Prof.Dr.M.Okuyan

Prof.Dr.M.Okuyan

Davranış düzgünlüğü gönülden başlar

Değerli kardeşlerim,
Bu yazımızda sizlere insanın özellikle başkalarına yönelik davranışlarında sergilediği tutumlar üzerinde durmaya çalışacağız. Bir davranışın düzgün ve yararlı olabilmesi, hiç şüphe yok ki doğru kaynaktan beslenmesine ve sonuçta onu yapan kişinin de bir makama karşı hesap verme duygusuna sahip olmasına bağlıdır. İnananlar bu noktada ilâhî vahyin desteğine sahip olduklarını bilmek ve ona göre davranmak durumundadırlar.
“Sözünüzü ister gizleyin, ister açıkça söyleyin; O gönüllerin derinliklerinde olanı bilir. Unutmayın ki Allah, yarattığı herşeyi bilir; O, her bilgiye vasıtasız bir şekilde ulaşan ve herşeyden haberdar olandır” (Mülk 67/13-14). Bu iki âyet, insanoğlunun yaptığı hiçbir şeyin gizli saklı kalamayacağını, herşeyin açıkça ortaya konulacağını ifade etmektedir. Âyetin sonundaki latîf kelimesi Yüce Allah"ın görünmeyen şeylere ait bilgisini, habîr ise daha çok görünen şeylere ait bilgisini ifade eder.
Âl-i İmrân 5"te “Yeryüzünde ve gökte hiçbir şeyin Allah"a gizli kalamayacağı” ifade edilirken, Bakara 284"te “içimizdeki düşünceleri ortaya koysak da, onları gizlesek de Yüce Allah"ın bizi onlarla hesaba çekeceği” açıkça belirtilmektedir. İnsanlar sadece yaptıklarından değil, düşüncelerinden de hesaba çekileceklerdir. Çünkü insan fiillerinin belirleyicisi kalptir. Bakara 225. âyette de belirtildiği gibi Yüce Allah insanları kasıtsız yaptıkları yeminlerden değil, kalplerinin kazandığı veya onayladığı eylemlerden sorumlu tutacağını ifade etmektedir. Saatlerce veya günlerce ya da haftalarca, aylarca başkaları hakkında çeşitli entrikalar peşinde koşup kötülük planları yapanlar bu planlamalardan da hesaba çekileceklerini bilmelidirler. İmanın yeri kalptir; görüntüsü ise eylemlerdir. Aynı şekilde kötülüğün karar yeri de kalptir; görüntüsü onu uygulamaya sokmaktır. İnsanlar öncelikle kalplerinden geçirdiklerinden sorumludurlar; daha sonra sıra eylemlere gelmektedir. Kur"ân"da önce imanın söylenip iyi davranışların sonra zikredilmesinin nedeni de bu olsa gerektir.
Kötülük planları yapmak, kalbi sürekli kötü işlerin odağı haline getirmek kalbi karartmaktan başka bir şeye yaramaz. Kötülüklerle yoğrulan ve kötülükten başka bir şey üretmeyen kalbin sahibi, daha sonra iyilikler üretmenin fırsatını elde edemeyebilir; kötülük planlarıyla öbür aleme göçebilir. Başka insanlar için neler yapılması gerektiği konusunda Hz. Peygamber"in şu cihana nasihat değerindeki hadisi meseleyi özetlemektedir:
“Kendiniz için istediğinizi kardeşiniz için de istemediğiniz sürece iman etmiş olamazsınız.” Bu hadisi tersinden de düşünmek mümkündür: Kendiniz için istemediğiniz şeyleri kardeşleriniz için de istememelisiniz. Onlara iyilik yapmak, insan olmanın vazgeçilmez değeri olarak belirlenmiş olmasına rağmen kötülük yapmak veya planlamak müslümana hiçbir şekilde yakışmayan bir davranış bozukluğudur.
Gözlerin hain bakışlarındaki gizliliği ve gönüllerde saklanan herşeyi Yüce Allah"ın bildiği ifade edilen Mü"min 19. âyet, bu konuda insanoğlunun davranış bilinci kazanmasını sağlamada çok önemli bir yer tutmaktadır. Unutulmamalıdır ki bir kabın içinde ne varsa dışına da o çıkar. Kalbinde kötülük tohumları ekenler, davranış olarak da onları üretirler. İyiliklerle karşılaşmak için ise önce doğru düşünmek, halis niyetlere sahip olmak, sonra da iyilik üretmeye çalışmak durumundayız.
İlâhî merhametten dışlanmamayı ve ilâhî sevgiyle kucaklaşmayı en kalbî duamız olarak dillendiriyoruz. Rabbimiz bizi mahçup olanlardan eylemesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Prof.Dr.M.Okuyan Arşivi
SON YAZILAR