Yemek yaparak terapi oluyorlar
Toplum Ruh Sağlığı Merkezi'ne kayıtlı 69 hasta, haftanın 5 günü il merkezi, ilçeler, belde ve köylerdeki evlerinden alınarak merkeze getiriliyor. Psikiyatri uzmanı, psikolog, hemşire, iş uğraş terapisti ve eğitimciler tarafından günlük düzenli olarak takip edilen hastalar, mutfak terapi odasında yemek pişiriyor. Merkezde göreli psikiyatri uzmanı Dr. Arzu Ülgen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merkezin 2011'de ağır ruhsal rahatsızlığı olan hastaların topluma kazandırılması amacıyla kurulduğunu söyledi. Merkezde ilçe, belde ve köylerden gelen 69 hastanın tedavi gördüğünü belirten Ülgen, şunları kaydetti: ''Hastalarımızla her gün bazı faaliyetlerde bulunuyoruz. Bu faaliyetler arasında yemek terapisi, ebru sanatı, bahçe uğraşısı, kitap okuma gibi çeşitli etkinlikler yer alıyor. Bu faaliyetlerin amacı insanları topluma kazandırmak, hasta sayısındaki artışı ve hastaneye yatış sayısını azaltmak. Özellikle yemek terapisi ile hastaların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmelerine yardımcı oluyoruz. Hastalarımızın en çok ilgisini çeken terapilerin başında yemek terapisi geliyor. Merkezin arka tarafında oluşturulan bahçede yetiştirilen salatalık, domates, biber gibi sebzeleri toplayan hastalarımız yemek yapıyor. Yapılan yemekler diğer hastalara da ikram ediliyor. Bu şekilde paylaşma duygusu da gelişmiş oluyor.'' Hastaların yemek terapisinde öğrendiği yemek çeşitlerini evlerinde de uyguladıklarını belirten Ülgen, şöyle devam etti: ''Burada toplu halde çalıştıkları için aynı zamanda iletişim kabiliyetleri artıyor. Sosyal ortamlara uyumlu olmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Merkezimizde tedavi gören bir hastamızı yaklaşık 1 ay önce, gıda sektöründe faaliyet gösteren ve Türkiye'nin önde gelen firmalarından birine yerleştirdik. Bu da bizim için büyük bir kazanç. Amacımız diğer tüm hastalarımıza da böyle imkanları sunabilmek.''
''Terapiler hastaların öz güvenini artırıyor''
Psikolog Ayşegül Örten de terapilerin ortak amacının merkeze devam eden kronik hastaların kimseden yardım almadan günlük yaşantılarını devam ettirebilmelerini sağlamak olduğunu ifade etti. Terapilerle hastaların kendi başlarına yemek yapabilmelerine, evlerini temizleyebilmelerine, tıraş olabilmelerine ve öz bakım ihtiyaçlarını karşılayabilmelerine yardımcı olunduğunu belirten Örten, şöyle konuştu: ''Terapiler hastaların öz güvenini artırıyor. Kimseye muhtaç olmadan, kimseden yardım almadan hayatlarını sürdürmelerini sağlıyoruz. Burada yemek yapmayı öğreniyorlar. İlk defa burada yemek yapanlar var. Hatta evde yemek yapıp bize de getiriyorlar. Amaç, bağımsız şekilde hayatlarını devam ettirebilmelerini sağlamak. 'Eline sağlık' demek ya da 'çok güzel olmuş' demek, güzel bir şeyi ortaya sunmak, onların kendilerine olan güvenlerini pekiştiriyor.'' Merkezde görevli eğitimci Meral Bıyık da hastalara yemek terapisinin yanı sıra el işi ve ebru terapisi uygulandığını bildirdi. Hastalarla birlikte geri dönüşüm malzemelerini kullanarak el işi ürünler yaptıklarını kaydeden Bıyık, ''İnsan bir iş yaparken zihnindeki tüm sıkıntısını bir kenara bırakıyor. Beyin sadece yaptığı işe odaklandığı için kendini o anda mutlu hissediyor. O anki stresini, üzüntüsünü unutuyor. Bu günden güne tekrarlandığı zaman hareket ve konuşma, olumlu yönde değişiyor'' diye konuştu. Merkezde yaklaşık 1,5 yıldır tedavi gören Mühibe Aksoy, uygulama ve terapilerden memnun olduğunu ifade ederek, ''Kendimi çok iyi hissediyorum. Doktorlarımdan, hemşirelerimden, arkadaşlarımdan çok memnunum. Burada kek, börek, kısır, patates köftesi ve hamur işleri yapıyoruz. El işi ve ebru yapıp film izliyoruz. Buraya gelmeye başladıktan sonra sağlığım düzeldi'' dedi. Hastalardan Ramazan Sakin de ''El işi, ebru ve boyama yapıyoruz. Kendimi çok rahat hissediyorum. Daha önce toplum içine giremiyordum. Buraya geldikten sonra yeni arkadaşlarla tanıştım. Artık daha rahatım'' diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.