ORUÇ İBADETİNİN FIKHİ TEMELLERİ
İslam’ın beş temel esasından biri oruç ibadetidir. Oruç, sözlükte “bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak” anlamına gelen Arapça savmın (sıyâm) Farsça karşılığı olan rûze kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Savm ve sıyâm ile türevleri Kur’ân-ı Kerîm’de on üç yerde, hadislerde ise çok sayıda geçmektedir.
Terim olarak oruç, tan yerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar şer‘an belirlenmiş ibadeti yerine getirmek niyetiyle yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmayı ifade eder.
Her müslüman için zorunlu bir ibadet niteliğinde olan ramazan orucu, hicretin 2. yılı Şâban ayında farz kılındı. Ramazan orucunun farz ibadetlerden olduğu kitap, sünnet ve icmâ ile sabittir. (TDV İslam Asiklopedisi)
Kur’ân-ı Kerîm’de: “Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı.” (Bakara 2/183) Bu ayeti kerime orucun mutlak olarak farz kılındığının delilidir.
“İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır. O (sayılı günler), doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği ramazan ayıdır. Artık içinizden kim bu aya yetişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, başka günlerden sayısınca tutar. Allah sizin için kolaylık istiyor, güçlük çekmenizi istemiyor. Sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu göstermesinden ötürü Allah’ı tazimle anmanız için ve şükredesiniz diye (uygun hükümler gönderiyor).” (Bakara 2/184-185). Bu ayeti kerimeler ise farz olan oruç ibadetinin Ramazan ayına mahsus olduğunu bildirirken aynı zamanda oruç ibadeti ile yükümlü olanların kimler olduğu, yükümlülüğü olmayanların neler yapması gerektiği anlatılır.
Ayrıca ramazan orucu Hz. Peygamber’in imanın ve İslâm’ın temellerini açıklayan meşhur hadislerinde: “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah"tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed"in Allah"ın Resûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân, 2) “İslâm, Allah"tan başka ilâh olmadığına, Muhammed"in Allah"ın Resûlü olduğuna şehâdet etmen; namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Kâbe"yi haccetmendir.” (Müslim, Îmân, 1) buyurarak orucun İslam’ın beş temel şartından birisi olduğunu belirtmiş, Vedâ hutbesinde de oruç ibadetinin: “Allah"a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Beş vakit namazınızı kılın. Ramazan ayında orucunuzu tutun. Mallarınızın zekâtını verin. Yöneticilerinize itaat edin. Ve böylece Rabbinizin cennetine girin.” (Tirmizî, Cum’a, 80.) cenneti hak etmek için gerekli temel görevin veya dört temel ibadetin arasında saymıştır, başlangıçtan itibaren İslâm ümmeti bu ibadetin farz olduğu hususunda ittifak etmiştir.
Orucun rüknü “imsak”, yani bu ibadetin vakti içinde yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak, vakti ise tan yerinin ağarmasıyla güneşin batması arasındaki süredir. Bir kimsenin oruç ibadetiyle yükümlü sayılabilmesi için, müslüman, akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış olması, fiili olarak oruç tutma zorunluluğunun doğması için sağlıklı olmak ve yolcu olmamak şartları aranırken orucun geçerli olabilmesi için ise oruç tutmaya niyet edilmesi, oruç tutan kişi eğer hanımsa ay halinde veya lohusa olmaması şarttır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.