YAŞLILARA HÜRMET
İnsana saygı ve hürmet dinimizin emri, ahlaki değerlerimizin temel taşı ve geleneklerimizin de gereğidir. İnsanlar birbirlerine saygılı, hürmetli ve sevgi dolu bir ilişki geliştirirlerse mutlu olurlar. Bu duyguların olmadığı yerde ahlaki değerler yozlaşmış, gelenekler buharlaşmış ve dini kültür sanallaşmıştır. İslam dini; “İman etmedikçe Cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş( olgun mümin) olamazsınız” anlayışını sunuyor. Hz. Peygamber bu hadis-i şerif’te Cennete girmenin iman şartına, iman etmenin de insanların birbirlerini sevme şartına bağlı olduğunu bildirmiş ve Mü’minlerin birbirlerini sevmede ve acımada, birbirlerine yardım etmede ve katkı sağlamada bir vücudun organları gibi kollektif hareket etmek durumunda olduklarını da belirtmiştir. Düşkün durumda olanlara yardım, hastaları ziyaret, açları doyurma, yetimleri koruma, açıktakileri barındırma, küçüklere sevgili, büyüklere saygılı olma Müslüman’ın asli görevlerindendir. “Küçüklerine merhamet etmeyen, büyüklerine saygı göstermeyen, iyiliği emredip kötülüğü men etmeyen bizden değildir” buyuran bir Peygamberin ümmeti olan bizler bu temel hususiyetlerde hassas olmamız gerekmektedir.
Dünya hayatı kısa ve geçicidir. Bu günün gençleri yarının ihtiyarları olacaktır. Yaşlılara saygı ve hürmet göstermek hem insanı, hem de İslami bir görevdir. İnsanın menfaati de bunu gerektirir. Zira Yüce Peygamber, “gençliğinde yaşlılara saygı ve hürmet gösterene kendileri yaşlandığında Allah saygı ve hürmet duyacak insanlar nasip eder” buyurmuştur. Yaşlılara hürmet; onlara yardım etmeyi, ellerinden tutmayı, sırtlarını okşamayı, gözlerine bakmayı, yüzlerine gülmeyi, elindeki yükünü hafifletmeyi, hastalığına şifa aramayı ve şefkat göstermeyi gerektirir. Yaşlıların en çok ihtiyacı olan şey, ilgi, sevgi, şefkat ve merhamettir. Bunların karşılığı da dualarının alınmasıdır. Yaşlıların duası direk Rabbımızın huzuruna ulaşır ve karşılık bulur. Genç yaşta olan insan, acizliğinin de, ölümle karşılaşacağı gerçeğinin de farkında değildir, bunları bilse bile önemsememektedir. Ölümleri gördüğünde öleni acımakta ama bundan kendisi için de ibretlik bir dersin varlığını kabul düşünmemektedir. İhlaslı bir yaşlılık için, yalansız ve haramsız bir gençlik yaşanması gerekir. İnsanın dualı ve Kur’anlı bir gençlik geçirmesi, O’na ihlaslı bir yaşlılık, imanlı bir ölüm sağlayacaktır.
Yaşlılara hürmet ve saygı gösterildiği bir toplumda Allahın bereketi eksik olmaz. Zira bu konu ile ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.v.); “Güçsüz ve düşkünleri bana getirin, onların ihtiyaçlarını karşılayayım. Çünkü siz ancak içinizdeki güçsüzler sayesinde yardım görüyor ve rızıklandırılıyorsunuz” buyurmaktadır. Peygamberimiz yaşlılarla ilgili olarak; “Ağarmış saç, mü’minin nurudur.” “Saçı sakalı ağarmış müslümana, Kur’an okuyan mümine, adil idareciye ikram etmek Allaha saygıdandır”, “Bereket büyüklerin yanındadır.” “Eğer Allah’ın beli bükülmüş kulları, süt emen yavrular ve otlayan hayvanlar olmasaydı, başınıza sağanak sağanak kesintisiz azap yağardı.” “Halkın içindeki ihtiyar, ümmeti içindeki Peygamber gibidir” buyurmuştur. Ayrıca bir Kudsi Hadiste Yüce Allah; “Müslüman olarak ihtiyarlayana azap etmekten haya ederim” buyurmuştur.
Rüyaların yerini pişmanlıkların aldığı nokta yaşlılığın başladığı noktadır. Yaşlılıkta uzun ömür ve uzun emeller insanı kuşatır. Müslüman için pişmanlık başlamadan önce, yaşlılığa da ölüme de hazır olmak, hayatın uzununu değil, hayırlısını yaşamaya çalışmak ilke olmalıdır. Yaşlılara sevgi ve hürmet berekettir, nimettir, kişinin kendi yaşlılığını garanti altına almak için yatırımdır. Bu nimeti kimse kaçırmak istemez. Güçlü iken güçsüzlük zamanı için hazırlanmak akıllı insanların yapacağı tercihtir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.