CUMHURİYET KURULUŞU SÜMERBANK

Sümerbank, Anadolu’nun çilekeş halkını giydirdi, çıplak ayağını çamurdan kurtardı. Yoksul insanların giyim kuşamını, çocuklarının bayramlıklarını, okul çantalarını, defter kalemini sağladı. Orduya postal, kaput üretti. Memura takım elbiselik yün kumaş verdi. Bunlarla yetinmedi. Tuğla, kiremit, sunta fabrikaları açtı. Demir-çelik tesisleri, çimento fabrikaları, kâğıt ve selüloz tesisleri kurdu.

O denli başarılı oldu ki, emperyalizmi ciddi düzeyde rahatsız etti. Şimşekleri üzerine çekti. Batı’nın Anadolu üzerindeki hesaplarını kökünden bozuyordu. Türkiye’nin gereksinim duyduğu her alanda üretim yapıyor, çorak kalmış Anadolu’yu fabrikalarla donanıyordu. Halka bulunduğu yerde iş ve aş veriyor, iç göçü önlüyordu. Sermayesi, ham maddesi ve ürünüyle yerliydi. Üretmekle kalmıyor, üretim yapanlara katılarak destek veriyordu. Yurt dışına öğrenci yolluyor, çağdaş gelişmelerden geri kalmıyordu.

Anadolu’daki yenilgiyi sindiremeyip gözlerini bu topraklardan uzaklaştırmayanlar, uzun bir süre izlemekle yetinmek zorunda kaldılar; uygun zamanın gelmesini beklediler. Önce, işbirlikçi yetiştirip ülkenin aydınlarını ezdiler. İşbirlikçileri yönetime getirdiler. Dünya Bankası ve IMF’yi yolladılar. Ulusal varlıkları yok edecek programlar hazırlattılar. Kamu işletmelerini kapatacaksınız buyruğunu verdiler. Askeri işgalin bile yapamayacağı bir saldırganlıkla, binbir emekle yaratılan milli varlıkları yok ettirdiler.

Adını Atatürk’ün verdiği Sümerbank, 1933 yılında kuruldu ve ilk fabrikasını 1935 yılında Adana’da açtı. Bu fabrika Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kamu yatırımıydı. Sonrakiler gibi, Sovyetler Birliği’nin teknik ve mali desteğiyle yapılmıştı. 8,5 Milyon lira kredi alınmış, bu kredi narenciye başta olmak üzere tarım ürünleri dış satımıyla (ihracat) ödenmişti. Sümerbank, yalnızca ekonomik bir yatırım değil, toplumsal ve kültürel bir tasarımdı. Bu yatırımlara, ‘Atatürk’ün Sosyal Fabrika Projesi’ adı verilmişti.

Sümerbank’ın ana üretim dalı dokuma ve ayakkabıydı ama ülkenin ivedi gereksinim duyduğu çok geniş bir alanda üretim yaptı. Ülke kaynaklarına ve halkın birikimine dayanıyordu. Porselenden kırtasiyeye, tuğladan suntaya, halıdan palamut özüne (videla), demir-çelikten çimentoya, kâğıt ve selülozdan ipliğe, yapay deri ve köseleden kiremite dek, üretimin her çeşitini başarıyla gerçekleştirdi. Gereksinim duyduğu akçalı kaynağı, kendi bankası ‘Sümerbank’tan sağladı.

Sümerbank, kısa sürede 40 binden fazla çalışanı, 500’e yakın mağazası, 41 fabrika ve 43 banka şubesiyle Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu haline geldi. Varlığına el konup ortadan kaldırılmasaydı, ülkenin hemen tüm üretimini yapacak düzeye ulaşacaktı. Halkın malıydı. Ürettiğini ülkenin her yerine taşıyordu. Aracıları ortadan kaldırdığı için nitelikli ürünü halka ucuza veriyordu.

Yalnızca pamuklu dokumada, 18 çağdaş fabrikada 7387 dokuma tezgahı vardı. 24 594 işçi ve memur çalışıyordu. Yılda ortalama 276 milyon metre pamuklu dokuma ve 69 bin ton pamuk ipliği üretiliyordu. Fabrikalar, Anadolu’ya dengeli biçimde dağılmıştı. Adana, Adıyaman, Ereğli, Bakırköy (İstanbul), Bergama (İzmir), Antalya, Erzincan, Manisa, Malatya’da pamuklu dokuma sanayi; Adana, Nazilli, Kayseri, İzmir, Denizli’de Basma Sanayi ve İplik Fabrikaları vardı.

Yünlü Dokuma ve Halı sanayisinde 534 tezgahı olan 5 çağdaş fabrikası vardı. Her yıl ortalama 8.824 ton yün ipliği, 7.6 milyon metre has yünlü üretiliyordu. Fabrikalarda 5.526 işçi ve memur çalışıyordu. Deri ve Kundura Sanayinde; 3196 işçi ve memurun çalıştığı 5 fabrikada yılda ortalama 6.9 milyon ayakkabı, askeri bot yapılıyordu. Buna ek olarak, 750 ton kösele, 100 milyon dm kare vidala, 1200 ton suni kösele, 4 milyon metre sentetik deri ve 9000 ton valeks üretiliyordu.

‘Ben zengini severim’ diyen, Sümerbank’ı ‘komünist proje’ olarak gören Turgut Özal, 1987 yılında Sümerbank’ı özelleştirme kararı aldı. Ancak, özelleştirmeye gücü yetmedi. Türkiye, henüz tam olarak teslim alınmamıştı. Biraz daha zaman gerekiyordu. Son olarak Sümerbank’ın satılması Maliye eski bakanı Kemal Unakıtan'ın eliyle oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mert Varıcı Arşivi
SON YAZILAR