DEVLETİMİZİN KURULUŞ BAYRAMI

29 Ekim 1923 Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş tarihidir. Her yıl bu tarihte bayram kutlamaları yapılarak, milletçe nereden nereye geldiğimiz hatırlatılmaktadır.

Çok farklı etnik yapılardan oluşan milletimiz, "Türk Milleti" adıyla kavramsal bir tarifle anılmaktadır. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut, Abaza, Arap, Boşnak, Gürcü gibi farklı etnik kökene sahip vatandaşlardan oluşan ve aynı bayrak altında buluşan, aynı vatanda yaşayan, aynı devletin vatandaşı olan insanlara "Türk Milleti" denmiştir.

Ortak değerleri vatan, bayrak, devlet olan milletimizin daha üst ama zorunlu olmayan kimliği de İslamdır. 80 milyon ülke vatandaşının neredeyse tamamı müslümandır. Milmetimizi, huzur içinde bir arada tutan önemli ve başta gelen değer de aynı dinin mensubu olmalarıdır. Resmi dil Türkçe olmakla birlikte, herkes kendi etnik ve dilini özellikle mahallinde çok rahat konuşabilmektedir.

Dini algılarda ve anlayışlarda meydana gelen bir takım fatklı tasavvurlar, etnik nedenle ortaya çıkan bir takım tatsız örnekler; milletimizin ana damar grubunun parçalanmasına asla neden olamaz. Vesayet döneminin yaptırımları nedeniyle zaman zaman bazı etnik yapılar ötelenmiş, dini değerler nerdeyse tamamen engellenmiş ya da sınırlandırılmış, vatandaşlar arasında fay hatlarının oluşmasına sebep oluşturulmuştur.

Bugün ültemizde artık etnik nedenle bir ayrışma söz konusu değildir. Her ne kadar geçmiş dönemlerden kalma bir takım bireysel uzantılar varsa da devletin bakış açısı itibariyle bu anlayış ve ayrıştırıcı bakış ortadan kalkmıştır. İnancın gereği olan temel sorumlulukların yerine getirilmesinde de artık her hangi bir devlet engeli söz konusu değildir.

Esasen, Cumhuriyetle birlikte bu sürece 100 yıl önce girilmiştir. Ancak, devlet idarecileri içinde belli vesayetin düşüncelerine sahip olanlar, etnik faklılıkları ve dini değerleri göz ardı ederek, tek tip bir millet oluşturmak, aynı değer yargısına mensup bir nesil yetiştirme çabası içine girmişlerdir. Bu düşüncede olanları burada yargılayacak ve sorgulayacak değiliz.

Anadolunun parçalanması, parsellenmesi, milletimizin bölünmesi gibi tarihi geçmiş örnekleri dikkate alarak bu hassasiyeti oluşturmuş olabilirler. Bugünün şartlarıyla dünü sorgulamanın doğru olmadığı kanaatini taşımakla birlikte, genel yanlışların ve doğuştan gelen haklara karşı ihlallerin de söylenmesinin gereğine inanıyorum.

Cumhuriyetin kuruluşundan yaklaşık 100 yıl sonra, bugün geldiğimiz noktada, Cumhuriyettin genel tarifine uygun bir toplum yapısına ulaşma yolunda ilerlemekte olduğumuzu görmekteyiz. Avrupada/Almanyada 6 yıl yaşamış biri olarak, dünyanın özgürlükler açısından örnek gösterdiği avrupanın gerisinde olmadığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz artık. İfade özgürlüğü, bireysel haklar, inanç özgürlüğü gibi temel konularda avrupanın önüne geçtiğimizi söylemek iddialı bir söylem olmayacaktır.

29 Ekim 1919 tarihi itibariyle, bugün elde ettığimiz kazanımlar, milletimizin tamamının destek ve gayretiyle oluşmuştur. Yaklaşık 85 milyon insanımızın her bir ferdi geldiğimiz bu sonuç için kendi çapında bedeller ödemiştir. Yedi düelin yüz yıllar süren ülkemizle ilgili parçalama plan ve gayretleri, milletimizin sağ duyu ve fedakârlığı ile önlenmiştir. Artık; terör, dini sapkınlıklar, mafyavari yaklaşımlar tarihe karışmış, millet kendi kaderini kendi çizer hâle gelmiştir.

Şehit kanlarıyla kurulmuş olan devletimizin, bekâsı ve cumhuriyetin devamı için her bir ülke vatandaşı üzerine düşeni severek yapmalıdır. Tarihi geçmişi ve stratejik konumu nedeniyle ülkemiz her zaman hainlerin hedefi halindedir. Muhtemel iç ve dış ihanetlere karşı 85 milyon ülke vatandaşı tek yumruk olmak zorundadır. Yüz yıl önce ülke kurtuluşu için tesis edilen birlik anlayışına; bugün de, yarın da, yüz yıl sonra da, bin yıl sonra da ihtiyaç vardır ve bu devletimizin bekası için bir zorunluluktur.

Bu dulgularla, kutladığımız Cumhuriyet Bayramının ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz ederim. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR