KENDİNİ UYANIK SANAN AHMAKLAR
Uyanıklık, işini güzel yapmak için her şeyden haberdar olmaktır. Tilkiler, uyanık hayvanlardır. Avlarını yakalamak için sadece gözlerini değil, burunlarını, kulaklarını ve hatta vücut dillerini dahi çok iyi kullanan hayvanlardır. Ahmaklık ise olaylara vakıf olmadan, onun bunun dolmuşuna binerek hareket edip, yaptıklarını kimsenin anlamadığını zanneden insanlardır. Çakal hayvanı da ahmaktır, genellikle onun bunun artıklarından karnını doyurur. Kendisinin yakalayıp yediği av çok azdır, bu nedenle de ahmak hayvanlar sınıfından sayılır. Geçmişte hayvanlar âlemini anlatırken çakallarla ilgili çok köşe yazıları yazmıştım. Hatta bazı zavallılar kendilerinden bahsettiğimi söyleyerek mahkemelere bile gitmişlerdi. Bugün bürokrasideki bazı ahmaklardan bahsetmek istiyorum. Bunlar kendilerini uyanık, başkalarını da ahmak zanneden okumuş ama idrakten mahrum kişiliksiz insanlardır. Bunlarla konuşurken dostane konuşursunuz ama onların aklı fikri şeytanlıkta olduğundan sizin söylediklerinizi değil söylemediklerinizi veya yapmadıklarınızı düşünüp ona göre hüküm vermeye kalkarlar.
Eskiden bürokrat atamalarına elimden geldiği kadar müdahil olup, düzgün insanların iş başına gelmesi için efor sarf ederdim. Sonra baktım ki bu çok yanlış bir şey. Bir yerlere gelebilmesi için kendimizi ortaya koyduğunuz insanlar bir yerlere geldiklerinde anında sizi terk edip düşmanlarınızla birlikte oluyorlar. Onlara göre siz çantada keklik olduğunuzdan vefalı davranmanın anlamı da yok. Bu acı gerçekleri gördükten sonra gerek siyasette gerekse bürokraside kimsenin yükselmesiyle ilgili en ufak bir uğraş vermekten vazgeçtim. Gelen ağam giden paşam, ben işimi yapar geçerim. Yanlış yapan olursa gereğini yaparım, düzgün yapan olursa destek veririm mantığı ile hareket etmeye başladım. Ancak yeni atanan bürokratlara ya telefon açarak ya da ziyaret ederek hayırlı olsun demeye çalışırım. Pandemi döneminde yüz yüze görüşme fırsatı olmadığından genellikle telefonla bu işleri yapmaya çalıştım. Beni tanıyan herkes bilir ki ben kimse istedi diye yazı yazmam. Kimsenin kavgasını kimseyle vermem, kavgayı çok iyi beceririm ama kendim için veya kamu yararı için yaparım kavgayı, başkasının kavgasını hiç vermem. Haber yapacaksam kendim yaparım başkalarına yaptırmam. Kimsenin arkasından dolanıp iş çevirmem, söyleyeceğim şeyi insanların yüzüne söylerim, imâ ile konuşmam.
Son günlerde bazı bürokratların enteresan işlerini görünce arayıp konuşma gereği duydum ve bunlara dedim ki ‘Kimsenin aklıyla değil, kendi aklınızla hareket edin. Yanınızda çalışan birinin veya siyasetin belli kademelerinde taraf olan insanlarla değil, doğru, dürüst, ilkeli, neyin ne olduğunu bilen ve sizleri yanıltmayan insanlarla çalışın. Bir üst makama gelmek için altınızdaki insanların gazına gelmeyin, o insanların derdi siz değilsiniz. Dertleri sizin gideceğiniz makamlarda hemen altınızda koltuk kapmaktır. İrtibat kurdukları siyasetçiler de bir işe yaramazlar. Siyasette olsalar da belli kliklerin adamları olduklarından geçmişten günümüze karşı oldukları siyasetçilere iş yaptırmaları mümkün değildir.’ Bunları söyleme nedenimiz yanlış yapmamaları idi ama bu arkadaşlar akıllarını bazılarına öyle enteresan bir biçimde kiraya vermişler ki anlatamam. Akıllarını kiraya verdikleri kişiler altlarındaki bürokratlar olunca onlara sürekli olarak hatalar yaptırdılar. Bunu başkaları haber yapınca da bizim yaptırdığımızı zannettiler. Oysaki bizim buna dün de ihtiyacımız olmadı hamdolsun bugün de yok ve inşallah yarın da olmayacak. Bizim derdimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.
Bu arkadaşlar öyle enteresan boşluklara düştüler ki anlatamam. Hükümetin destek verdiği STK’larla ters düştüler. Amirlerinin yerine oynayıp amirleriyle ters düştüler. Şehirdeki insanların pek çoğu ile kavgalı duruma düştüler. Bu yetmemiş gibi kerameti kendilerinden menkul zannedip dönüp karşısındakileri çürük meyvelere benzetmeleri de akla ziyan bir durum. Bu zavallılar kendilerini uyanık zanneden ahmaklar olduklarını unutmasınlar. Kavga ettikleri insanlar bu şehrin hancıları onlar ise bu hanın yolcuları. Onlar gibi niceleri gelip geçti bu handan. Yolcuların vardıkları menziller yok hükmünde ama hancılar hanlarının başında yolcu beklemekteler. Yolculara Allah selamet versin diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.