EVDE KAL TÜRKİYE
Çin'in Vuhan bölgesinde ortaya çıkan koronavirüs, insandan insana öksürme ya da hapşırma sırasında ortalığa saçılan zerreciklerle geçiyor. Bu virüsün vücut dışında yaşama süresi oldukça kısıtlı.
Bu nedenle de virüsü yayan kişi ile geçtiği kişinin birbirine oldukça yakın bir mesafede olması gerekiyor. 2014 yılında ortaya çıkan Ebola salgını, ancak çok yakın temasla, kan veya vücut sıvısıyla bulaşıyordu. Ancak virüslerin tamamı, insandan insana geçen türlerden oluşmuyor.
Dünya nüfusunun tarihin en yüksek düzeyinde olduğu bir gerçek. Dünyada 7,7 milyar kişi yaşıyor ve bu sayı giderek artıyor. Dahası, insanlar artık birbirleriyle daha fazla temas halinde.
Daha küçük mekânları daha fazla insanın paylaşması sonucunda da hastalıklara neden olan mikroplara maruz kalma riski artıyor.
insanlık bugüne kadar deprem, kasırga, çığ, toprak kayması, sel baskını, yangın, salgın hastalık, çekirge istilası gibi birçok felâket yaşamıştır. Bu olayların büyük can ve mal kaybına sebebiyet verdiği, hatta dünya tarihinin akışında önemli etkiye sahip olduğu muhakkaktır. Can ve mal kaybında insanın ihmâli gibi etkenleri de unutmamak gerekir.
Allah Elçisi’nin (sas) “Deveni bağla, sonra Allah’a tevekkül et” (Tirmizî, “Kıyame”, 60) sözü prensibimiz olsa bu kayıpların azalacağı aşikâr. İhmalkârlığın dışında istismar ve haksız kazanç elde etmek için yapılan yanlışlar ise ayrı bir problem. İnsanlığın karşılaştığı her felâketten sonra meydana gelenlerin ilahî bir cezalandırma olup olmadığı hususunda polemikler yapılır.
Bazen insanların söyledikleri kırıcı sözler, acı çeken mağdurlar için incitici olabilmektedir. Felâketlerin ilahî cezalandırma olarak meydana gelip gelmediğiyle ilgili kesin yargıda bulunabilmek ancak ilahî bir bildirim varsa mümkündür. İlahî bildirim olmayan bir konuda insanların söyledikleri ise kendi tahmin, yorum ve zanlarından ileri gitmez.
Hem Kur’an’da, hem de diğer dinî metinlerde Yüce Yaratıcı’nın iradesine karşı çıkanları doğal afetlerle cezalandırabildiğine ilişkin örnekler yer alır. Eski Ahit’te Rabb’in emirlerine itaatsizlik yapan İsrailoğullarına ceza sadedinde salgın hastalıklar zikredilir: Esasen bu uzun girişi son günlerde Çin’de görülen Corona virüsü ile ülkemizde yaşadığımız deprem ve çığ felâketleri sebebiyle bazı insanların oldukça yüzeysel, bilgiye dayanmayan ve zan ifade eden açıklamalarıyla karşılaştığımız için “Acaba eskiden İslam dünyasında salgın hastalıklar meydana gelmiş mi?” sorusunu cevaplandırmak için kaleme aldık.
Uzun asırlar boyunca salgın hastalıklar insanlık tarihini etkileyen, çok korkulan önemli gelişmeler olmuştur. Milyonlarca insanın ölümüne sebep olan salgınlar, bir ülkenin ekonomisini ve demografik yapısını ciddi anlamda etkileyebilmiştir. Bu durum tabii olarak gıda temininde zorluk yaşanmasına ve pahalılığa sebep olmuştur.
Günümüzde insan için gerekli gıda ve ihtiyaç maddelerinin üretim, temin ve tedarikinde bir sıkıntı yaşanmamaktadır, gelişen teknoloji ve ulaşım, taşıma lojistik hizmetleri sayesinde her şeye kolayca ulaşılabilmektedir, bu vesile ile geçmişin izinde kalıp, panik, kaos vb. senaryolara bakıp toplumu yanlış yönlendirmemek, paniğe, kaosa sürüklememek gerekir, zira bu ancak tefeci türü tüccar zihniyetinin işine yarar.
Türk toplumunun kahir ekseni bilinçli, sorumluluk sahibi, devletine, milletine güvenen bir kesime sahiptir. Bu süreçte yapılacak en etkili ve verimli görev, devlet yetkililerimizin, toplum sağlığı için aldığı kararlara en iyi şekilde riayet etmek ve kamu otoritesine yardımcı olmaktır.
Bu itibarla “EVDE KAL TÜRKİYE” diyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.