa bunun kalp krizi geçirildiği anlamına geldiğini söyledi. Köksal, sağ veya sol tarafta, nefes alıp verirken batma hissiyatı veren, parmakla yeri gösterilebilen ağrının ise büyük olasılıkla kalpten kaynaklanmadığını, bu belirtilerin kas veya kemik ağrısı olduğunu anlattı.
Düzenli ve tempolu yürüyüş ile balık tüketimi riski önlüyor
Prof. Dr. Köksal, buradaki esas önemli noktanın, genç kuşağı koroner arter hastalığı riskinden korumak olduğunun altını çizdi. Düzenli ve tempolu yürüyüş ile balık ağırlıklı beslenmenin koroner kalp hastalığı riskini önlediğinin ispatlandığına işaret eden Köksal, "Çok hareketsiziz. Dolayısıyla iyi yağlar yüksek değil ve gençlerde bu oran çok daha fazla. Gençlerde bu hastalığın görülmesinin en önemli nedenlerinden biri de aşırı düzensiz beslenme, buna bağlı kilo alma ve diyabetin artması." diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.