İTİBAR SAHİBİ OLMAK…
İnsan için en büyük nimet; itibar sahibi olmaktır. Hiçbir dünyalık menfaat için itibar feda edilemez. Elde bulunan bütün dünyalıklar itibar için feda edilmiş olsa, itibar sahibi bir şey kaybetmiş olmaz. Bu nimetin ne kadar önemli olduğunu itibar sahibi olanlar da, itibardan yoksun olanlar da gayet iyi bilmektedir. Hiçbir dünyalığı olmamasına rağmen, sadece itibarından dolayı kendisine hürmet edilen insanlar olduğu gibi, dünyalıkları; bir şehri bakacak kadar olanlardan, itibarsızlık nedeniyle zillet hayatı yaşayanlar da vardır. İtibar; onurdur, şahsiyettir, duruştur, ihlastır, samimiyettir, güvendir, güvencedir. Onlar; toplumun mihenk taşı, dert ortağı, sorun çözücüsü, bir çeşit kanaat önderidirler.
Hz. Ali efendimiz; arkadaşlarıyla yaptığı bir sohbet esnasında, sorulan sorulara cevap verirken, itibar konusunu da sohbetinde paylaşmış ve şöyle buyurmuştur: “Bir insan, ne kadar serveti, malı, mülkü olsa da onları bir gün kaybetmiş olsa, aslında hiçbir şey kaybetmiş olmaz. Çünkü; mal-mülk-servet-sermaye Allah c.c. mülkündendir. Onları istediğine v erir ve istediği zaman istediğinden de geriye alır. Sahip olunduğunda sevinmeye, elden çıktında da üzülmeye gerek yoktur, zira kişi hiçbir şey kaybetmiş değildir. Allah insana yaşama nimetini lütfeder ve bunun için de sağlık bir hayat ihsanında bulunur. Sağlık insan için önemli bir nimettir. Peygamberimiz; sağlık nimeti üzerinde durmuş, kıymetinin bilinmesini hatırlatmıştır. Sağlıksız bir yaşamda insan sahip olduğu hiçbir şeyden tat alamayacak ve istifade edemeyecektir. Yaşam kalitesi düşecek, ibadetlerini bile gerektiği gibi yapamayacak, bunun için de hem üzülecek hem de zorluklar çekecektir. Bu nedenle de; sağlığını kaybedenler, sahip olduklarının yarısını kaybetmiş olurlar ki, buna dikkat etmelidirler. İnsanın sahip olduğu bir nimet vardır ki, bunu kaybetmemelidir. Bu nimet kolay elde edilmez ama çok kolay elden çıkar. Sahip olunduğunda insanı mutlu eder, elden çıktığında insanı zillet kaplar. Bu nimet, dünyalıklar içinde en önemlisidir. İnsanı toplumda değerli kılan da bu nimettir. İtibar denen bu nimet için tüm dünyalıklar feda edilmiş olsa bile hiçbir şey kaybedilmiş olmaz. O nedenle; itibarını kaybeden kimse her şeyini kaybetmiş olur ki üzmek için bu yeterlidir” buyurmuştur.
İtibar sahibi olmak için özel bir gayrete gerek yoktur. Müslüman gibi/adam gibi bir hayat yaşamak kendiliğinden itibar sahibi olmaktadır. Dünyalıkların peşine koşanlar ve çıkarları için maneviyatlarını hafife alanlar en kısa sürede itibarlarını da kaybetmektedirler. İnsan ruhunun gıdası olan manevi değerler, aynı zamanda insanın hayatının akışını da belirlemektedirler. Eğer hayatın akışını dünyevi servetler belirlemeye başlarsa, ruhun kararması da başlayacaktır. Gıdasını maneviyattan alamayan ruh; kirlenecek, paslanacak, işlevini yapamaz hale gelecek, hatta bu olumsuzluklar bedenin bir parçası olan simalarda da fark edilmeye başlayacaktır. O nedenle bazen insanlar birbirlerine karşı; “yüzünde nur yok, ruhsuz bir insan” gibi kavramlarla tarif yapmaktadırlar. Dünyalık çıkarlar; hayatı da kalitesiz hale getirir, pahalılıklar, intiharlar, ödeme zorlukları genellikle dünyalıkların hakim olduğu bir hayat içinde gelişmekte ve cereyan etmektedir.
Gerek kişilerin ruhlarında oluşan depremler, gerekse toplumsal sorunlar; genellikle itibar eksikliğindendir. İtibar eksikliğine neden olan maddi ve manevi gıdalar; toplumun huzur ve mutluluk sigortası olan güzel hasletlerdir. İnsan için en güvenilir kefil; itibar sahibi kişiliğidir. Geçmiş dönemlerde çokça kullanılan “Söz senettir, söz namustur” gibi sözlerle anlatılmak istenen, itibar sahibi kimlik ve kişiliğin toplumsal karşılığıdır. Yalandan ve haramdan uzak olmak; itibar sahibi bir kimlik elde etmek için esasen yetecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.