İŞ KAZASI TERÖRÜ

Şimdi burada İş güvenliği yasası şu tarihte çıktı, Avrupa da iş kazalarında birinci dünyada üçüncü olmuşuz gibi klasik bir giriş ile yazımıza başlamayacağım.

Lafı hiç uzatmadan direk konuya gireceğim.

İlimizin her köşe başında bir inşaat yapılıyor. Ayırım yapmadan hangisine bakarsanız bakın içler acısı bir durum arz etmektedir. Çalışanların can güvenli hiçe sayılmakta adeta azraille kol kola çalışmaktadırlar. Bir bakıyorsunuz Apartmanın biri mantolama işi yapıyor ama çalışanlar iskele üzerinde adeta cambazlık yapıyor. Apartman yöneticisi ne çalışanların SGK sını kontrol ediyor ne de iş güvenliğini.

Neden?

Çünkü kimse kontrol et demedi ki.

Sonra ?

Gazete manşetlerinde inşaattan düşme, sanayide patlama şu kadar ölü ve yaralı haberlerini okuyoruz. Daha acı olan ise bu tür haberler gündelik hayatın olağan! akışı gibi bir hal almaya başladı. Hiç birimiz bu tür haberlere  şaşırmıyoruz eskiden de şaşırmıyorduk.

2012 Yılınd çıkarılan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve güvenliği yasasından kaçımızın haberi var acaba?

Şu an Türkiye de 600 bin işyerinin 400 bin kadarı hiçbir iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almamaktadır. Yasan haberleri bile olduğunu zannetmiyorum. Hizmet alan işyerleri de yönetmeliklere ne kadar uygun hizmet almaktadır o ayrı bir konu. O konuya başka bir yazımda değineceğim. 

Öncelikle insan hayatına ne kadar önem veriyoruz onun üzerinde duralım.

Atakumda bulunan bir AVM ye giriyorsunuz İş güvenliğini daha girişte fark ediyorsunuz. Acil yönlendirme levhaları, acil çıkış kapıları, yangın söndürücüler, gerekli uyarı levhaları her şeyi ile müşterilerine ve çalışanlarına verdiği değeri hissediyorsunuz. Oradan çıkığ İsmi herkes tarafından bilinen daha ulusal  marketlere hatta mahalle aralarında dahi şubeleri bulunan mağazalara giriyorsunuz iş güvenliğinden eser yok. Peki bunlar denetlenmiyor mu? Bu  mahalle aralarında bulunan mağazalarda çalışanların %80 i Kemik eklem rahatsızlığı yaşıyor. Çünkü oturmaları yasak. Hatta oturmak için sandalye bulundurmak dahi yasak.

Kim mi bunlar?

Aslında kim olduklarını hepimiz biliyoruz ama bu yazıyı okuyanların hiç biri üzerine alınmaz. Biz onlardan bahsetmiyoruz lakin bu kez öyle değil. Çalışanlarına insanca çalışma ortamı sağlamayan işyerlerinin isimlerini  de belgeleriyle tek tek  yazacağım. 

Hani şu televizyon ekranlarında sık sık gördüğümüz “nerede yemek yesek” tarzında programlar var ya, önceden yemekler hazırlanır aman ne güzel börekler ne yedik ne içtik falan.  Biz gittiğimiz yerlerde bir şey yiyip içmeyeceğiz ama çalışanların iş sağlığı ve güvenliğine ne kadar önem verdiklerini veya vermediklerini köşemden yazacağım. En komiği de nedir biliyor musunuz? Bu işyerlerinde klasik bir yazı vardır. “ ÖNCE İŞ GÜVENLİĞİ” yazısı yazar. Ama sadece o kadar gerisi Allaha emanet.

İnşaatlarında baretsiz emniyet kemersiz işçi çalıştıranlar, Asetilen tüpünü elektrik panosunun önüne koyanlar, Çalışanlarına dilenci gibi iş elbisesi verenler, çalışanlarını  günde 11 saatten fazla çalıştıranlar yılda 270 saatten fazla mesai yaptıranlar sizlere sesleniyorum.  Bu köşemde elimden geldiği kadar çalışanların insanlık dışı çalışma ortamlarından bahsedeceğim.

Burada tek suçlu işverenler mi?

Yasayı çıkarıp ortalığa bırakan Çalışma ve Soyal Güvenlik Bakanlığının, İnşaatlara Gerekli iş güvenliği önlemleri alınmadan ruhsat veren Belediyelerin, göstermelik olarak yılda birkaç defa denetim yapan sağlık il müdürlüklerinin  hiç mi suçu yok. Her yıl 1500 Kişi İş kazalarında hayatını kaybetmektedir. 4500-5000 Kişi de bir daha çalışamaz duruma gelmektedir.

 

Türkiyenin başında ki en büyük terör İŞ KAZASI terörüdür.

Ha unutmadan en süslü ve  en güzel ışıklandırmaların altında insanlara sunduğunuz o pasta ve böreklerin de ne gibi şartlar altında, hijyen kurallarına ne denli uyarak hazırladığınızı da çok iyi biliyorum. Sizleri unuttuğumu sanmayın.

Sağ kalın…

Erol SANCAK

A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sancak Arşivi
SON YAZILAR