NAMAZ YOLDA KOMAZ!
NAMAZ YOLDA KOMAZ!
Allah’ın emri olan ibadet Allah’ın kulları üzerindeki hakkıdır. Yüce Rabbimiz insana kulluk görevini şöyle hatırlatır kerim kitabında: ’’Ben cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’’1 Başka bir ayette de şöyle buyurulmaktadır: ’’Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki takva sahibi olasınız.’’2 Bir insanın, kendisini yaratan, yaşatan ve sayısız nimetleri istifadesine sunan Allah’a kulluğunun en güzel ifadesi ise namazdır. Namaz, özel dostun özel davetine icabettir. Cenâb-ı Hak, kulunu dostluğuna davet ederek şöyle buyurur: “…Secde et ve yaklaş!”3 Namaz amellerin Allah’a en sevimli olanı, müminin başının tacı, dinin direği ve cennetin kapısını açan anahtardır. Namaz farzdır, Allah’ın kesin emridir. Kur’an-ı Kerim’de namaz konusundaki bu kesin emirle ilgili olarak şöyle buyurulmuştur: ’’Namazı kılın zekatı verin.”4 Yine başka bir ayette de, “Şüphesiz namaz, müminler üzerine belirli vakitlerde farz kılınmıştır.”5
Peygamberimizin hadislerinde de namaz ibadetinin önemle vurgulandığını görüyoruz. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır: ’’Bir adam Peygamberimize gelerek O’na dedi ki; Ey Allah’ın Resûlü, beni cennete koyacak bir ibadeti bana haber verseniz. Orada bulunanlardan biri: Buna ne oluyor, ne istiyor? dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz: Allah’a ibadet eder ve ibadette O’na hiçbir ortak koşmazsın, namaz kılar, zekât verir ve akrabanı görüp gözetirsin.”6
Namaz bütün peygamberlerin Allah’a yönelişlerinin en somut göstergesidir ve öyle yüce bir ibadettir ki, nesiller boyunca Peygamberler tarafından ümmetlerine emredilmiştir. Sadece Hz. Muhammed değil diğer peygamberler de namaz kılmışlardır. Hz. İbrahim Rabbine şöyle dua etmişti: ’’Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namaz kılanlardan eyle!’’7 Allah O’nun duasını kabul etmiş ve oğlu İsmail de namazı kılanlardan ve namazı emredenlerden olmuştu. Ya Hz. İsa, Allah ona da namaz kılmayı emretmişti. Meryem süresi 31. ayette bununla ilgili olarak şöyle buyrulur: ’’Yaşadığım sürece Allah bana namazı ve zekâtı emretti.’’8 Ve daha nice peygamberler hep namaz, hep namaz dediler.
Eğer toplumsal barışın, iyilik ve güzelliğin hayatımıza sahip olmasını istiyorsak, namaz bilincini hayatımıza, ailemize ve toplumumuza hakim kılmaz zorundayız. Çünkü namaz, sadece Allah ile kul arasındaki özel bir ilişki biçimi değil aynı zamanda insanı olumsuz davranış ve her türlü kötülükten de koruyan bir ibadettir. Kur’an’ın ifadesiyle; ’’Sana vahyedilen Kitabı okuyup aktar ve namazı kıl! Şüphesiz ki namaz, çirkinlikten ve kötülükten alıkoyar.’’9 Zaten ibadetlerin emredilmesindeki hikmet de bu değil midir? Niyazi Mısri’nin deiği gibi; ’’ savmü salatü hac ile sanma zahid biter işin, insanı kamil olmaya lazım olan irfan imiş.’’ Yine merhum Necip Fazıl’ın dediği gibi; ’’ hac Kabe’den dönünce, oruç Ramazan bitince, namaz ise camiden çıkınca başlar.’’ Peygamberimiz namaz kılmak suretiyle rahatlıyor ve huzur buluyordu, oysa biz huzuru namaz kılmamakta bulacağımızı zannediyoruz. Ya da adeta namazı bir yük olarak görüyoruz ve kıl kurtul, bu yükü üzerinden at diyoruz. Halbuki namazı kılmalı ve namaz ile kurtulmalı, huzur ve mutluluğu namaz ile yakalamalıyız. Hz. Peygamber zaman zaman Hz. Bilal’e ’’Erihna ya Bilal! ya Bilal kal ve ezan ile rahatlat bizi’’10 derdi. Yani ezanla topla, namaza çağır bizi.
Yüce Allah, namaz kılanlara; merhamet, bağışlanma, tükenmez rızık, cennet, büyük mükâfat ve kendi rızasını vadetmiştir. Namaz kılanlara vadedilen bu büyük ödüller ayet-i kerimede şöyle ifade ediliyor: ’’Namazı kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük ödül vereceğiz.’’11 Peygamberimiz de Veda Hutbesinde; “Rabbiniz Allah’a karşı gelmekten sakınınız, beş vakit namazınızı kılınız. Ramazan orucunuzu tutunuz. Malınızın zekatını veriniz. Rabbinizin cennetine girersiniz”12 müjdesini vermiştir. Namaz kılmamak ise Allah’a isyan etmektir, büyük günahtır. Yüce Allah Kur’ân’da, namazlarını kılmayan kimselerin cezasını çekeceklerini bildirmektedir: “Onlardan (peygamber ve salih kimselerden) sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki namazı zayi ettiler ve şehvetlerine uydular. Bunlar, cehenneme atılacaklardır”13 Peygamberimiz de “Kim ikindi namazını terk ederse ameli boşa gider”14 buyurmuştur.
Namaz kılan bir nesil ve namaz kılan bir toplum istiyorsak, namaz eğitimini çocuklarımıza Peygamberimizin tavsiyeleri doğrultusunda temel eğitim çağında vermeli ve onları namaz ile tanıştırmalıyız. Peygamberimiz; "Çocuklarınıza yedi yaşına geldiklerinde namazı emredin. On yaşlarına gelince de namazın önemini onlara kavratın"15 buyuruyor. Burada Peygamberimizin yedi ve on yaş vurgusu önemlidir. Çünkü bu yaşlar temel eğitim çağıdır ve çocukların soyut düşünmeye başladıkları, Allah hakkındaki fikirlerinin oluşmaya başladığı yaştır. Çocuklara namaz eğitiminin verilmesi noktasında yapılması gereken temel görev, önce anne babanın namaz kılarak çocuklarına örnek olmaları ve bu konuda Hz. İbrahim gibi çocukları için dua etmeleridir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: ’’Ailene namazı emret ve kendin de namaza sabırla devam et’’16, ’’Rabbim! beni ve soyumdan gelecekleri namaz kılanlardan eyle, Rabbimiz! duamı kabul et’’17
Bu mübarek Ramazan ayı’nda Rabbimize duamız şu olsun.
’’Ya Rabbi, biz ancak sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım isteriz.’’18
Yüce Rabbimiz hepimize, kendisine ibadet ve kullukla geçen bir hayat yaşamayı ihsan eylesin, kendisinden başkasına kulluk yapmaktan bizleri muhafaza eylesin. Dünyamız ramazan ahiretimiz bayram olsun. 04.04.2022
Abdullah BAL
Atakum İlçe Müftülüğü Vaizi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.