Yaz aylarında boğulmalara dikkat!
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. İbrahim İkizceli, yüzme bilenlerin de bilmeyenler kadar boğulma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bildirdi.
İkizceli, yüzme bilen kişilerin bilmeyenlere oranla kendilerini daha güvende hissettiğini ve herhangi bir tehlike durumunda kendilerini yüzerek kurtarabileceğini düşündüğü için daha zorlu sularda yüzmeyi tercih edebildiğini söyledi. Özellikle yüzme bilmeyen kişilere, derinliğini bilmediği, dibini göremediği veya bel bölgesini geçen derinlikteki sulara girmemesini öneren İkizceli, çocuklarıyla yüzmeye giden ailelerin, suya giren çocuklarını yanlarından ayırmamaları gerektiğine işaret etti.
''En büyük tehlike panik''
Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu'ndan (TSSF) cankurtaran eğitmeni Sıtkı Hakan Diken de suda boğulma tehlikesi geçiren bir kişiye, tecrübesi olmayan bir kişinin asla müdahale etmemesi gerektiğini, aksi takdirde ikinci kazazedenin kendisi olabileceğini anlattı. Diken, ''Bu tür olaylarda en büyük tehlike paniktir. Kişi panik olmasa kendi kendini kurtarabilir. Müdahale esnasında araya muhakkak bir aparat koyulması gerekir. Kurtarma kemeri olabilir, can simidi olabilir. Boğulan kişinin size müdahale etmesini bir şekilde önlemek zorundasınız. Çünkü bu tür boğulmalarda, iki iki gidiyor insanlar. Kurtarmaya giden kişinin ilk önce kendisini kurtarması önemli'' dedi. Boğulma vakasının sudan çıkarılmasının ardından yapılacak ilk yardım konusuna da değinen Diken, çocukların boğulma tehlikesiyle karşılaşıldığı durumlarda biraz farklılıklar olduğunu anlattı. Diken, ''Vakanın sudan çıkartılmasından sonra düz bir zemine yatırarak iki elle kalbe yapılan bası, çocukta tek elle ve avuç içi ile yapılmalıdır. Bebeklerde ise bu 2 parmakla yapılmalıdır. Bebekte suni solunumda da ağız ve buruna aynı anda üflenir ve yetişkinde verilen tam dolu nefes yerine kesik kesik nefes verilir'' diye konuştu. Normal bir insanın suda batma şansı olmadığını savunan Diken, yemek yedikten sonra suya girmenin tehlikeli olabileceğini, dolu mideyle asla suya girmemek gerektiğini, yemekten en az 1,5-2 saat sonra suya girilmesini tavsiye ettiklerini söyledi. Suda şakalaşılmaması gerektiğini vurgulayan Diken, alkollü olarak da kesinlikle denize girilmemesini tavsiye etti.
''Bir kaşık su dahi boğulma tehlikesi yaratır''
Başkent Dalış ve İlkyardım Merkezi cankurtaran eğitmeni Erhan Öztürk de Türkiye'de resmi cankurtaran sayısının 25 bin olduğunu, ancak bu rakamın yeterli olmadığını savundu. Öztürk, ''Türkiye'de denize kıyısı olan ya da insanların denize girdiği, serinlemek için suya atladığı yerlerin çoğunda maalesef cankurtaran bulunmuyor. Bir kaşık su dahi boğulma tehlikesi yaratır. Çünkü boğulma olayında asıl olan panik olma halidir. Panik olan bir insan, düşünerek karar veremediği için yön duygusunu kaybeder ve aşağı-yukarı kavramları dahi kaybolabilir. Boğulma nedeni her zaman tehlikeli şakalar ya da tehlikeli sular değildir. Çok iyi yüzme bilenler dahi boğulabilir. Kendine aşırı güven hatayı doğurur. Bana kalırsa denizi tanıyan insan, denizden korkan insandır'' şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.