KUSUR ARAMAK...
Kendinde eksiklik olanlar sürekli başkasında kusur ararlar. Ya da, başkasının kusurunu ifşa etme gayretinde olanlar, mutlaka kendi eksiğini örtme yarışını yapanlardır.
Verdiği sözde durmazlar, verilen sözün dakikalık takibini yaparlar. İnsanlara hizmet etmekle sorumludurlar, bu sorumluluğu alana kadar herkesin önünde takla atarlar, sorumluluk verilince ortalıktan kaçarlar. Kurumları idare ederken astlarını kırarlar, bu kabalığı kendine kalkan yapıp zamandan çalarlar.
Hizmetten, zamandan, kurum mesaisinden bilerek eksiklik yapan bu gibiler; tartıda eksiklik yapanlara "Hırsız" derler.
Evet! Doğrudur. Tartıdan çalan "Hırsız"dır. Ama ! Gerekli hizmeti yapmayan, vaad edilen hizmeti sunmayan, kurum mesaisine dikkat etmeyen de "Hırsız"dır. Üstelik, ayrıca; "yalancı, sahtekâr ve hulle yoluyla nitelikli dolandırıcıdır."
Söz konusu fiilleri yapanlar, bunları yaparken yüzleri kızarmaz da, nedense bu yanlışları yaptıkları söylenince, söyleyene kızarlar. Yüce Allah'ın; "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" vahyi, Peygamberimizin bile; "Bu mesaj beni ihtiyarlattı" demesine neden olmuştur, bunu hatırlamazlar.
İyi insan olmak zordur ama çok itibarlı ve güzeldir. Tercih kişinindir. Aslında, bu konuda Müslümanın tercih hakkı da yoktur. Günah işleme özgürlüğünden hareketle müminlerde de bu büyük yanlışlar görülmektedir.
Müslüman önce kendini sorgulamalı, herkes kendini sorgulayıp eksikliğini giderdiğinde; toplumda da şikayet konusu işler düzelecek, rahatsız edici her hangi bir husus kalmayacaktır.
Kusur aramak yerine kusurları örtmektir esas olan. Ancak, kusurlar alışkanlık hâline gelmişse bunlar kusur olmaktan çıkmış suç unsuruna dönüşmüştür. Suçu ve suçluyu da ifşâ etmek esastır.
Kişiyi suç işlemekten korumak, mazlumu da suçulunan pençesinden kurtarmak için; onu ve benzerlerini, fiilleriyle birlikte ifşâ etmek gerekir. Böyle yapmak fırsatçılık değil, erdemli bir davranış, imanın gereği bir sorumluluktur.
Müslüman kimliği altında bazı kimselerin, dünya kaygıları nedeniyle çıkar ve menfaat peşinde koşarak büyük hatalar yaptıkları zaman zaman görülmektedir.
Müminlerin birbirlerini hayırda ve şerde uyarmaları kendileri üzerinde bir sorumluluktur. Müminin mümin üzerindeki haklarını belirten Peygamberimiz; "Nasihat etme"nin karşılıklı hak olduğunu bildirmiştir.
Kusurlu olmamak gerekir. Eğer kusurlu varsa onları uyarmak lâzım gelir. Kusurda ısrarcı olanları da ifşâ etmek; hem onları hem insanları günahtan ve mahrumiyetten korumak için bir sorumluluktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.