DİLE DOLANAN KELİMELER
Son zamanlarda çokça duyduğumuz, duydukça da dilimize dolanan,sonra da düşünmeden çokça tekrarladığımız bir kelime var."AYNEN".Bende bir iki,kulak aşinalığından olsa gerek, kullandığımı farkettim ve düşünmeye başladım.
Sohbet ediyoruz, karşıdaki anlatıyor, anlatıyor,senin cevabın bu kadar muhabbete karşı "Aynen".Muhabbet bitti.Bu kadar muhabbetin karşılığı tek bir kelime.Hak verdiğinden mi, baştan savmak için mi"Aynen"belli değil.Uzun uzun derdimizi anlattığımız,fikrimizi söylediğimiz, karşılığında bir teselli, karşı bir fikir beklediğimiz bir muhabbette"Aynen"cevabını duymak gerçekten can sıkıcı. Kendimizi ifade etmek için zahmet etmeyişimiz.
Bütün söylenenleri tek tek tartıp değerlendirmek,kimini eleyip,kimisi üzerinde düşünmeyi gerektirecek kavramayı,iletilen görüşlerin hangisine neden katıldığını,hangisine neden katılmadığını belirtmek, bunları teker teker açıklama çabasından vazgeçmek.Konuşmaktan, düşünmekten vazgeçmek.Karşımızdakini baştan savmak,dinler gibi gözükmek, aynı fikirde olmasak da öyleymiş gibi yapmak,fikir beyan etmek istememek ya da konuşmak istememek için kullanıyor olabiliriz.Bir cümle içinde kullanıldığında anlamlı,tek başına kullanıldığında muallak bir kelime.
Benim burada bahsettiğim kelimenin kendisi değil, kullanım şekli ve her yerde aynı kelimenin kullanımı.Duygu ve düşünceler farklılık gösterir ve her duruma uygun,daha iyi ifade eden kelimeler vardır.İfadeleri aynı kelimelere hapsettiğimizde muhabbeti kısırlaştırırız. Yanlış anlaşılmamıza ya da yeteri kadar anlaşılamamıza yol açabilir.
Hayati İnanç'ın katıldığı bir programda sunucu soruyor"Neden stres kelimesini kullanmıyorsunuz?"O da cevaben,"stres kelimesini kullanmayalım demiyorum,gerekirse kullanalım,ama bu kelimenin yerine klasik Türkçe'de neler sayabiliriz;gam,gussa,keder,hicran,inkisar,melal, ızdırap, hüzün,kahır,yeis,efkâr,tasa,dert,mihnet,
elem,kasvet, üzüntü, sıkıntı, kaygı,enduh,kuduret,dilhun."diye sayıyor.
Doğru söze ne denir? Gerçekten aşıksan,efkârlanır,terk edildiysen kederlenirsin,borcun var, ödeyemiyorsan tasa edersin, yağmur yağar ortalık kararır kasvetlenirsin, çocuğun eve geç kalır kaygılanırsın, endişe edersin.Her duruma ayrı anlam yükleyen kelime varken hepsini stresle de ifade edebilirsin.Hangisi bizi ifade etmekte daha başarılı sizce?
Arapça tekrarsız kelime sayısı 12 302 912,ingilizce 700 000, Türkçe TDK güncel sözlük açısından 616 762 kelime varmış.Büyük bir kitle ortalama 400 kelime ile yetiniyormuş.İngilizler günlük 3 bin ila 5 bin arası sözcük kullanıyorken,biz 400 kelimeyle yetiniyoruz.Bu bilgiler dahilinde kararı size bırakıyorum.Bir profösörümüz diyor ki,"Bugün üniversite mezunu olduğu halde,yeterli kelime hazinesi olmadığı için dilekçe bile yazamayan öğrencilerle karşılaşıyoruz.Türkçenin zenginlik kazanması, girdiği acı girdaptan kurtulması için kişisel gayretler gerekiyor."
Bunun gibi bir de beni rahatsız eden başka bir durum var.Yine son zamanlarda çokça yapılan bir yanlış.Bir anne neden çocuğuna hitap ederken "anneciğim" der? Niye yavrum, çocuğum,birtanem, kızım, oğlum demez?
Baba çocuğuna "Babacığım,amca yeğenine"amcacığım",teyze yine"teyzeciğim"diye seviyor.Arkadaşlar çocukların kafasını karıştırmayın,o çocuk senin evladın yada yeğenin,sen onun annesi, babası ya da teyzesisin.Çocuklara kavram kargaşası yaşatmayın.Herkes kim olduğunu ,yerini bilsin.Çocuğa sen mi anne ben mi?Sen anne ,ben anne çocuk kim?sorusunu sordurmayın.Yine burada çocuğun kimliğini ve ona kullanacağımız birçok kelimeyi ziyan ediyoruz.
Kelimeleri gerektiği gibi, doğru yerde kullanmak çok önemli.Kendimizi daha iyi,daha gerçek ve anlamlı ifade edebilmemiz ağzımızdan çıkacak kelimelere bağlı.Bu kelimelerle yeni hayatlar kurup,yeni insanlar yetiştireceğimizi de unutmayalım.Bunun en güzel yolu da kitap okumak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.