ERHAN USTA VE FINDIK KONUSU

Gazetecilik mesleğinin en önemli tarafı olayların görünen tarafını değil görünmeyen taraflarını okuyabilmektir, aksi halde bocalar durursunuz, bu da öyle çok kolay bir iş değil, zaman zaman biz de olayların arka planını anında çözemiyoruz. Cumhur ittifakı konusunda herkes bir şeyler yazıp, çizdi yok efendim bu iş bitti diyenler oldu. Bazı partililer verip veriştirmeye başladı, maalesef MHP’nin koskoca Grup başkan vekili Erhan Usta dahi o verip veriştirenler gibi sosyal medya hesabından açıklamalar yapmakla kalmayıp erken emeklilikle ilgili MHP’yi İYİ partinin önergesine evet verdirecek bir hataya imza atınca koltuğundan oldu. Siyaset öyle dışarıdan görüldüğü kadar kolay bir şey değil, liderlerin konuştuklarına değil icraatlarına ve arka planda verdikleri talimatlara bakıp ona göre hareket etmek lazım. Liderlerin omuzlarındaki yük farklıdır, diğer siyasi organlarda görev yapanların yükü farklıdır. O nedenle de kimse kafasına göre hareket edemez. Hele Partilerin Grup başkan vekilleri liderlere sormadan hiçbir şey yapamazlar, bu işi âcizane Belediye Meclisinde yaptığımdan neyin ne olduğunu çok iyi bilirim. Erhan Usta’nın görevden alınmasına bir Samsunlu olarak ben de üzüldüm ancak ülkenin içerisinde bulunduğu durumu göz önüne aldığımızda MHP’nin Cumhur ittifakına verdiği destek nedeniyle MHP grup başkan vekilinin de işi çok kolay değil, kafasına göre iş yapamaz, yaparsa bedelini öder. Geçtiğimiz Salı günü yapılan konuşmaların toplumun gazını alma konuşmaları olduğu, Cumhur ittifakının devam ettiği, ancak yerelde ittifakın her iki partiye de zarar vereceği nedeniyle kamuoyuna bu açıklamaların yapıldığı kanaatindeyim.  Bu konuyu çok uzatmadan asıl konumuza girmek istiyorum.

 

Bugüne dek fındık konusunda hiç yazı yazmadım, nedenine gelince bu konuda bilen de yazıyor bilmeyen de yazıyor, Ordulusu da yazıyor, Sivaslısı da yazıyor, Ankaralısı da yazıyor, fındıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan herkes yazıyor. Ancak Ak partili bazı Milletvekillerinin fındık konusundaki önergeye red vermeleri kamuoyuna çok farklı yansıtılınca doğruları yazmak zorunda kaldım. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Dünyada üretilen Fındığın ekili alan bakımından yüzde seksen beşini, üretimin yüzde yetmiş beşini Türkiye üretmekte, kalan kısmı da diğer ülkeler üretmekte, ülkemizin yıllık Fındık rekoltesi 750 bin ton civarında. 1938 yılından 1996 yılına dek fındığın fiyatı 1,5 doları hiç geçmemiş, 1996 yılında Refah-yol hükümetinde fındığa 2.5 Dolar fiyat biçilmiş ama bunun iki nedeni var birincisi o dönemde rekolte düşüktü, ikincisi de Almanya’ya ihraç edilen fındık yetmemişti. Ancak Almanya bu fiyatı yüksek bulunca ürettiği çikolataya Afrika’dan alternatif çerezler alıp çözmüş, biz de satamadığımız fındığı fındık yağı yapıp piyasaya sürdük, bir de iç piyasada tüketilmesi için ‘Aganigi, naganigi’  reklamları yapmıştık.

 

Buraya kadar anlattığım olayın teknik boyutu, bir de fındık mahsulünün köylü için neyi ifade ettiğini konuşacak olur isek, fındık köylü için en kolay mahsullerden birisidir. Bizim Of’ta ne kadar arazi varsa rahmetli babam fındık dikmişti, zira fındık yılda bir kez başına gidilen bir mahsul olduğundan yapılması kolay olur diye dikmişti. Devlet zaman zaman bu mahsulü söktürüp yeniden dikilmemesi için prim de vermiştir. Nedeni de düz ve verimli arazileri yamaçlarda yetişen ekonomik olmayan fındıktan temizlemekti. Buna rağmen Karadeniz bölgesinin en önemli gelir kalemlerinden birisi fındıktır. Bu mahsulü adam tutarak toplatırsanız para kazanamazsınız, aile boyu kendiniz toplarsanız o zaman geçinip gidersiniz. Yani bu iş patronluk yapılacak bir iş değil, bizzat alışıp geçim sağlanacak bir iştir.

 

Gelelim olayın siyasi boyutuna, Hükümetin tarım politikaları konusunda eleştirilecek yönleri yok mu derseniz elbette var. Örneğin tavuk eti konusunda Karadeniz bölgesi o kadar büyük çıkmazda ki anlatamam, bu konudaki üreticiler fındık üreticilerinin on katı zor durumdalar ama seslerini duyuramadıklarından kimse bilmiyor. Fındıkla ilgili verilen araştırma önergesine red oyu veren Ak partili Vekilleri eleştirenler önce parti disiplini nedir onu bir öğrensinler de ondan sonra konuşsunlar. Ayrıca Allah için doğruyu söylemek gerekirse bu şehirde taşın altına elini koyan tek Vekil de o eleştirdikleri Vekil olduğunu çok iyi biliyorlar, biz vatandaşlar da Devletin vergiyi verenden daha çok almak istemesi gibi çalışan Vekillere daha çok yüklenmeleri çok yanlış. Bu şehirde Ak partinin Genel Başkan Yardımcılığını yapan ve her gelişinde törenlerle karşılanan, etrafında onca korumalarla gezen ve Reis-i Cumhur’a yakın olduğunu her defasında dile getiren Vekilimiz var acaba bu konuda ne yaptı diye soran var mı? Biz toplum olarak çalışan, üreten, taşın altına elini koyan insanları eleştirmeyi severiz ama hiç iş yapmadan ortalıkta dolaşan siyasetçileri de çok severiz. Sanırım matlup hâsıl olmuştur. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR