İNSAN, İMAN VE HAYAT
İmanın sözlük anlamı itibariyle güven içinde bulunmak, korkusuz olmak, inanmak, tasdik etmek gibi anlamlara gelen emn gelmektedir. Dini bir terim olarak ise iman, “Hz. Peygamber’in Allah’tan alıp din adına tebliğ ettiği kesinlik kazanan hususları tasdik etmek ve onlara inanmak” diye tanımlanır. Allah’ın kabul ve razı olacağı bir imana sahip olmak Allah’ın kulundan istediği ilk ve en önemli husustur. Kur’an’ın bir çok ayeti iman esaslarını değişik açılardan ele almaktadır. Ayetlerde imanla ilgili vurgulanan en temel konuların başında, imanın ebedi olarak cehenneme girmeye engel olması ve ebedi cennette kalışın olmazsa olmaz sebebi kabul edilmesidir.
İman, sahibine bir çok sorumluluklar yükler. Hayatın her anı ve alanında imanın gerektirdiklerine göre yaşamak inananı hem dünya hem ahiret mutluluğuna ulaştırır. İmanın etkisi ve yansımaları hayatta her yönüyle kendini göstermelidir. Hz. Peygamber bu hususu şöyle ifade eder: “İman, seni dünyada mesut kılacak bir ahlaktır. Allah’ın haram kıldıklarından uzaklaştıracak bir takvadır. Cahillerin yapıp ettiklerinden uzak tutacak vakur bir duruştur.” İman, bir otokontrol mekanizmasıdır. Kişi, iyi ya da kötü bir şeyi yapıp yapmama konusunda karar verirken yönlendirici en önemli his imandır. Örneğin namaz vakti geldiğinde onu namaza yönelten, bir haramı işleme imkanı varken onu bundan uzaklaştıran imanının sesine kulak vermesidir. Allah korkusu devreye girdiğinde emirleri yerine getirmek yasaklardan uzak durma konusunda sağlam bir ipe tutunmuştur.
Kur’an, bir çok ayette ‘iman edip salih amel işleyenler’ ifadesini kullanır. Ameller, imanın kişiye yüklediği pratiklerdir. Eğer bir sorumluluk alınıyorsa gerekleri de yerine getirilmelidir. İmanın sorumluluğunu alan imanın gereği olan emirleri yerine getirmek yasaklardan da uzak durmalıdır. Bunların örneklerini ayet ve hadislerde çokça görmek mümkündür. Örneğin bir ayette şöyle buyurulur: ‘İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir.
Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.’(Bakara 177) Hz. Peygamber, kendisinden İslam hakkında bilgi almak için gelen bir gruba, “Yalnızca tek olan Allah’a iman etmek ne demektir bilir misiniz?” diye sorar ve cevabı da şöyle verir: “Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna iman etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek, Ramazan orucunu tutmaktır.”
İmanın hayatta yansımaları olması gerektiğini ifade eden bir çok hadis vardır. Örneğin, “Her kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna eziyet etmesin. Her kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikramda bulunsun. Her kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya da sussun!” “Varlığım elinde olan Allah’a yemin olsun ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de (gerçek mânâda) iman etmiş olmazsınız.” Ayrıca Resûlullah, imanın en üstün hâlini soran Muâz b. Cebel’e: “İnsanları Allah için sevip, onlara Allah için buğzettiğinde, dilini Allah’ı zikirde kullandığında (iman en üstün hâle ulaşmış olur).” diyerek cevap vermiş, bunun üzerine Muâz, “Ey Allah’ın Resûlü, başka hangi hâllerde iman daha muteber olur?” deyince, Hz. Peygamber, “Kendin için istediğini insanlar için de istediğin, kendin için istemediğini onlar için de istemediğin zaman.” diyerek karşılık vermiştir.
Yine, “Ey Allah’ın Resûlü, bana İslâm ile ilgili, hakkında başka kimseye soru sormama gerek kalmayacak bir şey söyle.” diyen Süfyân b. Abdullah’a Peygamberimizin cevabı “Allah’a iman ettim de, sonra dosdoğru ol.” olmuştur. Bunlar ve bunlar gibi bir çok ayet ve hadis imanın amelle birlikte kişinin hayatında bir bütün olarak olması gerektiğini göstermektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.