Türkiyede Kadın ve Kadın Emeği
Endülüs Kültür Merkezi Yunus Emre Söyleşi Salonu'nda gerçekleşen etkinlikte 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle Türkiye'de Kadın ve Kadın Emeği konuşuldu.
SOSYOLOG KEZBAN ÇELİK: KADINLAR, YEDEK İŞÇİ DEPOSU OLARAK GÖRÜLÜYORLARDI
Konuşmasına cinsiyet ve cinsiyete bağlı görev ayrımının tarihçesini kısaca özetleyerek başlayan Çelik, Meselenin en başında, -modern terimlerle ifade edecek olursak- kim 'özel alan'da kalacak, kim 'kamusal alan'da çalışacak noktasında tercih yapılırken, kadının yeniden üretim imkanı, doğurganlığı göz önünde bulundurularak onun 'özel alan'da kalmasına, erkeğin ise 'kamusal alan'da çalışmasına karar verilmişti. Bu, o dönem için sorun teşkil etmemişti. Ancak modern zamanlara gelindiğinde, Birinci Dünya Savaşı ile azalan işçi gücünün telafisi için, 'yedek işçi deposu' olarak görülen kadınlar, çalışma hayatına dahil oldu. Süreç biraz normalleşip, dengeler oturduğunda,bu 'yedek işçi deposu' eski işlevine geri döndürüldü. İkinci Dünya Savaşı ile bir kez daha bu ihtiyaç ortaya çıktığında, kadınlar yine bu boşluğu doldurdular ve bu kez, çalışmayı ve yönetmeyi öğrenmekte olan kadınlar, geriye dönmek istemediler. diye konuştu.
KADINLAR DÜNYADAKİ MÜLKİYETİN SADECE %1'İNE SAHİP
Kadınlar iş hayatına katılmalarının çok uzun ve ciddi uğraşlar sonucunda olduğunu söyleyen Kezban Çelik, halen dünyada çalışan kadınların, yeryüzündeki mevcut mülkiyet oranının %1 olduğunu ifade etti. Ayrıca Türkiye'de kadın yöneticilerin oranının da %5 olduğunu söyleyen Çelik sözlerini, Bu %5'in de içerisindeki idarecilik görevinin de çok ciddi bir kısmının bir yüksek idareciye bağlı yöneticiler olduğunu görmek lazım. Bir üniversitede en yüksek yönetici kimdir? Rektördür. Kaç tane kadın rektörümüz var? Bunu hesapladığımızda asıl istatistiği bulabiliriz. Bu %5 bile olmayabilir. diye sürdürdü.
ERKEKLİK KADINLIK ÜZERİNDEN KURULUR
Kendisine yöneltilen Bu yapıyı koruyan idarecileri de bir kadın olan anneler yetiştirmiyor mu? O zaman, anneleri eğitmemiz gerekmez mi? sorusu üzerine, annelerin bu sisteme göz yummadığını, çocuklarını koruduğunu ifade eden Kezban Çelik, Sakın bu konuya böyle yaklaşmayalım. Bu konuda kimse anneleri suçlayamaz. Anneler meseleyi çok iyi idrak ediyorlar. Çocuklarını bu toplum için doğru yetiştiriyorlar. Çünkü toplumun değerleri ile yetişmezse, o çocukların başına bir çok şey gelebilir. Anne, bu toplum nasıl istiyorsa öyle çocuk yetiştiriyor. Bu, takdir gerektiren bir durum. Çünkü o anne 'kız gibi davranışlar sergilerse', toplumun yargıları bağlamında 'yeterince erkek olmazsa' çocuğunun başına geleceği biliyor. Mahallede başına bir şey gelebilir, taciz edilebilir. Askerde başına bir şey gelebilir. Türkiye, maalesef bunların yaşandığı bir ülke. Onun için anne ne diyor? 'Erkek gibi ol' diyor. Ağır ol diyor. Çünkü ne kadar az kadınsan o kadar çok erkeksin. Kadınlık, kadın üzerinden kurulur. Kadın kendini kurarken başka bir kadınla mukayese eder. Ama erkeklik kadınlık üzerinden kurulur. 'Kız gibi küpe takma', 'kadın gibi ağlama' vs. Tekrar ediyorum, bu toplumda erkek ne kadar az kadınsa o kadar sağlam ve iyi erkektir. Dolayısıyla anneler bunu biliyor. Ve çocuğunu toplumun normlarına göre yetiştiriyor. Bence doğru da yapıyorlar. şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.