ÇARŞAMBA'YA YAZIK ETTİLER

Çeşitli haber kaynaklarından Çarşamba'ya  Biyokütle Enerji Santralının temeli atılmış. Hiç şaşırmadım,daha önce de bu gibi şeyler hayata geçirilmişti.
                            
Ülkenin yaşadığı olumsuz toplumsal dönüşümden nasibini alan,ağaçları katledilen Kaz Dağları'na,gölgesini satamadığı ağacı kesen kapitalist sistem şimdi de yeşilin timsali olan Çarşamba ovasına göz dikmiş.Luna Parktaki oyuncaklar gibi delikten bir kafa çıkıyor,ona  vuruyorsun,diğer taraftan başka kafa çıkıyor bu sefer onu yakalamaya çalışıyorsun ya,onun gibi...
                            
Bir yandan da neye karşı geleceğimizi şaşırmış bir dönem yaşıyoruz,artık hiç olmazsa oksijenimizi bize bıraksalar.Bu ortamda inanç sistemlerinin, ideolojilerin, izm'lerin, milliyetçiliklerin bırakılması gerekiyor. Ortak tek derdimizin bu yerkürenin,bu gezegenin,bu doğanın korunup gelecek kuşaklara eksiksiz bırakılması gerektir.Her geçen gün  kaynaklarımız tükeniyor,kirleniyor ve biz bir kavanozun içerisinde gibi hapis yaşıyoruz.
                          
Dünyadan her şeyi istemeyi çok iyi biliyoruz,alıyoruz ama tek bir şey vermiyoruz.Her önümüze gelenin kökünü kazıyoruz.Hayvanlarda bile görülmeyen bir iştah ve doyumsuzlukla saldırıyoruz.Örneğin,arının balını paylaşabiliriz ama bütün peteğini alarak arıya yaşam hakkı vermiyoruz.

Gerekeni alıp,kalanı arıların yaşam döngüsüne engel olmamalıyız.Onun doğasına saygı gösterip,çiçeğini,peteğini korumalıyız ki,o da bal yapmayı sürdürsün,biz de diğer canlılar da beslenelim.Bu karşılıklı bir duygu alışverişi,saygı alışverişi ile yaşam en güzel şekliyle sürsün.
                          
Hiçbir vatandaşımızı mikro ve makro düzeyde düşünmeden bütün küskünlükleri ve ayrılıkları bir kenara bırakarak yan yana yaşamayı seçmeliyiz.Bireysel getirilerimizi birleştirerek her türlü olumsuzluğu çözebiliriz.Bu düşünceyi bir bilinçlendirme sürecinden geçirmek için eğitime daha çok önem vermeliyiz.

Her konuda farkındalık yaratmak için medyanın gücüne gereksinimiz var.Kaz dağları'na binlerce insan yürüyerek gidiyor ve arkasında büyük bir medya var.Gerekirse biz de tepki vermek için yürümeliyiz. Bu sayede insanlar birbirlerini duydu ve aynı amaçla yürüdü.Bireysellikten toplumsal çabaya dönüşen bu hareket kitleler üzerinde daha etkin bir karşılığını bulurken onların yanında kurumların,partilerin,belediyelerin olması arzulanırdı.
                          
Bu cennet ülkenin yer üstü,yer altı kaynaklarını kâr etmek için mahvetmekten adeta zevk alan kapitalist sistem son 20 yıldır çokuluslu  sermayenin dışarıdan el ele vererek  gerçekleştirdiği  doğa katliamı bir çevre sorunun çok ötesindedir.

Bu güzel vatanımızın her yeri bir doğa harikası incilerini yerli işbirlikçilere ve onların yabancı ortaklarına karşı korumak aynı zamanda sömürgeciliğe de karşı çıkmak,bu uğurda SAVAŞ VERMEK ZORUNDAYIZ.Dilerim son katliamları bize özellikle unutturulmak istenen ulus bilincinin yeniden doğup gelişmesinde de bir uyarı,bir yol gösterici olur.
                          
Sözümüzü sonlandırırken Kaz Dağları,Munzur,Zerattepe,Ünye-Fatsa,Salda Gölü ve son olarak Çarşamba'mız gibi nice doğa harikası yerlerimiz sizlerin babanızın malı değildir.Bu yerleri har vurup harman savuramazsınız.Bu vatanın ortak tabiat varlıkları olarak hep korunmalıdır.
                          
Çekin kirli ellerinizi oralardan. Çocuklarınız ve torunlarınızın yüzüne insan gibi bakacak yüzünüz olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfi Özkan Arşivi
SON YAZILAR