BU ŞEHİRDE YAŞAYANLARIN SUÇU NE?

Bu ayın başında on günlük Doğu Karadeniz seyahatim oldu. Samsun’dan çıktım Of’a gittim. Oradan Rize İkizdere üzerinden Ovit Yaylası’ndan İspir’e, oradan da Erzurum’a gittim. Bir gece kaldıktan sonra bu kez Bayburt, Gümüşhane, Zigana üzerinden Trabzon’a döndüm. Yaptığım bu seyahat esnasında bir tane radar aracına rastlamadım. Ne zamanki Samsun istikametine yöneldim, Terme’de beyaz renkli radar aracını görünce yanında durup, “Arkadaşlar kolay gelsin, bunca yolculuk yaptım, radar aracına rast gelmedim. Samsunluların suçu ne?” diye sorunca onlar da haklı olarak emir kulu olduklarını, verilen emri yerine getirdiklerini söylediler. Peki, bu emri kim verir diye sorarsanız; il emniyet müdürlüğü verir, personel de uygular. İl emniyet müdürlüğünün başı kimdir; emniyet müdürüdür. Emniyet müdürünün Hatay’a tayinini duyunca mutlu oldum, belki insaflı biri gelir de bu şehre hizmet eder diye düşündüm. Zira Güneydoğu’da yaşayanlar ne doğru dürüst elektrik parası verirler, ne su parası verirler, ne vergi öderler ne de trafik cezası öderler. Ama özellikle bu şehirde yaşayan insanların suçu ne? Alaçam’ından başlayın da Atakum’undan Terme’sine, Kavak’ından Vezirköprü’süne kadar her yer radar cihazlarıyla dolu.  Türkiye’nin başka bir yerinde böyle yoğunluk olmadığı halde ‘Bu şehrin suçu nedir?’ diye merak etmek bizim de hakkımız değil mi?

Emniyet Müdürü, Hatay’a tayin oldu diye arkasından methiyeler yazanlar bu dediklerimi görmezler mi yoksa karakterlerinin gereğini yerine getirmek için mi böyle yazarlar anlamış değilim. Vedat Yavuz, istihbarat kökenli bir müdür. Açılışlarına gittiği veya ziyaret ettiği yerlere bir bakalım. İstihbaratçı müdürler buralara gider mi? FETÖ’cü olduğu için kapatılan internet sitesinin sahibini iş yerinde ziyaretinden tutun da açılış davetiyesinde çeteden yargılanan ve defalarca tutuklanıp serbest bırakılan, hakkında onca dava olan çete bozuntularının ismi olan ve gazetenin perde arkasındaki gerçek sahibi olan açılışlarına katılmak istihbaratçı bir müdürün yapacağı iş midir? Samsun’un asayiş bakımından çok sıkıntılı bir şehir olduğunu hepimiz biliyoruz. Acaba Vedat Yavuz bu şehre emniyet müdürü olduktan sonra asayiş olayları artmış mı azalmış mı ona bakıp başarılı olup olmadığına karar vermek lazım. Öyle klavye kahramanlığı yaparak çok başarılıydı demek çok kolay. Gerçekleri rakamlarla görüp ondan sonra konuşmak lazım. En çok kızdığım ve nefret ettiğim emniyet mensubu kimdir bilir misiniz? Silah ruhsatı verme işiyle uğraşan veya elindeki silahı henüz yeni palazlanmaya çalışan iş adamlarına satan emniyet mensuplarıdır. Bu konuda ta ANAP döneminde burada il emniyet müdürü olan İsmail Bey ile de arayı açmıştım. Vedat Yavuz'a soruyorum; Osman Sonses’e silah sattı mı veya silah ruhsatı almasına yardımcı oldu mu? Şayet yaptıysa ona hiç yakışmadığını da unutmasın. Zira Osman Sonses’in ne ekonomik durumu ne de sosyal durumunun silah taşıma ruhsatına gerek olmadığı kanaatindeyim.

GAZETELER ZOR DURUMDA
Yerel seçimlerin ardından gazetelerin pek çoğunun sıkıntılı bir sürece girdiklerini biliyorum. İşin garip yanı yeni çıkacak yargı paketinde gazetelere verilen resmi ilanların bir kısmının kesilmesi yönünde hüküm de var. Tasarı değişmeden mecliste yasalaşırsa gazetelerin tamamı perişan olur. Yerel gazetelerin en güçlüsü olan Bursa Olay Gazetesi dahi kapatma sürecine girmiş. Sahibi Cavit Çağlar bunu basına da açıkladı, bu üzücü bir durum. Şehrimizde de buna benzer bir durumun olduğunu öğrendim. Şahsen biz ve kalır diye düşündüğüm gazetenin de yayın sektöründen çıkacak olması basın adına üzücü bir durum. Sahipleriyle zaman zaman ters düşsek de yayın politikalarını ve özellikle yayın yönetmenlerini eleştirsek de emin olun üzüldüm. Zira bir gazeteyi kurup ayakta tutmak çok zor bir iştir. Bunca emek verilmiş ve para harcanmış bir gazetenin yayın hayatından çıkacak olması bu şehir adına üzücü bir durumdur. Sadece gazete değil, televizyonu da kapatacaklarını duydum ki ilimizde hatta bölgede tek yerel televizyon bu. Umarım bir çare bulunur.

Hükümet yerel basına destek olmaz ise 2023’te işi çok zor. Zira ulusal gazetelerin etkisi yerel gazetelerden çok daha az. Toplum yerelde yazılanlara çizilenlere çok önem vermekte. Hükümet bunu bilmesine rağmen hala daha yerel basının aradan çıkması yönünde politikalar uyguluyorsa bu çok kötü bir durum. Hamdolsun biz gazete olarak bu tür sıkıntılardan çok fazla etkilenmiyoruz. Çünkü on bir yıldan beri sürekli kendi bütçemizle ayakta durduğumuzdan o tür şeyler bizi etkilemiyor. Ama basın çok sesli olmalı. Toplum her türlü fikri bilmeli. Ben şehirde yayın yapan çetelerin gazetesi ile kılkuyruğun dışında hiçbir gazetenin ve internet sitesinin yayın hayatından çıkmasını istemem. Bu benim samimi düşüncemdir. Herkes kendi hür düşüncesini yazacak, toplum da neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verecek. Demokrasinin gereği de budur. Ancak basında yapılacak harcamaları da herkes cebinden yapacak. Yüzde onluk en fazla on beşlik kısmı dışarıdan karşılaması gerekebilir ama başında tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu bütçelerini talan ederek değil, bilmem anlatabildim mi? Kalın sağlıcakla.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR