SİYASET, HOŞGÖRÜ GEREKTİRİR
Otuz yıla yakın şu veya bu biçimde siyasetin içerisinde bulundum ve görev yaptığım dönemlerde vazgeçilmezlerimin başında uyum ve hoşgörü vardı. Bunu okuyan bazı okurlarım gazetecilik mesleğindeki tutum ve davranışlarımla bu söylediklerimi karşılaştırdıklarında şaşırabilirler. Ancak her mesleğin kendine mahsus kuralları vardır ki gazetecilik mesleği özeleştiri gerektiren, kimseye eğilip bükülmeden dik durarak yapılması gereken bir meslektir. Siyaset ise tam aksine herkesle uyum içerisinde hoşgörülü davranarak kimseyle kavga etmeden yapılması gereken bir meslektir. Beni siyasetten tanıyanlar bu işi yaptığım dönemde ne kadar uyumlu ve hoşgörülü birisi olduğumu çok iyi bilirler. Siyaseti bırakıp gazeteciliğe başladıktan sonra ise, gazetecilik mesleğinin gereği olan tavrı takınmak durumunda olduğumu belirterek konularıma girmek istiyorum. Konularıma diyorum çünkü bugün iki konu üzerinde durmaya çalışacağım. Bunlardan birincisi; Atakum Belediye Meclisinde yaşanan ve basına yansıyan bir konu, diğeri ise AK Parti’de bundan sonraki süreçte olması gereken hoşgörüyü anlatmaya çalışacağım.
Dün internet medyasında çıkan Atakum Belediye Meclis Üyesi Mustafa Tüfek ile ilgili MHP’ li meclis üyesi bayanın ifadelerinin ardından bir araştırma yapma gereği duydum. Nedeni ise; ben Mustafa Tüfek’i tanırım, öyle söylenildiği gibi küfürbaz, ağzından çıkanı kulağının duymayan, ne konuştuğunu bilmeyen, adap, erkân, usul bilmeyen bir insan olmadığı kanaatindeyim. Zira Mustafa ağabeyi taa merhum Muzaffer Önder’den beri siyasetin içerisinde olan ve işini çok güzel yapan usul erkân yol iz bilen bir insan olduğunu biliyorum. O ekipten Ahmet Cemal Ulusoy, Mustafa Tüfek, Arif Katar, Hayati Tekin tanıdığım muhafazakâr CHP’liler desem yeri var. Bu insanlar namaz kılarlar, oruç tutarlar, hacca giderler, sizin anlayacağınız mütedeyyin CHP’lilerdir. Siyaset yaptığımız dönemde Ahmet Cemal Ulusoy ile pek anlaşamazdık ama bu onun kötü adam olduğu anlamına gelmez, tam aksine siyasi görüş farklılığımız neticesinde anlaşamadığımız bir insandı.
Mustafa Tüfek’in kızı ve damadıyla da benim yazdığım bir yazıya yaptıkları ağır hakaretleri nedeniyle mahkemelik olduk ve ceza aldılar. Ama bu Mustafa Tüfek’in kötü adam olduğu veya küfürbaz bir insan olduğu anlamına gelmez. Benim şahsen müteahhitlik yaptığım dönemlerde CHP’lilerden çektiğimi bir Allah bilir birde ben. Yurt inşaatını yaparken arkasında oturan bir CHP’linin beni dönemin Gazi Belediye Başkanı Vedat Yılmaz’a şikâyeti sonucunda yaşadığım sıkıntılardan tutun da, bulvarda Gürbüz Camii karşısında yaptığım inşaatın işgal sahasının içerisinde bulunan SHP’li Ayakkabıcı Sait dayının kulübesi için Merhum Muzaffer önderin ve toprağı bol olsun Naci Akı’nın yaptıklarını hiç unutamam. Hatta oturduğum evin ruhsatını aldıktan sonra dahi bana yapılanları unutamam. Ancak bunlar şahsi işlerdi ve benim elime yetki geldiği zaman asla kimseye bunun bedelini ödetmek gibi bir derdim olmadı.
Peki, olay nereden ve nasıl kaynaklandı da MHp’li Atakum Belediye Meclis üyesi hanımefendi Mustafa Tüfek için bize hakaret etti dedi. Derseniz nerden biliyorsun bunu öğrendiğim kadarı ile Atakum Belediyesinin Denetim Komisyonuna üç AK Parti’li iki Mhp’li ve bir CHP‘li üye seçilmiş, CHP’den seçilen üye de Mustafa Tüfek. Mustafa Tüfek, orada bazı evrakları ısrarla istemiş olmasına rağmen alamayışının üzerine komisyonda yaptığı konuşmalar nedeniyle MHP’li bayan alınmış. Ancak Mustafa Tüfek’in komisyonda hakaret ettiğine ihtimal vermiyorum, belki komisyon üyelerinin vasıflarının yetersiz olduğundan bahsetmiştir o kadar. Olayı bu kadar büyütmeye de bence gerek yoktu. Siyaset hoşgörü sanatıdır. Ayrıca denetimler görünüşte aleyhte gibi olsalar da zamanla ne kadar doğru işler olduğunu da göreceksiniz. Bu konuyu burada bitirip ikinci konuya geçelim.
AK Parti’de fabrika ayarlarına dönülmeye başlandığı şu günlerde vekillerin yapması gereken en önemli iş aralarındaki çekişmeyi bırakıp uzlaşmalarıdır. Örneğin; Çiğdem Hanım bu şehrin tek bayan vekili ve önümüzdeki dönemde de listede yeri en garanti olan bir milletvekili olarak bulunduğu bloğu bırakıp beridekilerle uzlaşmalı, beridekiler de sızlanmadan onunla birlikte bu şehrin geleceğine yön vermeliler. Çiğdem Hanım, Vezir Hazretlerinin ve Çağatay Kılıç’ın önümüzdeki dönem siyasette olmayacak iki siyasi aktör olduğunu göz önüne alarak siyaset yapmalı. Çiğdem Hanım kendisine ulaşan sorunlarla ilgilenen mütevazı bir kişiliğe sahip. Çağatay Kılıç’ın bakanlık yaptığı halde onun ürettiği çözümlerin onda birini üretemediğini bu şehirde yaşayan herkes bilir. Siyasette olmazsa olmazların başında barış ve hoşgörü olduğunu göz önüne alaraktan muhataplarının gereğini yapmalarını tavsiye ediyorum. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.