ÖYLE SAÇMALIK OLMAZ
Mesleğimiz sadece gazetecilik olmadığından iş yoğunluğumuz nedeniyle zaman zaman yazı yazmaya fırsat bulamıyorum. Kıymetli okurlarım da haklı olarak neden yazmıyorsun serzenişlerinde bulunuyorlar. Haklılar, bağışlasınlar ama gazetecilik mesleği ekonomik olarak çok zor ve sıkıntılı bir meslek olduğundan ona destek olması bakımından başka işler yapıyoruz. Bu nedenle de iş yoğunluğundan zaman zaman yazılarımızı düzenli olarak yazamıyoruz. Elimizden geldikçe bundan sonra aksatmadan yazmaya çalışacağız. Bugün birkaç konuya değinmek istiyorum. İlk konumuz üç yıl önce Necattin Demirtaş Başkan döneminde sözleşmeleri imzalanan altmış küsür kişinin önümüzdeki günlerde son sözleşmeleri imzalanması konusu olacak. Bu konuda bazı çevrelerin sözleşmelerin imzalanmaması gerektiği yönünde fikir beyanları olduğunu duydum, böyle saçmalık olmaz başlığını bu nedenle attım. Neden olmaz derseniz; bu insanların çoluğu var çocuğu var, kurulu düzenleri var, ona göre aile geçindiren insanlar. İçlerinden çalışmayanlar varsa, göreve gelmeyenler varsa veya görevlerini aksatanlar varsa yasal tutanağını tutarsız kapıya koyarsın. Devlet yönetmenin şekli şemali bunu gerektirir.
Yok efendim şu partili başkan döneminde imzalanmış da şimdi imzalanmamalıymış da bilmem ne demek abesle iştigalden başka bir şey değildir. Madem bu kadar hakkaniyet ölçüsünde davranılacak o zaman ilk önce o belediyede yıllarca hiç işe gitmeden maaş alanları gece bekçiliği, park bahçe görevlisi gibi yine işe gitmeden para alanlar haline getirip işe gidiyorlarmış gibi yapmak yerine sokağa koysaydınız ya. Kaldı ki sözleşmesi yapılan bu insanların yasal hakları var, imzalamaz iseniz giderler mahkemeye haklarını alırlar. Sonra o insanları çalıştıramadığınız gibi aileleriyle birlikte yüzlerce hatta binlerce düşman edinirsiniz. Buna gerek var mı? Neymiş efendim işe ciplerle gidenler varmış. İyi de adam işini yapıyorsa, işe gittiği araçtan sana ne kardeşim? Atadan, babadan varsa bu adamın çalışma hakkı yok mu? Burada yapılması gereken iş yukarıda da belirttiğim gibi işe gelmeyenleri, işini yapmayanları veya aksatanları yasal tutanaklarla tespit edip gereğini yapmaktır. Kaldı ki bırakın sözleşmeliyi işçi statüsünde olup işten atılan birkaç kişinin mahkeme kararıyla nasıl geri döndüklerini herkes biliyor. Ekonomik sıkıntıların had safhada olduğu bir dönemde böyle bir saçmalık yapmak akıllı insanların işi olamaz diyerek bu konuyu geçiyorum.
Gelelim ikinci konumuza. Geçtiğimiz hafta iki siyasi gelişme yaşandı, aslında daha fazla yaşandı. AK Parti’de kongreler vardı ama onları daha önce yazdığımızdan Yeniden Refah Partisi’nde yaşanan il başkanlığı değişikliği ile Anahtar Partisi’ndeki il başkanlığı atamasını ele alacağız. Seçimin ardından Yeniden Refah Partisi’nde ciddi sıkıntılar yaşandı. Önce Adem Güney’in genel başkana gidip il başkanı olurum ama önümüzdeki genel seçimde liste başı olma şartını dayattığı, genel başkanın kabul ettiği, il başkanının da ondan yana tavır koyup istifasını sunduğu ama birilerinin müdahalesi sonucu genel başkanın vaz geçtiği iddia edildi. Ardından ciddi il başkanlığı arayışlarına başlandığı, farklı bazı isimler üzerinde durulduğu teşkilatlarda yapılan temayül yoklamalarından net bir ismin çıkmadığı ve bu nedenle de mevcut il başkanıyla yola devam edilmesi yönünde karar alınmıştı. Ancak ortalık durulmayınca yeniden il başkanı arayışları başladı. Bu süreçte Cengiz Zor, Suat Kılıç ve Adem Güney arasında ciddi mücadeleler başladı. Sonunda geçtiğimiz cuma akşamı Muzaffer Candemir il başkanı olarak atandı. Muzaffer Candemir’in atanmasının Adem Güney’in atanmasından daha iyi olduğu kanaatindeyim. Neden derseniz; Muzaffer Candemir’i bu şehir çok iyi tanır. O nedenle de kendi partisinin dışında kimseye zarar veremez ama Adem Güney öyle değil. Şehir onu yeterince tanımadığından sadece partisine değil şehre de zarar verirdi. Bu nedenle il başkanının Muzaffer Candemir olmasının daha az zararlı olduğu kanaatindeyim. Diyeceksiniz ki Muzaffer Candemir ile Yeniden Refah Partisi ne alaka, onu da bu hafta içerisinde yapacağımız WebTV yayınında anlatacağım, oradan izlersiniz. Son olarak Anahtar Partisi’ne il başkanı olarak atanan Dr. Ahmet Karkucak kardeşimizi tebrik ediyorum. İsabet olmuştur, şayet Türkiye genelinde teşkilatlanmalar bu şekilde olursa bu parti iş yapar. AK Parti ve MHP’den kayan oylar Anahtar Partisi’ne gider, şayet ciddi hata yapmaz ve yanlış isimlerle yola devam etmez iseler oy alırlar. Tekrar il başkanı olarak atanan Dr. Ahmet Karkucak kardeşime hayırlı uğurlu olsun diyerek sözlerime son veriyorum. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.