Kadın; insan… Tüm insanlık insanoğlu kadın anadan… İnsanın eşi, ANASI, sıcak kucağı Rabbinin Rahmetinin ninnisi, acılarının ağıtı….

Hayat denilen serüvenin baş aktörü. Dünyaya gözümüzü açtığımızda bilmesekte onu gördük. Hissettik yokluğunda paniğe kapıldık. Çocuk çığlığının en önemli nedeni anne kokusunun yokluğudur. Çocuklukta koruyucu meleğimiz. Hayatımızda Anne olarak, eş olarak, öğretmen olarak baş tacımız…

Bizim kültürümüzde kadın… Evde, tarlada, hayatın her alanında fedakarlığın, sevginin zirvesidir. Onsuz düşünemez onsuz olamayız… Ondan doğduğumuz gibi, bir başka hemcinsiyle ancak onunla tamam oluruz…

İnancımızda rabbani kavramların mecazi anlamları kadında ifadesini bulmuştur. “Rahim” “Aşk” …

Peygamber efendimizin bir muharebenin bitimine yakın canını hiçe sayarak çığlık, çığlığa yavrusuna koşan onu bağrına basan bir anneyi Allah (c.c) Rahmetinin ifadesi olarak “Rabbimizde sizi böyle sever, esirger, Rahmet eder” anlamında ifade buyurarak annede yani kadında en büyük insani hasleti ifade etmiştir.

Batı dünyasında kadını reklamda, shov dünyasında, magazin konusu olarak görüyoruz…

Hayatın bütün alanlarında; üretim, yönetim, sanat, eğitimde tabiki kadın olmalı, olmaması eksik olur… Fakat kadın, sanat adı altında ve ekonomik faaliyet alanında istismar edilmemeli onun saygınlığı hep baş tacı olarak muhafaza edilmelidir. Ağır işler ve onun ruhunun hassas yönlerine uymayan tüm alanlardan  uzak tutulmalı… İnsanoğlunun en güzel, zarif, merhametli, sevgi dolu yanını temsil eden kadın; kendi hususiyetiyle var olmalıdır. Kadın erkek eşitliği adı altında bu yönleri dumura uğrayan kadın dünyamızdan çok şeyleri alır götürür.

Mataryalist düşüncenin kadının yaratılış ve hususiyetine çok uzak olduğunu müşahede etmekteyiz. Cemiyetin kadının iş gücünden çok “his” gücüne ihtiyacı var. Şevkatli anne, doktor, öğretmen, hemşire, Halkla ilişkiler uzmanı, sosyolog, psiklog.… Sayıyı artırabiliriz. Kadınlarımızdaki sevgi, merhamet, saygı fedakarlığı toplumun en çok ihtiyaç duyduğu hasletlerdir… Bunları insan soyunun kadın cenahı topluma verebilir… Kadının doğasında bu cevherleri fazlasıyla mevcuttur.

Haşa “yaradılışta abeslik yoktur… Modern zamanların en önemli çıkmazı yaratılışta noksan aramaktır. Bize göre  kadın üstündür. Onun ruh dünyasının zenginliği insani tüm hassasiyetlerin zirvesi…. Evimizin, ferdi ve toplumsal hayatın baş tacı… Kadınsız bir hayat tasavvuru mümkün değildir.

İnsanlık dünyası büyük bir değişim yaşamaktadır. Robotlaşan, ilişkileri mekanik hale gelen insan ruhunun çığlıkların duymalı, buna iyi gelecek deva kadında, sevgili Annede sevgili eşte mevcuttur. Yeter ki o ağıtları, ninnileri hatırlayalım…

Bu çağ bunalımlar çağıdır… İnsanlık varoluş hasletlerinden sıyrılarak. Kaba, savaşcı bağnaz bir eğilime sürükleniyor… İnsani değerleri yerden keşfetmek için bizim kadınımızın “Anadalu kadınının” gönül dünyasındaki şevkat, merhamet, fedakarlık, çocukları için dolayısıyla cemiyetimiz için muhtaç olduğumuz sevgisine ne kadar ihtiyaç var.  Tüm kadınlara; Anne, eş ve evlatlara saygı ve sevgilerle 8 Mart kadınlar günü kutlu olsun….