Yeni bir bilim dalı 'dil kazıbilimi'
büyüteç
TRT Başsunucusu 'Şener Mete', tarafından hazırlanmış olan çalışma, bugüne kadar kullanılagelen ve şimdilerdeyse ayyuka çıkmış durumdaki bir hastalığımızı gün yüzüne çıkaran bir listeden oluşuyor bu çalışma. Çoğu kişinin yanlış biçimde kullandığı ve yan yana gelmeyecek kadar anlamca birbirinden uzak kimi sözcükleri içeriyor bu liste. Bu durumu duyunca, görünce, yaşayınca hemen şu geliverdi aklımıza; hep gerçerliliğini sürdüren bir bilgeden alıntıydı bu... 'Konfüçyus'a sorarlar: Bir 'ülkenin yönetimini' size verseler ne yapardınız?.. O da şöyle der: Bir ülkenin yönetimini ele alsaydım, yapacağım "ilk iş", hiç kuşkusuz ülkenin "dilini gözden geçirmek" olurdu. Çünkü dil "kusurlu" olursa; sözcükler, "düşünceyi" iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılamazsa, yapılması gereken "görevler" ve "hizmetler" gereği gibi yürütülemez. Ödev, görev ve hizmetin gerektiği biçimde yapılamadığı yerlerde "töre", kural ve "kültür" bozulur. Töre, kural ve kültür bozulursa "adalet" yanlış yollara sapar. Adalet yoldan çıkarsa, "şaşkınlık" içine düşen halk ne yapıp edeceğini, işlerin nereye varacağını bilemez. İşte bunun için, hiçbir şey dil kadar önemli değildir!.. Ne kadar açık olduğu üzerinde durmak gereği var mıdır bilemeyiz!.. Bu tartışmanın yersizliğine inanarak bu hazırlanan listeye biraz göz atmak yerinde olacaktır. Son zamanlarda TRT sunucularımızın da oldukça kof ve yoz bir hale gekdiklerini düşünecek olursak, oldukça değerli bir çalışma olduğu su götürmez bir gerçek olarak çıkıyor karşımıza.
"Yazılı basınımız yanlışlıklar madeni"
Listeyi hazırlayan Şener Mete, bir ay boyunca gazetelerdeki haber metinlerini tarayarak bu listeyi oluşturmuş. Eldeki verilerden yola çıkarak oluşturduğu belirlemelerine göre, yan yana gelemeyecek kertede anlamca uzak sözcüklerden kimileri şöyle:
'Balık-yasağı', 'beğeni-toplamak', 'bekleme-yapmak', 'artış-yaşanmak', 'ateş-ilan', 'beste-yazmak', 'büyüme-ulaşmak', 'çıkış-almak', 'dehşet-güzel', 'flaş-dedikodu', 'gelişme-yaşanmak', 'geniş-miktar', 'geri-iade', 'gözlemaltı-alınmak', 'ilk kez-tanışmak', 'katılım-göstermek', 'kendine iyi bak', 'müjdeli-haber', 'olumsuz- tepki', 'panik-yapmak', 'park-yapmak', 'sayı-atmak','Türk-müziği', 'yanlış olduğunu-savunmak', 'yerli-star', 'alerjik-olmak', 'bindirme-yapmak', 'birlikte-paylaşmak', 'görünmeyen-olay', 'haksız-itham', 'havadan-inmek', 'hayvanın-bebeği', 'inanılmaz-güzel', 'kesin-pazarlık', 'korkunç-güzel', 'mükemmel-güzel', 'pozisyon-almak', 'sıfırın altında-eksi', 'start-verilmek', 'start-almak', 'şok-olmak', 'şok-iddia', 'Türki-cumhuriyet', 'vuruş-yapmak', 'yanlış-anlaşma', 'zorla-çalmak'.
Okuduğunuz üzere çoğu kişinin kulağına ters gelmeyen, günlük yaşamda, gazete ve televizyon haberlerinde, yazışmalarda kullanılan bu tamlamalar, aslında Türkçe'de asla yan yana gelemeyecek sözcüklerden oluşuyor. Ama gelmiş yerleşmiş işte, öyle değil mi! Hatta okurken bile, "bunun neresinde yanlışlık var?" demiş olduklarınız çıkmıştır. Kanıksadığımızın ayrımına bile varamıyoruz artık. TV'deki haberlerin safta olduğuna inanmıyor ama yine de inanmışlığımız yaşamımızda kendini gösteriyor ya hani; bu durum da aynı böyle işte.
"Telaffuz sorununa yönelik çalışma"
Günümüzde "Yaşayan Türkçe" diyebileceğimiz sözcüklerin kullanımındaki yanlışlıklar sürerken, "asıl büyük sorunun, yasalar, terimler ve tamlamalarda yer alan Osmanlıca sözcüklerin telaffuzunda yaşandığı" saptamasında bulunan Şener Mete; bu yanlışları görmekle kalmamış bunun için de bir çalışmayı ayrıca gerçekleştirmiş. Sunucu Şener Mete, sözcüklerin doğru okunmasına yönelik olan telaffuz sözlüğünü, 8 yıllık çalışmanın bir ürünü olarak ortaya çıkarabilmiş. Hepimizin bildiği, elimize, evimizde hep bir tane olması gerektiğini düşünüp de bulundurmadığımız Türkçe sözlüklerde ayrılan iki sütundan söz ediyor Şene Mete. Bu sütunlarda genellikle, sözcüklerin aslı ve anlamlarının yer aldığı saptamasında bulunan Mete'nin bu çalışmasındaysa, Türkiye'de ilk kez bu sutünlara bir sütun daha ekliyor ve "sözcüğün aslı, anlamı ve telaffuzunu içeren" üç sütun yer alıyor. Yakın gelecekte bu sözlüğe de çok gereksinim duyacağız anlaşılan. Dil, öyle bir boşlukta yok olmaya vardırılacak ki bu boşluk aslında toprak altına inmesinden beter duruma erişecek sanki ve "dil kazıbilimi" adı altında bir anabilim dalı geliştireceğiz bilim yuvalarında ki, iş olanağı sağlamış olacağız yeniyetme akademisyenlere. Aynı zamanda bu alanı geliştirerek "Türkçe" için araştırmalarda bulunacağız; "..acaba biz bu olayı nasıl anlatırdık eskiden?..'' diye karşılıklı sorular yönelteceğiz birbirimize, ama kimse kimseye inanmayacak ve yanlış dil ağızdan ağıza yayılacak. Sonra bunun hesabını, her şeyden habersiz durumdaki kimi bilim insanına soracağız o henüz internette okey oyununu kazanamamış bir haldeyken!.. KATAVASYA