KOVUN GİTSİN MİLLET DE RAHATLASIN
Âdetim değil şiirle de hiç aram yok ama çok hoşuma gittiğinden ve konumuzla da ilgili olduğundan bugün Üstad Abdurrahim Karakoç’un şiiriyle konumuza girmek istiyorum. Üstad diyor ki; “Müstehaktır diye insaftan vazgeçilmez, zorda kalınsa bile hayduttan dost seçilmez. Bulutlardan yağacak rahmet gecikse dahi, vebal akan çeşmeden tek damla su içilmez.” Ne kadar güzel bir şiir değil mi… Benim gibi şiirle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir insanı dahi bu kadar etkilediğine göre üstada şapka çıkarmaktan başka diyecek bir şey yok. Neden bu şiirle başladım derseniz; önceki gün İlkadım Belediyesinde yaşanan nahoş olayı öğrenince bu şiir aklıma geldi. Hatırlarsanız yerel seçimlerden sonra Ahmet Okuyucu’yla ve yanındaki ismini ağzıma almak istemediğim bir kişiyle ilgili hem köşe yazmıştım hem de haber yapmıştım. Sadece bir kez değil birkaç kez bu konuyu dile getirdim ki yanlış yapılmasın ama maalesef bu adamı Derebahçe’den İlkadım Belediyesine getirip bir de amir pozisyonu verince adam olmuş İlkadım Belediyesinin ali kıran baş keseni.
Benim o günkü tavrım okuyucunun ve bu adamın Demirtaş’ı desteklemesi veya Erdoğan Tok’un karşısında olmaları değildi. Tavrım bu günleri gördüğümden olacaklara o günden engel olmaktı. Zira Ahmet Okuyucu beş parti değiştirmiş, toplumdaki tüm itibarını mahvetmiş olmanın yanında bir de böyle birini yanına alıp dolaşması gerçekten facia gibi bir şeydi. Zira o adamı Erdoğan Tok işe almış, hanımına iş bulmuş, Derebahçe’de amirlik vermiş, hak etmediği her şeyi ona vermişti. Ben olsaydım Demirtaş başkanın yerinde ne Okuyucu’yu ne de bu adamı hiç yanıma yanaştırmazdım. Zira seçimden beri belediyedeki tüm huzursuzlukların başı bu iki adam ve belediyeye koydukları adamlar. Bunların olduğu yerde değil huzurlu olmak, huzursuzluğun her türlüsü olur. Bunlar da kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi piyasaya anlatıp dururlar.
Necattin Demirtaş seçimi kazandığı günden beri bunlarla sıkıntı çekiyor. Rahmetli Ahmet Önder ve Ramazan Bayraktar bunlardan o kadar çok çektiler ki anlatamam ama dışarıya hiç belli etmediler. Bilmem hatırlar mısınız, bana gelen bir mektup vardı, ilkadım Belediyesinde olup biten bazı şeyleri anlatıyordu. Hatta pek çok insana akla hayale gelmeyecek iftiralar atıyorlardı, o mektubun da kimler tarafından yazıldığını ve postaya verildiğini öğrendik ama Demirtaş mahkemeye vermedi. Ben de geçmişteki hukukumuzun hatırına vermedim ama öyle enteresan ki büyükşehirde işe aldığım çocuk postaya vermiş bu mektubu. Demek ki insanların karakterlerini tanımak çok zor veya zamana ihtiyaç var. Bunların amacı İlkadım Belediyesini yönetmek, kendi adamlarını işe sokmak, belediyenin tüm imkânlarını kafalarına göre yönetmek, özel kalemden kendi adamlarını memur yapmak, diğer insanlara da zulmetmek.
Önceki gün yaşanan olaya gelince, şu manşetten verdiğimiz adam belediyede çalışan adamla tartışıp üzerine çay suyu dökerek adamcağızı yakıyor, adamcağız da ona gerekeni yapıyor ama belediyede çalışanların tamamı perişan. Demirtaş Başkan seçim döneminde Okuyucu’ya verdiği sözün gereği bu adamın yaptıklarına ses çıkarmadı eyvallah ama bu saatten sonra bu adamı bir dakikada belediyede tutmak ne devlet adamlığına ne de belediyeciliğe uyar. Bu adamı derhal kovup işine son vermeleri gerekir aksi halde belediye derebeylik olur. Bu konuda Demirtaş Başkanın sonuna kadar arkasındayım, bunların tamamını belediyeden temizlesin, hem belediye hem de toplum rahatlasın.
Ne acıdır ki İlkadım Belediyesi ilk kurulduğunda başkan olan Okuyucu, o belediyeyi bu tür insanlarla tanıştıran ilk başkandır. O günden sonra da o belediye bir daha iflah bulmadı. Önce A Takımı kurdu, anlaşamayınca B Takımını kurdu. B Takımı A Takımını halledeceğine onlarla anlaşıp bu kez Okuyucu’nun karşısına beraberce dikildiler. Bunun üzerine Okuyucu, C Takımını kurmaya kalktı. Özel kaleminden zabıta müdürüne yeni bir ekip kurmaya kalktı ama hiçbirisi işe yaramadı. Nihayetinde biz arkadaşlarla olaya müdahil olup Okuyucu’yu rahatlamıştık ama adam bu tür insanlara alışık olunca yirmi yıl sonra da olsa yenilerini bulup belediyeye yerleştirince kimsede huzur kalmadığı gibi belediyecilikten öteye farklı işler olmaya başlıyor. Bunların tek çözümü tamamını sokağa koyup Cumhuriyet Savcılıklarını ve Emniyeti de haberdar edip olayı devlete havale etmektir. Bu konuda biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Sıra Demirtaş Başkanda, ona kolay gelsin diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.