Bye Bye Türkçe
Oktay Sinanoğlunun kitabını okurken daldım gittim uzaklara. Her alanda tam bağımsızlığı hedef edinmiş Türk Milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtaracaktır diyor Mustafa Kemal Atatürk. Bugün Gazi Samsun sokaklarında dolaşsaydı ne derdi acaba?
Çiftlik caddesinde, Atatürk ten ismini alan Gazi caddesinde, Mecidiye de nerdeyse Türkçe tabela bulmak imkansız.
Kendini başka bir ülkede gibi hissediyor insan. Peki niye? Bu özentinin kaymağı ne ve kime ne faydası var? Acaba dükkan isimleri İngilizce olunca işler mi artıyor? Lütfen bunu bir düşünelim. Zira bir kültürü kendi ellerimizle yok ediyoruz. Soy isimlerinin, doğa terimlerinin suyumu çıktı. Araçların arkalarına yazılan Babam sağ olsun yerine yakında My fother thank you yazıldığını görürseniz hiç şaşırmayın. Sayın Başbakan geçenlerde bu konuyla ilgili rahatsızlığını dile getirdi. Ama bu iş söylemlerle olmaz
Belediyeler, Türkçe isim kullanmayan iş yerlerine ruhsat vermemeli, cezai yaptırımlar uygulamalı.
Çocuklarımıza George, Jack gibi isimler veriyor muyuz ki ekmek teknelerimize İngilizce isimler vermeyi mantıklı karşılayalım.
Çetinkaya pazarı My Hause Otel olmuş. Hayırlı olsun ama sormadan edemiyorum bu isme gerek var mıydı?
Bir ülkenin sokaklarında İngilizce isimler hat safhaya ulaşmışsa, en seçkin üniversitelerinde eğitim dili zorunlu İngilizce ilan edilmişse bu ülkeden bağımsız diye bahsedilebilir mi?
Kendi dilinde düşünemeyen, yazamayan, üretemeyen insanların başarılı olması beklene bilir mi?
Türkiye Cumhuriyeti üçüncü sınıf sömürge bir dünya ülkesi midir ki kendi dilini bile kullanmaktan aciz bırakılsın. Bu konu toplumsal bir kirlenmişliktir. Ve Milletçe önce kendi dükkanımızdan, sokağımızdan başlayarak bu kirlenmişliğe son vermeliyiz. Herkes dilini vicdanına koyup düşünsün. Bu uygulamalar ülkemiz itibarına gölge düşürmektedir; buna kimsenin hakkı yoktur.