EVİNİ AÇIK-ELİNİ KAPALI TUT…
"Evini açık, elini kapalı tut" atasözü, insanların cömert ve misafirperver olmasını ama aynı zamanda tutumlu davranmasını öğütleyen bir deyimdir. Atasözü, maddi olarak ölçülü bir şekilde hareket edilmesi gerektiğini ifade eder. Evini herkese aç, misafirperver ol; ancak, elini (harcamalarını) kapalı tut, yani savurganlık yapma. Bu, toplumda iyi ilişkiler kurarken aynı zamanda mali açıdan dikkatli olmayı öğütleyen bir nasihattir.
"Evini açık, elini kapalı tut" atasözü, İslam kültüründe cömertlik ve tutumluluk gibi erdemleri teşvik eden bir öğüt olarak değerlendirilebilir. İslam, insanın topluma karşı sorumlulukları olduğu kadar, Allah’a karşı görevlerini de yerine getirmesi gerektiğini öğretir. İnsanın, kendi malını başkalarıyla paylaşması ve bu dünyadaki nimetleri yalnızca kendisi için biriktirmemesi İslam'da teşvik edilir. Ancak, aynı zamanda savurganlık ve israf haram kılınmıştır. Bu yüzden, bu atasözü İslam’ın ahlaki ilkelerine uygun bir yaşam tarzını hatırlatır.
İslam, cömertliği en üstün ahlaki erdemlerden biri olarak kabul eder. Bu bağlamda Kur'an-ı Kerim'de, Allah yolunda vermeyi teşvik eden birçok ayet vardır. Bakara Suresi 261. ayette, Allah yolunda malını harcayan bir kimsenin bu cömertliğinin, yedi başak veren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibi bereketleneceği ifade edilir. İslam'da cömertlik, sadece maddi yardımlarla sınırlı değildir; iyi davranış, güzel sözler ve insanlara yardım etmek de cömertlik kapsamındadır. "Evini açık tutmak" ifadesi de bu cömertlik ruhunu yansıtır; Müslüman bir kimse, ihtiyaç sahibi biri kapısını çaldığında ona kapısını kapatmaz, elinden gelen yardımı yapar.
İslam, bir denge dinidir. Cömertliği teşvik ederken, israfı da şiddetle yasaklar. Kur’an’da, “Yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez” (A'râf, 31) ayeti, Müslümanlara Allah'ın verdiği nimetleri ölçülü kullanmayı öğütler. Yani İslam, insanın cömert olmasını ister ama aynı zamanda geleceğini düşünerek tedbirli olmasını da tavsiye eder. Bu denge, "elini kapalı tutmak" ifadesiyle anlatılır. Bir Müslüman, toplumun ihtiyaçlarını gözetirken, aynı zamanda kendi ailesinin ve kendisinin sorumluluklarını unutmamalı, harcamalarında ölçülü olmalıdır.
Bu bağlamda İslam, bir Müslümanın hayatında gereksiz harcamalardan kaçınmasını ve ölçülü olmasını bir erdem olarak görür. Gereksiz harcamalar, israf ve savurganlık İslam’da hoş karşılanmaz; çünkü kişinin sahip olduğu nimetler aslında Allah’ın birer emanetidir ve bu emanetler insanlara ölçülü kullanmaları için verilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), insanların ailelerine bakma sorumluluğunu hatırlatmış ve onların ihtiyaçlarını karşılamanın bir ibadet olduğunu belirtmiştir.
Ayrıca, İslam’da "karz-ı hasen" (güzel borç verme) kavramı da cömertliğin ve yardımlaşmanın güzel örneklerinden biridir. Karz-ı hasen, karşılıksız bir borç vermek, yani bir kimseye ihtiyacı olduğunda yardım etmek ve onun bu borcu geri ödeme imkânı bulduğunda geri alabilmeyi ifade eder. Bu, Müslümanların birbirine destek olmasını sağlarken, aynı zamanda bireyleri borçlandırmadan yardım etme fikrini öne çıkarır. Ancak, borç verirken de israfa kaçmamak, karşı tarafın hakkına girmemek önemlidir. Bu da yine "elini kapalı tutmak" ve harcamalarda ölçülü olmak gerektiğini hatırlatır.
Özetle; "Evini açık, elini kapalı tut" atasözü, İslam ahlakının cömertlik ve tutumluluk prensiplerini en iyi şekilde özetler. İslam, cömertliği ve yardımlaşmayı bir ibadet olarak görürken, savurganlık ve israfı da kesinlikle reddeder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.