Kimdir ,diye merak eden olabilir.Bilenler ,tanıyanlar çıkacaktır.Samsun'da sağ ve milliyetçi/ülkücü siyasetin nabzının attığı,kulis faaliyetlerinin odağı konumunda üç/beş yer varsa ;bunlardan biri ”Alperen simit fırını”dır.Entellektüel düzeyde ortak akıl bu fırında oluşturulur,sorunlar yorumlanır ve taraflarca “Acem tekkesi”platformuna taşınır.

İşte bu simitçi fırınının sahibi oluyor kendileri..Ekim 1975 yılından beri tanışırız. Tanıdığıma da çok memnunum.Kardeşim,gönüldaşım,Dava arkadaşım ve sağlam dostlarımın en hayırlılarından birisidir. Yanlışları ve hataları bile bir insan hayatı için elzemdir.Samimidir,Yunus gönüllüdür,Yavuz karakterlidir,okumayı sever ,hepsini bastıran kitap aşığı bir kişiliktir.

İş yerine uğrayınca hiç boş dönmezsiniz.Ya Yunus'un Taptuk Emre kapısına taşıdığı “doğrularla” karşılaşır,ya izzet ikramına -kaşarlı,simitli kahvaltısına- pek çok kariyerli,eski siyasetçi/bürokratlarla karşılaşır,sohbet imkanı bulursunuz.Bazen benim bahtıma “odunun eğrisi “denk gelir.Olsun der sineye çekerim.

Bu kadim dostumun geçen gün “Acem tekkesi”nde verdiği iftar ziyafetine katıldım.O'nun böylesi cömertlikleri çok olur.Vaktiyle bir davetine ilk kez icabet eden bir tanıdık,kendisinin zanaatı ile ilgili kücümseyici tavrını ve “bu tür birlikteliklerin amacı ,hedefi,kaynağı konusunda”tereddütlerini söyleyince benden hayatı boyunca unutamayacağı bir cevap almıştı.Sözü Üniversitede iken yaşadığım benzer bir olayın kahramanından naklettim.Konunun burada anlatılamayacak kadar absurt yanları var,ama meraklısına bir özel sohbette anlatmaya söz veriyorum”Yanlız,kuşkucuya bir başka örnekleme ile dedim ki ,Hor görme garibi,O'nun da bir canı var,senin de...Unutma Somuncu Baba “fırıncı” idi,Ömer Öngüt Hoca”kunduracı”,Peygamberlerimizin “çoban “ “terzi” olanından,”yapı” ustasına “Hekim”inden haşmetli Padişahına kadar çeşitli meslekler icra etmişlerdir, Hak taala nazarında bu yönleri ile seçilmişlerdir,dedim.Dili ağzına düğümlendi.

Mehmet Salih Çolak,yaptığı hizmetlerle ve feragatli davranışı ile tanınır ,bilinir.Asla “istikbalci” olmamış,Türk milleti'nin” istiklali”nden yana tavır içinde olmuştur.O sadece bir Türkiye sevdalısı değildir.Bu sevda yetmez ona,O'nun gönlüne 7 bölge sığmaz,Hira dağından Tanrı dağlarına, Turan'a giden Bozkurt'un yol arkadaşlığı vardır.O ,Başbuğ'un yoluna baş koyanlardandır.Evladı ıyalini kendi kanından/canından üstün tutan bir Alperendir..

İftara kimlerin katıldığını isim isim yazsam dudaklarınız ucuklar.Hayretten göz bebekleriniz çatlayabilir.Evet “Yok artık! “diyebilirsiniz.Kimler mi?Eski siyasetçilereski yeni Yerel yöneticiler, Üniversitemizin seçkin bilim adamları,bir telefonla Ankara'dan kalkıp gelen vefalı dostlara, Samsun'un yetiştirdiği elitist kadrolara ,STÖ ve gönüllü kuruluşların değerli başkanlarına,mülki amirinden, üstdüzey brokratlarına,yazar/gazeteci ve işadamı dostlarla birlikte idik.

Evsahipliğinin nasıl yapılması gerektiğini görmeliydiniz..O gözlerindeki mutluluğu,gönül huzurunu . Davetlileri süzerken :”acaba ,bir isteği olan var mı ,yetişebilir miyim?” endişesi hep vardı.

İftarın Duahanlığı,bana düştü.Eksiği ile Hak taala'ya şükranlarımızı sunduk..Bir an Mehmet Salih'in ikramının Yaradan'dan “mal ve kazancının artması için” duaya niyetlendim, tam cümle kuracaktım ki,dilimi tuttum.”Yahu ,ben ne yapıyorum.Adamcağız kıt bütçesi ile “ infak” ediyor,eğer,zenginleşir, mala mülke gark olursa, eli cebinden çıkmaz, artık“Halil İbrahim sofrası “kurmaktan işe güce bakamaz,evlad-ı ıyali zelil olur,diye düşündüm,vazgeçtim,gönlümden şu duayı geçirdim: ”Yarabbi,Mehmet Salih kulunun rızkını artır,kazancını bereketlendir,merde dahi muhtaç eyleme,iki cihanda aziz eyle dedim.”Doğrusu bu Mehmetciğim,affet beni . Bu duam senin için en hayırlısı!Yalın ve keskin.

Mehmet Salih, Sevgili Dostum.İyi ki varsın,iyi ki seni tanımışım,hep öyleydin,hala da öylesin, hiç değişmeyen,kolay kolay değiştirilemeyen Samsun'un ender kişiliklerinden birisin,seni gönülden seviyor ve sana saygı duyuyorum...