Vergi artışına gitme zorunluluğumuz olmayacak

Vergi artışına gitme zorunluluğumuz olmayacak
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul'un dünyanın ilk 10 finans merkezinden biri olma potansiyeli bulunduğunu belirtti


Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul'un dünyanın ilk 10 finans merkezinden biri olma potansiyeli bulunduğunu belirterek, "Özellikle kamu dengelerinde, borç noktasında fazlaca bir sıkıntımız olmadığı için bir vergi artışına gitme zorunluluğumuz da olmayacak" dedi

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul'un dünyanın ilk 10 finans merkezinden biri olma potansiyeli bulunduğunu belirterek, "Özellikle kamu dengelerinde, borç noktasında fazlaca bir sıkıntımız olmadığı için bir vergi artışına gitme zorunluluğumuz da olmayacak" dedi."Küresel kriz, yeniden yapılanma, ulusal dönüşüm" temasıyla düzenlenen Forum İstanbul 2010'un, açılışında konuşan Bakan Babacan, 2023'ün Türkiye'sinde İstanbul'u da artık uluslararası bir finans merkezi olarak görmek istediklerini ifade etti.
İlk 10 ekonomi arasına girilmek isteniyorsa, bugün bir New York, Londra, Frankfurt, Tokyo neyse, o zaman ilk 10 finans merkezinden birisinin de İstanbul olması gerektiğini söyleyen Babacan, bu konuda ellerinden geleni yapacaklarını belirtti.

İSTANBUL'UN POTANSİYELİ

Bu konuda İstanbul'un potansiyeli olduğunu kaydeden Babacan, nasıl THY Avrupa'nın 4. büyük havayolu haline geldiyse, finans noktasında da bunun gerçekleşebileceğini ifade etti.
Babacan, "Kamu borç stokları da arttığı için bunu nereden nasıl toparlayacağız? IMF bile diyor ki 'küresel bir vergi getirelim'. Biz bunun öncelikle uygulanabilir olmadığına inanıyoruz. Ha herkes yaparsa, dünyadaki bütün ülkeler 'evet' derse biz de tamam arkasından 'evet' deriz. Ama siz diyelim ki 100 ülkeyi topladınız 'evet' diyen, geri kalan 80-90 ülke de hayır dedi. 100 ülkede vergi uyguluyorsunuz, diğerleri uygulamıyor, ne olacak? Yavaş yavaş finans kuruluşları o ülkelere kayacak, işlemler o ülkelerden dönmeye başlayacak. Para çok akışkan ve bu parayı idare eden insanlar da genelde akıllı insanlar. Özel sektörden bahsediyorum, kamu tarafında işler değişebiliyor da özel sektörde öyle. Dolayısıyla böyle bir ortamda bizim özellikle kamu dengelerinde, borç noktasında fazlaca bir sıkıntımız olmadığı için bir vergi artışına gitme zorunluluğumuz da olmayacak. Tam tersine fırsat buldukça, belki de ufak ufak indirimler bile yapabileceğiz ileride. İşte bu da yine Türkiye'yi diğer ülkelerden ayıran önemli bir fark olacak" diye konuştu.

SORGULANMAYA BAŞLANIYOR

Kurumlar vergisi, gelir vergisi, bankacılıkla ilgili vergiler gibi vergi alanlarında da İstanbul'un etraftaki pek çok alternatife göre daha önemli avantajlar sunacağını ifade eden Babacan, "Şimdiden Londra'daki kuruluşlar geliyor. Tek tük başladılar, 'biz İstanbul'a mı kaydırsak operasyonlarımızı, kazandığımın yüzde 50'sini devlete vermek zorunda mıyım, zaten yaptığım her şeyi ben İstanbul'dan da yaparım, telefon varsa, bilgisayar varsa, atladığım zaman uçakla her yere ulaşabiliyorsam niye Londra'... Bu sorgulanmaya başlanıyor" diye konuştu. Financial Times Gazetesi'nin "İstanbul Finans Merkezi" diye ek çıkardığını hatırlatan Babacan, "Çok enteresan bir gelişmedir. Tüm Avrupa en sıkıntılı dönemde İstanbul'u bir hatırlıyor. Demek ki bu projeyi bizim ortaya atmamız en azından tartışılmaya, insanların kafasında yer etmeye başlıyor. Bunlar tabii hemen olacak şeyler değil, bugün, yarın olacak şeyler değil, 3 sene, 5 sene çalışmak gerekecek, ama inşallah 2023 geldiğinde İstanbul dünyanın ilk 10 finans merkezinden bir tanesi olacak. Ben buna kuvvetle inanıyorum ve bunu gerçekleştirmek için biz hükümet olarak elimizden gelen ne varsa ortaya koyacağız" dedi.
Ülkelerin artık krizden çıkış politikalarını ortaya koyduğu bir dönemden geçildiğini kaydeden Babacan, "Daha doğrusu, çıkış stratejisini ortaya koyma çabası var, henüz somut strateji çok az" diye konuştu. Maliye politikalarında, bütçe uygulamalarında çıkış stratejilerini geçen yıl eylül ayında açıkladıklarını hatırlatan Babacan, İspanya, Portekiz ve İngiltere'nin hala bir plan ortaya koyma çabası içinde olduğunu belirti. İngiltere'nin, milli gelire oranla 4 yılda ikiye katlanmış borç stokunun çok tehlikeli olduğunu ifade eden Babacan, "Bir an önce onların da gerekli tedbirleri almaları gerekiyor. Bugünlerde biz daha çok Avro bölgesiyle ilgileniyoruz, avronun değeri, Yunanistan komşumuz, Portekiz, İspanya
falan derken İngiltere'yi de burada gözden kaçırmamak lazım ve oradaki gelişmeleri de çok yakından izlememiz lazım" dedi.

RİSKLER BARINDIRAN BİR TOPARLANMA

Babacan, dünya ekonomisi toparlama trendine girse de yine de bu toparlanmanın içinde riskler barındıran bir toparlanma olduğunu söyledi. Bugün en çok kaygı uyandıran risk alanının ülkelerin kamu borç stoku ve bu borçların sürdürülebilirliği olduğunu ifade eden Babacan, "Bugün itibariyle gelinen noktada problem, gelişmiş ülkelerin çok yüksek kamu borç stoku ile karşı karşıya olmaları. Böylesine bir durum ancak 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı gibi olağanüstü şartlarda görülmüş gelişmeler. Japonya'nın borcu milli gelirine oranla 2008 sonunda yüzde 199 ve bu 250'ye doğru gidiyor. Tekrar bu borcun makul seviyelere inmesi için neredeyse aradan
70-80 sene geçmesi gerekiyor. Bu borcu makul seviyelere indirmeyi ben pratikte mümkün görmüyorum. İtalya'ya bakıyorsunuz yüzde 100'ün üzerinde, ABD'de daha makul idi, şimdi 3-5 sene ileriye doğru bir projeksiyon yaptığınızda bunun da yüzde 100'ün üzerine çıktığını görüyorsunuz. Görüyorsunuz ki artık dünyanın en büyük ekonomisi aynı zamanda milli gelire oran olarak da en borçlu ekonomilerden bir tanesi haline geliyor. Bu, o ülkelerin büyüme oranları üzerinde atık bundan sonra çok ciddi baskı oluşturacak.
Avrupa'nın potansiyel büyüme oranı kriz öncesine göre çok daha düşük seviyelere inmiş durumda. Farklı bir dünya olacak. Güç dengesinin, etkinlik dengesinin hızla batıdan doğuya doğru kaydığı bir döneme de girmiş durumdayız" dedi.
2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedeflediklerini söyleyen Babacan, bunun da bir hayal olmadığını kaydetti.
Bundan sonra Türkiye'nin artık çok daha uzun vadeye bakması, çok daha uzun vadeli politikalarla çalışmalarını yürütmesi gerektiğini belirten Babacan, son dönemde gündeme getirdikleri mali kural uygulamasının bu uzun vadeli bakış açısının sonucu olduğunu söyledi.